Cevikce / Haber ayrıntısı
Polis Devlete doğru! |
“Şimdi artık Türkiye Cumhuriyetinin geleceği AK Sarayın ne yapacağına bağlı; |
|
Ya ülkemizin ve halkımızın geleceğini karartan yoldan dönmek yürekliliğini gösterecek, ya da balkon konuşmasında “hadi bakalım nasıl yöneteceksiniz!” dediği gibi partizan tarafgirliğini sürdürecek”. Bu cümle, 1 Nisan 2019 günlü yazımın girişiydi. Bu gün 15 Nisan 2019, iki hafta sonra açıkça anlaşıldı ki, AK Saray (Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan) “partizan tarafgirliğini” sürdürecek. Partili Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın başbakan olduğu ilk günlere gidelim; Demişti ki, “demokrasi bizim için hedefe giden yolda amaç değil, araçtır”. Bu sözden 10 yıl sonra, Gezi olaylarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “demokrasi sadece sandık değildir, polis orantısız -yasal olmayan- güç kullanamaz” dediğinde de, o zaman başbakan olan R.T. Erdoğan, “evet, demokrasi sadece sandıktır” diyerek, hem de “Kader Birliği” ettiği kardeşini azarlarcasına yanıtlamıştı. Bu sözler (bu anlayış), 31 Mart seçiminden iki hafta sonra İstanbul’da (Türkiye’de) gelinen “..?..* durumun”, R.T. Erdoğan’ın, daha yolun başındaki “hedefi” olduğunu, açıkça belgeliyor. Yine 2019 yılındaki bu sözler (bu anlayış), devletin başındaki bir Politikacının yemin ettiği halde, Türkiye Cumhuriyetinin “laik Demokratik” bir ülke olduğuna, daha başından beri inanmadığını da açıkça gösteriyor. Üstelik Partili Cumhurbaşkanının, Kader Kardeşini yanıtlarken pekiştirerek altını çizdiği, “demokrasi sadece sandıktır” cümlesindeki “sandığa” da artık inanmadığı anlaşılıyor. Görülen o ki,, AK Saray 2023’e kadar seçmenin yarısının “hayır” dediği anayasadan aldığı Tek Adamlık yönetimini, partizan tarafgirliğiyle 2023 kadar sürdürmeye kararlı. Bu kararlığının arkasında iki dayanağı var; Birincisi Devlet Bahçeliye güvenerek desteğini aldığı meclisteki milletvekili sayısı, ikincisi de, 31 Mart’ta aldığı söylenen (hala kesin seçim sonuçları ilan edilmediği için) genel meclis toplam oylarındaki yüzde 44,33 AKP + yüzde 7,31 MHP oy çokluğu. Ancak, AK Saray şu gerçeği de görüyor olmalı; Yarım yüz yıl öncesinde kalmış, anlamsız boş sözlerin Adamı köhne Devlet Bahçeli’nin gizemli kararlılığına(!) hiç güvenilmez. Alpaslan Türkeş’ten sonra, elindeki kısıtlı milletvekili sayısına karşın, ülkenin geleceği konusunda aldığı yanlış kararlar asla unutulmadı. 2004’de zamanında yapılacak genel seçimi iki yıl önceye aldırarak, 1979’da Başbakanken ara seçimde 5 milletvekilliğini kaybettiği için –demokrasi anlayışımla bağdaştıramam- diyerek istifa etmiş bir siyaset adamı olan 2002'deki DSP-MHP Koalisyonunun ortak Başbakanı Bülent Ecevit’i yarı yolda bırakmıştır. 2000 ekonomik krizinin, alınan olumlu sonuçları mutfağa henüz yansımadığından, Devlet Bahçeli’nin yüzünden iki yıl öne alınan 2002 erken seçiminde, meclisteki başta Ecevit’in DSP'si, partilerinhepsi barajın altında kalmış ve ilk kez seçime giren AKP, yüzde 34 oyla tek başına iktidar olmuştur. Diğeri, 2015 Haziran seçiminde R.T. Erdoğan (AKP) tek başına hükümet kuracak oyu alamadığı halde, kurulabilecek muhalefet koalisyon seçeneklerini Devlet Bahçeli engellemiştir. Öylece de, “değil yüzde 45, yüzde 99 oy alsa da Erdoğan da, partisi de 17-25 Aralık yolsuzluğunun hesabını verecek” dediği AKP’nin, yeniden tek başına iktidarı ele aldığı 1 Kasım 2015 seçimine yol açmıştır. Bundan böyle AK Saray bu gerçeği gördüğü halde Tek Başına (Aile boyu), “Halka Hükmetmek istiyorsa, Devletin Vesayetini, Devlet Bahçeli ile paylaşmak zorundadır”. Zaten artık sandığa da güvenemediği için arkasını da, Devlet’e dayamak zorundadır. Bu demektir ki AK Saray için artık, “Önce Millet değil, Önce Devlettir”. O devlet te artık, halkın değil, Bahçelinin üç hilalli devletidir. Özcesi orantısız güç kullanan “Polis Devletidir”. (*) Uygun bulduğunuz kelimeyi siz koyun lütfen. |
Tarih: 18.05.2019 17:01:36 |
Okunma : 234 |
Kategori : BiGazete |