Cevikce / Haber ayrıntısı
Bindirdi ALAMETE Götürüyor KIYAMETE |
“Issizlik yüzde 11'in üstünde, |
|
bu ülke bu hale düsmeli mi? Yatirim, Üretim, Istihdam yok”. Bu sözler, 14 yildir ülkeyi “tek basina ve aile boyu tek elden” yöneten bir “politikaciya” ait. Dünün Basbakani, bu günün Cumhurbaskani, yarinin Partili Cumhurbaskani (Baskani) bunlari, arkasini-önünü bilerek ve yarinin hesabini yaparak söylemedigi, artik kesin. 2009 da Davos’ta “one minute” gösterisiyle, Arap gençliginin kahramanligina soyundugundan beri, “Avrupa Parlamentosunun oylamasinin kiymeti harbiyesi yoktur”, “kapilari açariz” sözlerine gelinceye kadar, nerede ise her gün, esip üfürmeye devam ediyor. Ne var ki, o esip-üfürdükçe, ülke her gün, ya yeni bir sorunla karsilasiyor ya da süren sorunlar, daha da çikmaza gidiyor. Söyle bir geriden alalim; 12 Eylül darbesinden sonra duraksayan Avrupa Birligi(AB) üyelik müzakereleri, Özal’in çabasina karsin uzun süre baslayamadi. Ne zaman ki, AKP tek basina iktidara geldiginde, “milli görüsçü degiliz, Menderes’in devami muhafazakâr liberal partiyiz” dedi, üyelik müzakerelerinin yolu açildi. Ve 3 Ekim 2005’te Türkiye-AB Katilim Müzakereleri basladi. Daha o ilk gece, Basbakan R.T. Erdogan’in, Fransa Cumhurbaskani Chirac, Almanya Basbakani Schröder ve Ingiltere Basbakani Blair’e karsi “efelenmesi” yüzünden çikan imza krizinin, Dis Isleri Bakani Abdullah Gül’ün sogukkanli tavriyla asildigini, benim gibiler iyi animsar. Buna benzer dis iliskilerde hep, Gül’ün uzlasici yaklasimiyla, ülke çikarlari iyi-kötü sürdü. Ne zaman ki, o Çankaya’ya çikti ve Ahmet Davutoglu Dis Isleri Bakani oldu, uygulamada her sey Basbakan Erdogan’in, çoklukla oy hesabina dayali, popülist sevdalarina göre yürümeye basladi. “Komsularla sifir sorun” vaadi, daha ilk ayinda lafta kaldi, Suriye’den baslayarak, hemen bütün komsularla, önce sözlü atismaya, sonra çatismaya dönüstü. Yukarida sözünü ettigim, “one minute” çikisiyla da, degil komsular, büyük-küçük bütün ülkelerle iliskiler, tam bir çikmaza dogru sürüklendi. Bu ortam da ekonomi de, dogal olarak istikrarsizlasti. Simdi artik, bas sorumlusu oldugu halde, Cumhurbaskaninin bile, “yatirim, üretim, istihdam yok” diyebildigi bir durumla karsi karsiyayiz. ABD’nin o tarihteki Baskani Bush’un “Büyük Orta Dogu Projesinin” es baskani olmakla övünen(!) bir Lider, saplantilarini asip, ülke çikarlari dogrultusunda davransaydi, Baskan Obama ile Suriye’de bu gün çatisir miydi? Basi-sonu düsünülseydi, Rus uçaginin düsürüldügü aksam, “bizim bilgimiz içinde” diyenler, bir yil sonra Putin’in ayagina gider miydi? Israil’in baris ödüllü Simon Perez’ni azarlayan bir Lider, Müslüman komsulariyla dara düsünce, Yahudilere göz kirpar miydi? En son yillarca “bizim hedefimiz, illa üyelik degil ama ülkemizi hukukun üstünlügünü, insan haklarini, özgürlükleri içeren ileri demokrasiye yani çagdas uygarlik düzeyine ulastirmak” diyen bir Lider, Avrupa Parlamentosuna kizip, bagirip-çagirarak, demokrasinin D’sinin olmadigi “Sangay Beslisi’ne” siginir miydi? Siginir, çünkü daha baslangiçta, Rize’de dedigi gibi, “demokrasi, onun için hedefine giden yolda amaç degil araçti”. On dört yil önceki bu sözüne karsin, ben artik, yanlis bulsak ta, kendince R.T. Erdogan’in, hirslarini ve bilinçaltindaki saplantilarini tatmin etmenin ötesinde, aklini kullanarak, ne yaptigini bilerek, gittigi bir hedefi olduguna da inanmiyorum. Yukardan beri bir-kaçini animsattigim daha pek çok tutarsizliklari, çeliskileri ve yanlislari, bu gerçegi belgeliyor. Derin bir kaygiyla gördügüm, yüz elli yildir uygarlik yolunda, canla-basla ter döken, ilk Müslüman laik demokratik bir cumhuriyeti, bindirdi bir ALAMETE, götürüyor KIYAMETE. |
Tarih: 28.11.2016 00:07:59 |
Okunma : 502 |
Kategori : BiGazete |