Cevikce / Haber ayrıntısı
UYGULAMALI SİYASET-3 |
İki haftadır “uygulamalı siyaset” yazıyorum. |
|
Yani her hafta özellikle AK Sarayın attığı yeni adımlara göre olacakları yorumlamaya çalışıyorum. Ve oradan çıkarak ta başta CHP, muhalefete dönük düşüncelerimi yazıyorum. Geçen hafta demiştim ki, “Siz, durumdan vazife çıkarmak ya da hariçten gazel okumak” da, diyebilirsiniz”. Sağ olsunlar, okurlarım sürdürmem konusunda yüreklendirdiler. Önce hafta sonu Tek Adam R.T. Erdoğan’ın şu sözünden başlayalım: “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin geliştirilmesi gereken noktalar vardır”. Bu sözüyle, Tek Adamlıktan asla ödün vermeyeceğini bir kez daha ilan ediyor. Ancak, “geliştirilebilir” derken asıl niyeti, meclisin bütünüyle budadığı dallardan bir-kaçını ima ederek, muhalefeti oyalamak ve kendi partisi içindeki “bakanlardan iş takibi şikâyeti” olanları da yumuşatmak. AK Saray yüzde 50+1’i, yüzde yüz sağlama almadan genel seçime gitmeyecek. Ülkenin iç-dış bütün sorunlarından önce Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümetinin gündeminde öncelikle bu konu var. Bu nedenle, İttifaklı seçim sistemini değiştirmekten tutun, etnik ve mezhepsel alt kimliklerin oy dağılımını, işsizlik ve mutfaktaki yangının sandığa etkisini ve hatta bölge aşiretlerinin eğilimlerini, kendi hesabına göre yeniden değerlendirmek ve gereğini(!) yapmak azim ve karalılığında. HDP’nin üç büyük il belediyesine dönük kayyum adımı, bu karalılığın işaretlerinden. Adımların muhtarlar düzeyine kadar gideceğini haberlerde okuduk. Öyle anlaşılıyor ki, 12 yıl önce laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğuna hükmedildiği halde, anayasa mahkemesi oylamalarında aranan nisap nedeniyle AKP’nin kapatılmaktan kurtulmasının, AK Saray’ın bilinç altındaki süren korkulu yemini yüzünden, uzun süredir yok saydıkları bu partiyi kapatmak yerine bir yolunu bulup fiilen seçim dışı bırakmak, hesabındalar. Son yerel seçimdeki oy dağılımıyla, yüzde 50+1 le birinci turda seçilmesinin olanaksızlığını herkesten önce gören AK Saray’ın en ciddi ve acil derdi, cumhur ve millet ittifaklı (ikili) seçim sistemi. Geçen hafta altını çizdiğim gibi değiştiremezse, ittifaka dördüncü parti olarak katılacak Ali Babacan’ın adı “Yaşam ve Adalet Partisi” olacağı söylenen muhalefetin resmi oy pusulasının Partili Cumhurbaşkanı adayı, büyük olasılıkla Abdullah Gül olacak. AK Saray’ın “azim ve kararlılığının(!)” nedeni olan bu konu başta CHP, muhalefet için de birincil önemde. Böyleyse, geçmiş derslerden çıkan -basit sanılacak ama- sonucu belirleyecek gözlemler: Yeni partileşecek hareket dahil, muhalefet üst yönetimlerinin çok sıkı ve fakat olabildiğince kamuoyuna kapalı dirsek teması içinde olması gerekir. Yine geçen hafta belirttiğim gibi, bu üst yönetimlerde sözü geçen ve iddiası olanların, kendi aralarında ve karşı taraflarla ikircikli ve bireysel ön hesaplı tavır ve söylemlerden kaçınması zorunludur. Ülkenin, içte ve dışta olağanüstü ağır sorunlarla karşı karşıya olduğu yadsınamaz. Ancak AK Saray, muhalefetin bu sorunlarla ilgili öneri ve eleştirilerine karşı uzun süredir bilerek ve isteyerek takındığı partizan ve duyarsız tavrını sürdürecek. Daha da acısı, Partili Cumhurbaşkanı, her geçerli ve gerçekçi öneriyi bile, başta CHP Genel Başkanı olmak üzere parti başkanlarıyla kişisel dalaşı haline getirdi. Dolaysıyla muhalefetin ilk (acil) gündem maddesi, “2023’e doğru laik demokratik cumhuriyeti yaşatmak (AK Sarayı durdurmak)” hedefine göre olmalıdır. Değil yalnız devlet adamı-kurmay asker-diplomasi ustası olması, olağanüstü akıllı ve yurtsever bir politikacı olarak İsmet İnönü’nün şu sözlerini muhalif liderlerin çok iyi yorumlaması gerekir: “sabah kalkar kalkmaz ilk vazifem, gündemimdeki en acil konuya teksif olmaktır”. YO |
Tarih: 26.08.2019 19:36:29 |
Okunma : 216 |
Kategori : BiGazete |