Cevikce / Haber ayrıntısı
HALK SORACAK! |
1960’dan beri, her darbenin sonunda, darbeyi gerekçe kilarak “anayasa” konusu |
|
gündeme getirilmistir. 27 Mayis 1960 darbesine, uzun yillar “ihtilal(devrim)” denmesinin nedeni, 1961 Anayasasi’nin yepyeni bir anayasa olmasi yani yürürlükteki 1924 Anayasasi’nin degistirilmesi degil, bütünüyle yeni bir anayasa yapilmasidir. Ondan sonrakiler yani 12 Mart 1971’den ve 12 Eylül 1980’den sonra yapilanlar hep, yeni anayasa yapmak degil, iktidar gücünü eline geçirenlerin, kendi politik istek, görüs ve hesaplarina göre yaptiklari degisikliklerdir. Bu, 1961’den sonrakilerin ortak özelligi yinelersek, darbecilerin kendilerini güçlendirmek ve ilerisi için güvence altina almak amaciyla, var olan anayasanin temel yapisinda degil, bölüm ve maddelerde degistirmek olmustur. Kisaca, 1971 ve 1980 sonrasi asil yapilan, “hak ve özgürlükler” açisindan bol geldigi gerekçesiyle, 1961 Anayasasi’nin ilgili maddelerini kisitlayici ve baskici hale getirmek oldu. 2010’da AKP’nin yaptigi degisiklikler ise, sözde 12 Eylül Darbe Anayasasini degistirme bahanesiyle, liberal demokrat geçinen çevrenin ve bu gün FETÖ/PDY dedikleri Gülen Cemaatinin destegiyle, basta yargi, milli egitim olmak üzere, devlette kadrolasma amacina yönelik idi. Ancak su bilinmeli ki, bütün bu degisikliklerden ötürü, siyasal ve hukuksal sistemde yani devletin temelinde, 1924’den beri var olan, “laik, demokratik parlamenter cumhuriyet” yapisi degismemistir. Düne (AK Saraya) kadar, çagdas uygarlik düzeyine ulasmak için ülkenin ve toplumun kazandigi kurumsal basarinin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasinin, “kuvvetler ayriligina” yani, “yasama-yürütme-yargi” erklerinin, “denetim-denge” içindeki ayriligina dayandigini, basta o sayede Kasimpasa’dan Çankaya’ya gelen Cumhurbaskani R.T. Erdogan olmak üzere, hiç kimse inkâr edemez. Böyleyse, ne oldu da, AK Saraya geçildikten sonra, “Baskanlik (son tanimiyla Partili Cumhurbaskanligi)” adi altinda, milletin egemenlik hakkini kullanma yetkisi, Türkiye Büyük Millet Meclisinden (TBMM) alinip, Tek Adam’a verilmektedir. Animsayalim, daha Basbakanliginin ilk günlerinde R.T. Erdogan, memleketi Rize’de ne demisti: “demokrasi bizim için hedefe giden yolda amaç degil, araçtir”. 2010 anayasa degisikliginden sonra, yargi ve medyayi istedigi gibi yönlendirmeye ve TBMM’yi baypas etmeye baslayinca da, “anayasal yetkilerinin disina çiktigi” elestirilerine karsi, “beni anayasaya degil, anayasayi bana uyduracaksiniz” dememis miydi?. 15 Temmuz’un sicakligi geçince de, zaten o görev için basbakan yapilan Binali Yildirim, “artik gerçek durumu anayasal hale getirmek gerekiyor” derken, Cumhurbaskani Erdogan’in, “anayasayi bana uyduracaksiniz” emrinin geregini, açikliyordu. Gerekçe olarak ta, “Baskanlik (partili cumhurbaskanligi) olmaz ise istikrar, güven ve huzur olmaz” diyordu. Binali Yildirim (AKP’li Cumhurbaskani Yardimcisi olacak), Devlet Bahçeli (MHP’li Cumhurbaskani Yardimcisi olacak) ile anlastiklarini açiklarken de, gerekçe olarak, “istikrar ve huzuru temin etmek” dedi. Bu açiklamadan anlasiliyor ki, AKP’nin daha dogrusu R.T. Erdogan’in 14 yildir yönettigi bu ülkede hala “istikrar ve huzur” saglanamamis. Ve yine onlara göre, bu durumun sebebi ve sorumlusu da, “anayasal sistem” yani “kuvvetler ayriligi” yani “yasama-yürütme-yargi erklerinin ayriligi” imis! Simdi, seçmenin kendine ve AK Saraya sunlari sormasi gerekir: Sayin R.T. Erdogan, Baskan (Partili Cumhurbaskani) olunca, 1-Dün aksam Besiktas’ta hala can almaya, kan akitmaya devam eden “terör” bitecek, ülkede huzur ve güven ortami dogacak mi? 2-Hukun üstünlügü saglanip, yeniden “Adalet Mülkün Temeli” olacak mi? 3-komsularla “sifir” sorunlu iliski baslayacak, “yurtta baris, dünyada baris” ilkesi yasama geçecek mi? 4-Ekonomide sürdürülebilir kalkinma, gelir dagiliminda adalet saglanacak ve issizlik azalacak mi? |
Tarih: 14.12.2016 12:18:22 |
Okunma : 483 |
Kategori : BiGazete |