Cevikce / Haber ayrıntısı

`ERKEN SEÇIM` üzerine Animsatmalar

Etrafimiz ates çemberi,
 

içerde basta as-is (hayat pahaliligi) ve sehit cenazeleri olmak üzere sorunlar ve acilar devam ediyor, ama AK Saray (Yöneticimiz), kendi koltugunun derdine düsmüs durumda. “Demokrasi sadece sandiktir” ve “Demokrasi bizim için amaç degil hedefimiz yolunda araçtir” diyerek “Tek Adam” olursunuz ama bir gün gelir o “sandik korkusu” yasaminiza bir kâbus gibi çöker. Sandik korkusu baska hiçbir korkuya benzemez. Kapilani özgüven kaybina, yalnizliga, sürekli hataya ve sonunda yine o sandikta yitip gitmeye götürür. Yakin politik geçmisin belgelerini karistirirsaniz, her partiden yurttasin (cumhurun) basi olma tarafsizligini ve sorumlulugunu bir yana birakip, adaleti umursamazlarin, yandas-karsit demeden kendisi gibi “sandiktan“ çikanlari tasfiye ederek bu korkudan kurtulacagini sananlarin hüsranini görürsünüz. Iste bu korku (sandik) nedeniyle ülkenin gündemine oturan “erken seçim” tartismasinin, bundan böyle halkin asil gündemi as-is olmak üzere, iç-dis bütün sorunlari tirmandiracagini yasayacagiz. Simdi size, sagligina kavusacagi umut ve inancimizin çok yükseldigi kadim Genel Baskanim Deniz Baykal’la birlikte, 1973’ten beri yasadigimiz erken seçimleri ve sonuçlarini, belgesel bir sekilde anlatmaya çalisacagim: 14 Ekim 1973 seçiminde, benim de milletvekili oldugum CHP, yeni genel baskani Bülent Ecevit’le beklenmedik bir sonuç aldi. Aslinda aldigimiz oy, 1969’da Ismet Inönü’nün aldigi oydan yüksek degildi. Ancak, Adalet Partisi, içinden ayrilanlarla (E. Meclis Baskani Ferruh Bozbeyli ve arkadaslarinin kurdugu Demokratik Parti ve Odalar Birligi E. Genel Sekreteri Necmettin Erbakan’in partisi Milli Selamet) üçe bölündügü için tek basina iktidar olacak oyu almasa da CHP birinci parti, Bülent Ecevit te Basbakan olmustu. Kibris Baris Harekâtini da yapan ve benim de Bakan oldugum CHP-MSP Koalisyon Hükümeti on ay sonra, yapilacak bir “erken seçimde” tek basina iktidar olunacagi beklentisiyle CHP tarafindan bozuldu. Seçim gerçeklestirilemedi ve deneyimli Süleyman Demirel’in Basbakanliginda, (bana göre ülkeyi bu günlere getiren) Milliyetçi Cephe Koalisyonlari dönemi basladi. Cephelesen politik ortamda, hizla yükselen sol-sag kamplasma ve silahli çatismalar, 1977 seçiminin “erken” yapilmasina neden oldu. Haziran 1977 erken seçiminde CHP yüzde 42 oy almasina karsin, demokratik temsil yani barajsiz seçim sistemi sonucu tek basina hükümet kuramadi. Özellikle patlayan petrol fiyatlarina bagli olarak dünya ekonomisinde yasanan enflasyonun ülkede yarattigi sorunlar yüzünden her alanda yasanan istikrarsizlik, belki ilk kez bir “erken seçimle” önlenebilecek oldugu halde, yine bence yapilamadigindan ülke 12 Eylül 1980 Darbesi'yle karsi karsiya kaldi. Degisen 12 Eylül 1982 Anayasasi'yla seçim süresi bes yil oldu 1983 seçiminde Turgut Özal’in partisi Anavatan (ANAP) tek basina iktidara geldi. Dördüncü yilinda Basbakan Turgut Özal, siyaset yapma yasagi kaldirilan liderlerin (Demirel, Ecevit, Erbakan…) tekrar siyasete dönüp, emanet olarak biraktiklari partilerinin basina geçmeleriyle güç kazanmalarina firsat vermeden, bir baskin seçim yapma istegiyle “erken seçime” gitti. Kasim 1987’de yapilan “erken seçimde”, ANAP yüzde 10 geriledi. Ama yüzde 10 barajli sistem sayesinde iktidarini sürdürdü. Turgut Özal’in 1989’da Cumhurbaskani seçilmesiyle ANAP’in basina gelen Mesut Yilmaz, Basbakan olarak girecekleri bir seçimde iktidarin olanaklarindan yararlanarak postunu koruyacagini hesaplayarak, seçimleri bir yil önceye aldi. Ne var ki, Ekim 1991’de yapilan “erken seçimde” Mesut Yilmaz (ANAP) iktidari kaybetti. Yüzde 27 oyla en çok oyu alan Süleyman Demirel’in Dogru Yol Partisi (DYP), Erdal Inönü’nün yüzde 22 oy alan partisi Sosyal Demokrat Halkçi Parti (SHP) ile Koalisyon Hükümeti kurdu. 1993’de ölen Turgut Özal’dan sonra Cumhurbaskani olan Süleyman Demirel’in yerine Tansu Çiller, DYP Genel Baskani ve devam eden DYP-CHP (birlesen SHP) Koalisyonunun Basbakani oldu. 1994 yerel seçiminde Istanbul basta çok yerde kaybeden Tansu Çiller (DYP), özellikle CHP Genel Baskaninin da baskisiyla 1995’te “erken seçime” gitmek zorunda kaldi. Ne var ki, Erbakan’in Refah Partisi yüzde 21 ile birinci olurken CHP baraji kil payi geçebildi. 28 Subat olayinin yarattigi ortamda istifa eden REFAH-DYP Koalisyonundan sonra denenen ANAP-DSP Koalisyonu, bir süre sonra DSP’nin (Ecevit’in) azinlik hükümetine dönüstü. Diger partilerden daha çok CHP Genel Baskani'nin zorlamasiyla, Nisan 1999’da “erken seçime” gidildi. O seçim CHP’nin meclis disinda kaldigi ilk seçim oldu. 1999 seçiminde birinci olan DSP, B. Ecevit'in basbakanliginda, MHP (D. Bahçeli) ve ANAP (M. Yilmaz) ile üçlü bir Koalisyon Hükümeti kurdu. Son yirmi yilda biriken enflasyonist baskiyi kaldiramayan ekonomi, basta banka sistemi olmak üzere 2000 yilinin sonbaharinda çöktü. Alinan tasarruf önlemleri dogal olarak ekonomide durgunluga (talep düsüsü, yatirimsizlik ve issizlik) neden oldu. 2002’ye gelindiginde, göreceli de olsa ekonomide istikrar saglandi. Ancak sagligi bozulan Ecevit’in kamuoyuna yansiyan hükümet yönetimindeki zaafiyetini gerekçe göstererek, koalisyonun ortagi MHP (D. Bahçeli) "erken seçimi" zorladi. 2002 Kasim’inda yapilan “erken seçimde”, koalisyon ortagi üç parti DSP, MHP, ANAP ve DYP baraji geçemedi ve meclis disinda kaldilar. Yeni kurulmus ve denenmemis Adalet ve Kalkinma Partisi (AKP), yüzde 35 oy aldigi halde tek basina hükümet kurdu. Baraji geçerek TBMM’ye giren ikinci parti CHP’de ancak, yüzde 19 oy alabildi. Yasakli oldugu için milletvekili seçilemeyen AKP Genel Baskani R.T. Erdogan, CHP Genel Baskani'nin da destegi ile yapilan yasa degisikligi sonucu Siirt ara seçimiyle milletvekili ve 2003 yilinda Basbakan oldu. Sonraki 2007 seçimi zamaninda yapildi. 2010’da yapilan anayasa degisikligi ile seçimlerin dört yilda bir yapilmasina ve cumhurbaskaninin halk tarafindan seçilmesine karar verildi. Dolaysiyla olagan genel seçim 2011’de yapildi. 2014’de de R.T. Erdogan Cumhurbaskani seçildi. Yerine Basbakan olan Ahmet Davutoglu da (AKP) 2015 Haziran’inda yine olagan genel seçime gitti. Partisinin (AKP) oylari düsüp tek basina iktidari kaybettigi için kendi gelecegini tehlikede gören AK Saray (Cumhurbaskani Erdogan), Genel Baskan Ahmet Davutoglu’nu anayasal süresi içinde koalisyon kurmamaya ve “erken seçime” zorladi. Devlet Bahçeli de, AK Sarayin istegi dogrultusunda tutum takindi. Animsanacagi gibi belki de yakin geçmiste yasanmamis siddetteki terör olaylari sonunda gidilen 1 Kasim 2015 “erken (tekrar) seçiminde”, AKP bir kez daha tek basina hükümet kuracak sonuç aldi. Simdi sizi yorma pahasina niye bütün bunlari animsattim? Belgelemeye çalistim ki, yakin geçmisimizdeki “erken seçimlerin” hemen hepsi de, o sira partisinde ya da devlet yönetiminde iktidari elinde tutan Liderlerin “postunu kaybetme” kaygisi, korkusu ve tahmini üzerine yapilmistir. Pekiyi sonuçlari ne olmustur? Terör patlamasi yüzünden gelecek korkusuyla sandiga gidilen 1 Kasim 2015 seçimi disinda (den önceki) bütün seçimlerde, “erken seçimi” isteyenler (zorlayanlar) kaybetmistir. Dikkat ederseniz, su günlerde baslayan “erken seçim” tartismasiyla ilgili MHP Genel Baskani'ndan hala ses çikmamistir. Çünkü yukarda görüldügü gibi birden çok aldananlarin basinda D. Bahçeli var. Partili Cumhurbaskani Erdogan, “erken seçim” yok diyor. Ancak, “Istanbul’u kaybedersek, biteriz” sözü ve Belediye Baskanlari ve Parti Örgütünü yenileme çabasi, Cumhurbaskanligi ve genel seçimden önce yapilacak yerel seçimi kaybetme korkusunun bacayi sardigini gösteriyor. Ama yine de yerel seçim ve kendi seçimi dahil, genel seçimi zamanlarinda mi, bir arada mi, “erken mi” yapma konularinda herkesi ama en çok ta AK Saray'in kafasi karisik durumda. Yukarida çikardigim belgesel özeti, gelecegi dogru ya da dogruya yakin tahmin etmek ve yorumlamak için, basta “erken seçimi” diline dolayan CHP Genel Baskani olmak üzere sorumlulugu ve meraki olanlara animsatmak istedim.

Tarih: 30.10.2017 10:36:56

Okunma : 359

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır