Cevikce / Haber ayrıntısı

“Alismadik, zorla ALISTIRILDIK” (bir Yurttas

Degerli yazar Zeynep Oral’in yazisindan, Hülya Uçansu’nun, 80. yas
 

armagani olarak hazirladigi kitapta, Onat Kutlar’in “Bizi anan son kisi hayatta oldukça, yasamaya devam edecegiz” sözünü animsattigini, ögrendim. Ben de, bir kisi degil binlerce seveninin hep anmaya devam ettigi ve öylece yasayan Onat Kutlar’in, ölümünden 22 yil sonra hala can almaya devam eden terör için, su sözünü animsatarak yazima giriyorum: “Hiçbir Siddette Kazanan Yoktur!”. Türkiye’de iki yildan buyana, terör kurbanlari bilgilerine bakarsaniz, geometrik hizla arttigini görürsünüz. 1994 yilinda üst düzeye çikan terör olaylari ve can kayiplari, 2003’e kadar azalarak sürdü. 2007 seçimi sonrasi ise AKP'nin "açilim" sözcügünün büyüsünün arkasina saklanarak, baslattigi Kürt Sorunu Açiliminin içi bos çikti. Bir yandan iktidar ve kendini yetkili sayan herkes, öbür yandan o zamanki BDP, PKK, Imrali ve hatta ABD, Kuzey Irak'taki Federe Devlet; kimine göre Kürt Açilimi, kimine göre ise Demokrasi Açilimi denen o gündemin sonunun, yine çözümsüzlük olacagini gördüler. Gerçekten de, Kürt Açilimi derken AKP'nin, ortada açilim adina hiçbir somut önerisi yoktu? "Neler olmayacak, neleri yapacaksiniz?" sorusuna, o zamanki Disisleri Bakani Davutoglu’nun verdigi yanit suydu: "Resmi dilde degisiklik olmayacak, asla! Federasyon ya da özerklik olmayacak, kesinlikle! Üniter yapiya halel getirecek hiç bir adim atilmayacak”. Bu söylemlerin hiçbiri yeni degildi. Olaya en kurnaz yaklasan eski BDP Genel Baskani ve bugünkü Mardin Belediye Baskani Ahmet Türk, Davutoglu’na, "hiçbir önyargi ve kirmiziçizgi olmamalidir" diyerek karsi çikmisti. Açilimdan beklentilerinin basliklari olarak da, "Anayasada etnik vatandasliga açilan degisiklik, ana dilde resmi egitim, sonuçta federal yapiya dönüsecek demokratik özerklik" gibi yillardir ileri sürdükleri taleplerini yineledi durdu. Hiçbir plan ve programa dayanmayan o içi bos "açilim" sonucu, 2009'un Ekim’inde, Habur sinir kapisinda yasanan olaylar halkta, Türkler ve Kürtler arasindaki ayrisma egilimini ve duygusal karsi çikisi güçlendirdi. Kürt açilimiyla "terörü sonlandiracagiz" diyerek ortaya çikan AKP Hükümeti, daha dogrusu zamanin Basbakani Erdogan’di. Ancak, "demokratiklesme" tanimiyla, ilk adiminda ondan daha çok sahiplenen DTP idi. Öyleyse ne oldu da, "Açilim" daha açilmadan kapanmisti da, yerine Imrali’yla (Öcalan ile) “Çözüm Süreci” baslamisti? Olaylarin o duruma gelmesinde, muhalefete göre baslica neden ve sorumlu iktidar, daha dogrusu o zamanki Basbakandi. R.T. Erdogan (AKP) ise, her zamanki gibi muhalefeti suçlama yolunu seçmisti. Ona göre, muhalefet, 45 yillik sorunu çözmeye yardimci olmak yerine, konuyu iktidari yipratma firsati olarak kullanma sorumsuzluguna girmisti. DTP ise ortami basindan beri Imrali'nin muhatap alinmasi için firsat saydi. Dolayisiyla halk ne açilimi, ne nereye gidildigini, ne de kimin nereye götürmeye çalistigini anladi. “Açilimin” yerini alan ve Oslo’da gizli baslayip, Imrali’da açiga çikan “Çözüm Süreci” de, 7 Haziran seçim korkusuna kapilan Cumhurbaskani Erdogan tarafindan Dolmabahçe’de buzdolabina kaldirildi. Çünkü taraflarin daha önce açikça belirttikleri gibi asil niyet ve planlari, çözüm degil, süreci kendi hesaplari için kullanmakti. Ancak, Suriye yanlisi ile tirmanan bölgedeki ISID terörü, “Suruç” katliami ile basta R.T. Erdogan (AKP) ve HDP olmak üzere, herkesin hesabini tam anlamiyla allak bullak etti. Erdogan 7 Haziran 2015 seçiminde istedigi sonucu alamayinca, 400 milletvekilini eline geçirmek için HDP’yi 1 Kasim’da barajin altina düsürmeye çalisti. Bu “tek adamlik” karar, “çözüm sürecine” hiçbir zaman inanmamis olan PKK elebaslarina, bildikleri yolu yani terörü tirmandirma firsati verdi. Zaten, Irak’ta (Barzani) ve Suriye’de (YPG) fiilî duruma gelen bölgesel Kürt devletleri dolayisiyla, sözde daha uzak bir tarihe biraktiklari “bir gün kurulacak Bagimsiz Kürdistan” devletinin “kuruculuk” hakkini, onlara birakmamak için “ayrilik” planini, daha yakin bir tarihe çekmeye kalkistilar. Iste, Cizre, Sur ve öteki “sehir savaslari” bu hedefin denemeleriydi. Antik mimariler dahil tarihi mahalleler yerle bir olurken, geriye kalan yüzlerce gencin ve sehidin acilari oldu. Ve en son Semdinli’deki gibi kan akmaya devam ediyor. Ne yazik ki, Basbakan Yildirim’in tepkisi de yine, önceki Basbakanlar gibi, “sonlarinin baslangicidir” sözcügünü tekrarlamak oldu. Hangi sonun baslangici? Yanitini, Ankara katliami sirasinda, AK Saray'a yakin deneyimli Gazeteci vermisti: “terörle yasamaya alisacagiz, (Abdülkadir Selvi, Ekim 2015)”.

Tarih: 16.10.2016 21:22:55

Okunma : 475

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır