Cevikce / Haber ayrıntısı

BAS SORUMLULAR AYAGA KALKIN

Kasim seçimlerinin oy hesabindaki ABD Baskani Trump’in
 

, Rahip Bronson için AK Saray’a baskisi, zaten düsmekte olan TL’nin deger kaybini hizlandirdi. Ekonomideki yapisal sorunlari ciddi olarak çözmek yerine sirf döviz bulmak için AKP’li Cumhurbaskanin ilk adimi, Arap dostlarindan mali destek istemek oldu. Ikincisi de, Ankara ile var olan mülteci anlasmasinin bozulmasindan korkan basta Almanya, Avrupa ile yakinlasma yoluna girdi. AK Saray'in ümidi, hemen kesenin agzini açmasalar da, Angela Merkel’i ziyaret sorasinda, kapinin açilabilecegi yönünde. Ancak, artik anayasallastirdigi Tek Adamligindan ötürü R.T. Erdogan’in Avrupa kamuoyu (ve parlamentolari) indinde görünümü çok olumsuz. Tinsel damarindan girdigi ve yasam boyu borçlu hale getirdigi seçmenin “bagimli oyu” sayesinde, özellikle 2007 seçiminden bu yana adim, adim “demokrasiyi”, özendigi “Osmanli Padisahligina” dönüstürme inadinda. Hedefine tam yaklasmisken -Avrupa istiyor- diye demokrasiye yeniden dönüs, Recep Tayyip Erdogan gibi -kendi deyisiyle- yerlilik ve millilik (Osmanlilik) sevdasindaki Tek Adam için, “aslini inkâr” demektir. Zihniyetlerinde(!) demokrasi sadece sandik, uygarlik da, beton ve asfalt dökmek oldugundan, cumhuriyetin “laik demokratik uygarlik düzeyine erismek” hedefi batiya öykünme ve Osmanliliga ihanettir. Üstelik inandiklari “Osmanlilik”, Tanzimat’in “batililasma” çabasi degil, 443 yil önce 1575’te, III. Murat tarafindan yaptirilan Istanbul Rasathanesi'nin, Seyhülislam’in “dinen yasak” diye verdigi buyruk üzerine 1580 yilinda yiktirilmasidir. Dahasi, ondan 300 yil sonra 1873’de de, “Rasathane-i Amire” adi altinda, Fransiz uzmanlarina yaptirilan ikinci rasathanenin de, 31 Mart 1909’da ayaklanan softalarca parçalanmasidir. 2008’de Hikmet Çetin ve Adnan Keskin'le ziyaretine gittigimizde, önceki Cumhurbaskani Süleyman Demirel, Basbakan R.T. Erdogan’in tarikatlar araciligi ile -camiye, kislaya ve okula- siyaseti sokmasindan duydugu kaygiyi dile getirmis ve sunu söylemisti, “Ismet Pasa'nin laiklik konusundaki hassasiyetini maalesef çok geç anladim”. Bu özelestirisinin nedeni, 12 Eylül 1980 öncesi kendi Basbakanligindaki Milliyetçi Cephe hükümetlerinde beraber oldugu R.T. Erdogan’in milli görüsçü Hocasi Necmettin Erbakan’nin, laiklik karsiti talepleri konusunda asiri ödün vermis olmasiydi. 1973 seçiminde CHP, yüzde 40’a varan oy aldigi halde tek basina iktidar olamadi. Hükümet kurmak için R.T. Erdogan’in gençlik kollari Akincilar'dan yola çiktigi Erbakan Hocanin Milli Selamet Partisi'yle koalisyon yapmak durumunda kaldi. Benim de görüsmelerde görev aldigim koalisyon protokolünde, Genel Baskan Bülent Ecevit’in bilgisi içinde, Ismet Pasa'nin vermedigi ödünler için “tarihi yanilgi” diyerek, siyasetin camiye ve okula girmesi konusunda önemli ödünler verildi. Ne Demirel ne Ecevit ve hatta ne Erbakan, Avrupa’da demokrasinin yeni emekledigi 1950 öncesi dünyasinin siyasal, toplumsal ve ekonomik kosullarini anlamayan ve bilmeyen ve kendinden önceki herkesi halkina karalayan BIRI'nin, bir gün gelir ülke yönetimini tek basina ve tek elden ele geçirecegini neden ve nasil göremediler? Hadi Onlar, 10-15 yil sonrasini göremediler; Gözlerinin önünde oldugu halde 25 yildir ülke yönetimine gelen iktidar ve muhalefet partileri ise neden ve nasil göremedi. Gördülerse, geregini nasil ve niçin yapmadilar ya da yapamadilar? Ve yine adalet ve kalkinma vaadindeki bir partinin Kuruculari, o parti adina devletin en üst postlarinda oturanlar ve inandik(!) diyerek demokrasi havarisi geçinenler, kader birligi ve bas taci ettikleri “BIRI’nin”, halkin “egemenlik hakkini” ve “devletin vesayetini” tek basina ve istedigi gibi kullanmasina nasil ve neden firsat verdiler? Artik, halkin bekledigi, bu sorulara verilecek yanit degil, buraya gelisteki Bas Sorumlularin, bundan sonrasi için ayaga kalkmasi ve yüreklice Tasin Altina Elini Sokmasidir.

Tarih: 21.08.2018 22:51:34

Okunma : 291

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır