Cevikce / Haber ayrıntısı

Holdingimiz Avrupaliymis

Türk Özel Sektör Sanayiinin yakin tarihi ileride çok ayrintili sekilde yazilacaktir. Elbette sanayinin gelisimi salt ekonomik ve teknolojik bir olgu degildir. Sanayi devrimi baslangicindan bu yana sosyolojik, sosyo politik tüm diger tartismalarin ve savlarin gerekçesi veya temeli olmustur.
 

Marx’tan, Keynes’ten, Idris Küçükömer’e kadar tüm sosyologlarin, siyaset ve iktisat bilimcilerinin hepsi de sanayilesmenin yapisi ve sorunlarindan çikarak kitleleri etkilemis, dünyayi yönlendirmislerdir.
Ülkemizde de böyle olmustur. Demokrat Parti ile Cumhuriyet Halk Partisi arasinda 1980’lere kadar süren, “Her mahallede bir milyoner yaratma” ile “Devletçilik” tartismasi gibi; sag-sol arasinda hala var olan “Kapitalistlik”, “Sosyal Demokratlik” yarisi gibi ve her zaman ve her yerde sürüp gitmekte olan “Sömüren” ile “Sömürülen” çatismasi gibi.
Sanayilesme deyince bizde bugün genç kusaklarin aklina adi bilinen üç-bes büyük holding gelir. Ayni gençlere özellestirilmeye çalisilan en büyük Kamu Iktisadi Kuruluslarini sorsaniz, yüzlerini burusturarak, “Ülkeyi iflasa sürükleyen Batik Sanayiler” olarak kötülerler.
Oysa, daha 1995’lere kadar bu büyük özel Holdingler dahil, tüm sanayi kuruluslari, ham maddesini, yari mamulünü, hatta üst yöneticisinden, bas ustasina kadar kadrolarini Devletin Cumhuriyetten beri büyük özveri ile kurup gelistirdigi bu kuruluslardan almistir. Karabük olmasa, bugün Gebze-Izmit arasindaki özel demir-çelik hadde-hanelerinin hiçbirisi olmazdi. Seka olmasa hala disaridan gazete kâgidi almaya devam ederdik. Makine Kimya olmasa tank yapan, hatta uçak yapan, özel ve özerk büyük sanayiler olmazdi.

LIDERLER VE SANAYILESME
1925’lerde baslayan Çagdas Uygarliga yani Sanayilesmeye yönelmenin kararlarini ilk verenler Mustafa Kemal ve arkadaslaridir. 2. Dünya Savasi sonrasi Marshall Yardimi adi altinda Amerika’nin özellikle altyapi alanlarinda verdigi mali ve teknik yardimla, sanayinin hizlanmasinda Menderes ve arkadaslarinin hakki vardir. 1960 sonrasi baslayan planli dönemle birlikte sanayilesmenin altin yillari baslamistir. Bu dönemde gelismis bati ülkelerinden ve agirlikli olarak Sovyetler Birliginden alinan Proje Kredisi ve Bilgi olanaklari sayesinde Anadolu’ya yayilan enerji, yol, sulama ve agir sanayi yatirimlarindaki tarihsel basarinin aslan payi Ismet Pasa’ya ve Demirel’e aittir. 1970’lerden sonra ve özellikle 1980’lerde baslayan disa açilmaya ve küresellesmeye hizla ayak uydurmak için en önemli adim, o zaman çok tartisilan Demirel’in 24 Ocak 1979 kararlaridir. Özal o siralarda Demirel’in öne çikardigi bir teknokrattir. Dünya 1983’lerden sonra, teknolojik gelisme sayesinde yeni bir sanayi devrimi yasadi. Endonezya’dan Polonya’ya kadar bütün ülkeler bu rüzgâra önünde, sonunda ayak uydurdu.

HOLDINGIN GELISIMI
Elimde büyük bir kurulusun tanitim kitapçigi var. Kitapçik Holdingin ilk yillarindan bugüne kadar gelismesini anlatiyor. Gelisme hikâyesinin bir yerinde “Bu dönemin sonu 1950 seçimleriyle geldi. Türkler halk kahramani Adnan Menderes’i iktidara getirmistir.” deniyor. Yani 1950 öncesi hiçbir sey yapilmadigi söyleniyor.
Kitapçigin bir baska bölümünde de övgü olarak sunlar yazili; “Özal resmi tam üyelik basvurusuyla, Avrupa Birligi’ni ve kendi halkini sasirtti.” Oysa, Türkiye daha 1961’de Ismet Inönü’nün imzaladigi Ankara Anlasmasi ile o zamanki adi Avrupa Ekonomik Toplulugu olan bugünkü Avrupa Birligine girmek için ilk resmi antlasmayi yapmistir.
Kitapçigin bir baska yerinde söyle deniyor; “Özal’in 1993 yilindaki ölümünün ardindan, mali bir çöküs ekonomiyi felce ugratti.” Oysa gerçekte, 1992’de baslayan Dogu ve Güneydogu’daki ayrilikçi terörün tirmanisi, 2001’lerde kontrol altina alinana kadar ekonominin büyük bir darbe yedigi ve bes-alti yil içinde 100 milyar dolarin üzerinde güvenlik harcamasi yapildigi belgelerle sabittir. O nedenle de ekonomi bilinen krize asil, o dönemde ve o nedenle sürüklenmistir. Belgedeki en ilginç saptamalardan biri de sudur; “Ellili yillarda Menderes, seksenli yillarda Turgut Özal ve günümüzde Erdogan. Bu her zaman ekonomiye yaramistir ve dogal olarak da kendi gurubumuza.”
Iste en azindan 1965’den sonra Avrupa yolunda ilerleyen Türkiye’nin en büyük sanayi gruplarindan birinin görüs ve degerlendirmeleri bunlar. Türk sanayinin bugün eristigi düzeyde, hükümetlerin katkisi açisindan en büyük payin Demirel’e ait oldugunu hiç kimse yadsiyamaz. CHP’nin hiç yoksa kisa dönem kaldigi dönemlerde, özellikle Tarim Sanayilerindeki gelismede payi vardir. Avrupa Birligi yolunda en büyük pay ise Ismet Inönü’nündür.

BASBAKANLARA VEFASIZLIK
“Kurulusumuz Avrupalidir” sözcügü de, kitapçikta alti çizilerek yer verilen en önemli reklâm malzemesi olmus! Kapitalizmin kisa tarihinde yazili oldugu gibi Avrupali isadami, sanayide sagladigi olumlu sonuçlarda ve kârlarinin, yatirimlarinin artmasinda hakki ve payi olan basbakanlara bizdeki gibi vefasizlik ve kadirbilmezlik yapmamistir. Avrupa’nin hâla bizi içine sindirememesinin bence asil nedeni iste bu kötü fotograflarimizdir.

Tarih: 1.04.2004

Okunma : 943

Kategori : NTVMSNBC

yorum oku/yaz - Yazdır