Cevikce / Haber ayrıntısı
Tek Adam seçim KAYBETMEDİ, Genç Adama YENİLDİ |
23 Haziran’daki İst. B. Ş. B. Başkanlığı oylaması artık, AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan’la, CHP’li Ekrem İmamoğlu arasında bir seçime dönüştü. |
|
Hem de yalnız İstanbul’da değil, bütün yurt sathında. Hem de bizzat R.T. Erdoğan’ın marifetiyle! O nedenle ben bu hafta yazıma, bir ilimiz örneğinden çıkarak, Diyarbakır’dan İstanbul’a, Trabzon’dan İzmir’e, Sinop’tan Adana’ya, seçimlerle ilgili elli yıllık birikimimin çok kısa bir özetiyle girmek istiyorum: 2015’in başından beri yılın büyük kısmını eski Çevikçe mahallesindeki doğduğum evde geçiriyorum. Amasya’mız MÖ 7000’lerden gelen özgün kültürünü, mimarisini, inanç ve bağlılıklarını en az yitiren Anadolu illerimizin başında gelir. Bu nedenle de, üst düzey kamu yönetiminde özel ve değerli bir yeri olan valilerimizden Kemal Nehruzoğlu’nun Amasya’ya taktığı “Müze Kent” tanımı, yaygın bir kabul görmüştür. 7 Haziran 2015 seçiminden bu yana da oyumu Amasya’da kullanıyorum. 1977 seçimlerinde ön seçimle liste başı olduğum ve milletvekili seçildiğimde, partim CHP Amasya’da yüzde 45 oyla birinci olmuştu. Aynı yıl yapılan yerel seçimde de, CHP adayı Gündüz Türem yüzde 52 oyla Amasya Belediye Başkanı oldu. O tarihten sonra 2002’ye kadar hep merkez sağ partiler belediye başkanlığını aldılar. AKP, kurulduğundan beri de orta kuşak Anadolu’nun diğer illeri gibi Amasya’da da yerel seçimleri kazandı. 31 Mart 2019 seçiminde ise çoğu yerdeki gibi Amasya’da da belediye başkanlığını MHP’ye kaptırdı. Amasya’yı örnek vermemin nedeni, 31 Mart’ta sandıklarda oy kullanırken seçmenin tepkisini canlı görme ısrarımdı. Çünkü her seçimde ve her yerde yaşayarak bellediğim bu savım, bu kez de belgelendi. Evet, 1989’da İstanbul’da, 1995’te Adana’da, 2002’de Ankara’da ve her seçimde her yerde olduğu gibi 31 Mart 2019 seçiminde de, seçmenin oyunu kullanırken tek gerekçesi yine,, aş ve iş derdi oldu. 2015 seçiminde AKP’nin (R.T. Erdoğan’ın), batıdan başlayan ve 2019’da doğuya doğru gecikerek sarkan ve artık her seçimde hızlanarak sürecek olan düşüşünün, “metal yorgunluğu” ile “beka” ile “Fetö” ile ya da İstanbul’da Binali Yıldırım gibi “aday hatası” ile filan hiçbir ilgisinin olmadığını da artık herkes gördü. Partili Cumhurbaşkanı bu gerçeği, “teğet geçti” diyerek halkı avutacağını sandığı 2008 krizinde on yıl önce görmüştü. Hatta 31 Mart gecesi, balkon konuşmasında da ezik bir tonda yaptığı konuşmasında da, açıkça itiraf etti. Öyleyse neden, sadece İmamoğlu’nun mazbatasını iptal ettirmeye kalkıştı. O da biliyordu ki, Damat ne derse desin, 84 gün sonra ne fiyatlar düşecek, ne işsizlik azalacak ne faizler inecek ne de bolluk olacak. Bazılarının savı olan, -partizanca ve aile boyu yıllardır kullandığı suyun kesilme kaygısı- da, bence asıl neden değil. Tek Adam 31 Mart’ta sadece bir seçim KAYBETMEDİ. Tek Adam, 30 Mart’a kadar adam yerine koymadığı bir Genç Adama YENİLDİ. Hem de, erişilmez gücünü -sadece oradan aldığı- “sandıkta” yenildi. O gücü yıllarca doğru dürüst ve özverili bir emek sonucu elde etmiş ve özümsemiş olsa, belki hazmeder ve olgunlukla sineye çekerdi. Hatta soğukkanlı bir özeleştiriyle yeniden ayağa kalkmaya çalışırdı! Nerdeee! O hala “sadece sandık” önyargısıyla, ne yapıp, yapıp yine sandıktan çıkmak için olmayacak duaların, genetik arayışların, inançsız vaazların ve seçmenin damarındaki zaafları deşmenin, peşinde. Yakın tarihi bilenlerin benzettiği Goebbels(*) sayesinde iki hafta sonra ayağa kalkabilir mi? Bende bunun yanıtı hem var hem yok; Ama o biçimde(*) kalksa da, halkın AŞ-İŞ dert yükünün, çok daha ağırlaşacağını görür gibiyim. Şunu da daha kesin bir şekilde söyleyebilirim; Tek Adam, sonuç ne olursa olsun 24 Haziran sabahından sonra yoluna, 31 Mart’a gelirken olduğu gibi değil Yalnız Adam olarak devam eder. |
Tarih: 13.06.2019 17:09:18 |
Okunma : 239 |
Kategori : BiGazete |