Cevikce / Haber ayrıntısı
“Bu Ahval ve Serâit Içinde Dahi” Direnmek gerekir |
Dünya, ABD’nin yeni baskani Donald Trump depremiyle sallanip dururken, |
|
Türkiye’nin aylardir gündeminden düsmeyen, Reis’in baskanlik hirsi, Devlet Bahçeli’nin yüzünden, gerçege dönüstü. Dolaysiyla da, zaten hep arka siralardan kurtulamayan halkin gerçek gündemi As-Is, artik sadece güdüklestirilen sendikalarin sorumlulugunda kalmis gibi. Ben kendime ve gazeteme verdigim sözün geregi sik araliklarla üzerinde durdugum bu sorunu, son bilgilerle bir kez daha yazmak istiyorum: Türkiye Istatistik Kurumunun (TÜIK) son Agustos verilerine göre, issizlik orani 1,2 puanlik artis ile yüzde 11,3’e çikti. Yani issizlik, son sekiz yilin en yüksek düzeyinde. Türkiye’de 15 ve daha yukari yastakilerde issiz sayisi ise, 2016 Agustos döneminde geçen yilin ayni dönemine göre 435 bin kisi artarak 3 milyon 493 bin kisi oldu. Tarim disi issizlik orani, 1,3 puan artarak, yüzde 13,7 oldu. Genç nüfusta issizlik orani 1,6 puanlik artis ile yüzde 19,9 olurken, 15-64 yas grubunda bu oran 1,2 puanlik artis ile yüzde 11,5 olarak gerçeklesti. Fiyatlara yani halkin geçim derdine gelince, ayrintisina hiç gerek yok, çünkü aylardir durmadan yükselen Dolar sonunda 3,40 TL’ye dayandigina göre, istatistikler ne gösterirse göstersin, halkin günlük yasam sikintisi katlanarak artiyor demektir. Zaten Maliye ve Merkez Bankasinin fiyatlarla ilgili açiklamalari, yilsonu beklentilerinin olumsuza dogru yükseldigini belgeliyor. Simdi benim asil açmak istedigim konu su; Bu önemli gerçege karsin kitlesel baktigimizda, seçmende olmasi gereken tepkiyi görmüyoruz. Oysa yine ben israrla su saptamayi sik sik yineliyorum, “seçmen sandiga her seyden önce As ve Is derdine çare arayisiyla gider”. Öyleyse, ekonomi çalisan ve emegi ile geçinen orta ve alt dar gelirliler için hep kötüye gittigi halde, AKP niye oyunu artiriyor. Birincisi, AKP, 2002 seçiminde tek basina iktidara gelirken, halk 2000 krizi gibi o tarihe kadar hiç görülmemis bir çöküntüyü yasadi. Hatta o nedenle hiç kusuru olmadigi halde seçmen, o krizin faturasini bütün yasaminda dürüstlügü ve politik ahlakiyla en çok takdir edilen ve o sira Basbakan olan Bülent Ecevit’e yikmis ve partisini sifirlamisti. Iste o batagi yasayan seçmen, bir daha o siddette bir kriz görmedikçe, haline sükreder bir suskunluga bürünmüs durumda. Ikincisi, son sekiz yildir, AKP’nin daha dogrusu R.T. Erdogan’in bilinçli olarak, basta konut, ikinci el araba ve dayanikli tüketim mallari olmak üzere, tükettikçe borçlandirdigi seçmen, alacaklisina (ki seçmenin zanninda o alacakli AK Saray) bagimli hale gelmis durumda. Bu gerçegi geçen haftaki yazima aldigim tiyatro sanatçisi Erdal Besikçioglu, aynan söyle tanimlamisti; “Bu tedirginlik içerisinde hiçbir sey yokmus gibi yasamaya çalisan bir toplum var. Tatli bir sizofreniye dogru gidiyoruz”. Iste bütün mesele burada: Bir taraftan iktidarin en üst düzeyden yirmi dört saat estirdigi, seçmenin beynine ve damarlarina kadar isleyen bir propaganda firtinasi, diger yandan da laik cumhuriyetin ilke ve amaçlarini solumus ve özümsemis yurt severleri sindirme baskisi, kaderine(!) razi bir toplum yaratti. Üstelik bu iktidarin yanlis politikalari yüzünden içerde ve çevremizde ülkenin karsi karsiya birakildigi birlik ve dirlik tehlikesi, bu iktidara karsi verilen hak ve hukuk mücadelesini, seçmen indinde, yanki bulamaz hale getirdi. Bütün bu olumsuz manzaraya karsin, görülüyor ki, “insanca-hakça kalkinma ve demokratiklesme” yurttaslar için bu gün, bütün zamanlardan çok daha önemlidir. O nedenle, yalniz gençlerin degil, laik demokratik Türkiye Cumhuriyetine inançla ve özveriyle bagli olan herkesin, “bu ahval ve serâit içinde dahi” direnmesi gerekir. Elbette, öncelikle, CHP’lilerin. . |
Tarih: 23.11.2016 11:08:52 |
Okunma : 490 |
Kategori : BiGazete |