Cevikce / Haber ayrıntısı

Uygulamalı siyaset-7

Bu başlıkla üst üste yazdığım altı yazım da şu tahminime dayanıyordu:
 

“AK Saray, -iki ittifaklı- yasal oy pusulasına dayalı baskın, erken ya da zamanında yapılacak seçimde yüzde 50+1 alamayacağını herkesten önce gördü. Gördü ama bu seçim sistemini değiştirmenin zorluğundan dolayı öncelikli hesabı, CHP-İYİ Parti-SP 3’lü millet ittifakını, Ali Babacan’ın kuracağı parti ile 4’lüye ve belki seçime girebilirse HDP ile 5’liye yükselmesini önlemek”.
Ancak, her hafta ağırlaşan ekonomik durum ve tam bir çıkmaza giren Suriye politikası, R.T. Erdoğan’ı kendi paçasını kurtarmak için daha kestirme ve güvenli bir yol aramaya zorladı. Hem de, büyük meclisin kürsüsünden yüzde 50+1’in kaldırılması için anayasa değişikliğini gündeme getirmesi, bilinçli bir hazırlığı gösteriyor. Daha önce çok kez olduğu gibi Kızılcahamam’da “yüzde 50+1 konusu bir daha asla konuşulmayacak” sözü, AK Sarayın Tek Adamcılarına, “siz devam edin” talimatıdır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ciddiye alınacak yanı yok” diyerek gündemden çıkarmak istese de, artık CHP’nin de ve daha çok MHP ve İYİ Partinin bundan böyle öncelikli gündemi bu olacaktır. Çünkü AK Sarayın asıl amacı, dolaylı olarak ittifaklı seçim sistemini bozup, her partinin kendi adayı ile seçime gitmesine dönmektir. Zaten bir süredir MHP’nin AKP ile tırmanan güven soğuması ve AK Sarayla İYİ Parti arasındaki ısınma da, millet ittifakının iplerini gevşediğine işaretti.
Anayasada öngörülen yüzde 50+1 değişiklik, beraberinde ittifakı kaldıracak ve seçim hukukunda AK Sarayın yararına başka düzenlemeler de getirecektir. Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ayni kaldığı sürece bu değişiklikler, -devlete ortak olma açısından- MHP gibi, öncelikli hedefi -yüzde 10 baraj korkusundan kurtulmak- olan İYİ Partinin de işine gelebilir.
Bu olabileceklerden ötürü, birinci yazımdan beri CHP’nin her konudan önce, millet ittifakını sıkı tutmasının önemini tartışıyorum. Yinelemek istiyorum ki, partili cumhurbaşkanlığı (tek adam) hükümet sisteminden ülkeyi kurtarmak için başta Genel Başkan Kılıçdaoğlu, CHP Üst Yönetiminin acil gündemi, “millet ittifakını sağlam tutmak ve daha da genişletmek” olmalıdır.
Böyleyse, son 50+1 için girişilecek anayasa değişikliğinin meclise gelmemesi ve gelirse geçmemesi için CHP, öncelikle genel başkan düzeyinden, İYİ Parti ile güven ilişkisini güçlendirmelidir. Anlatılması gerekir ki, son yerel seçimde olduğu gibi, Kürt kökenli yurttaşların oyunu millet ittifakı içinde toparlayabilmenin yolu, ne İmralı’dan ne de bir partiden geçer. İYİ Parti üst yönetiminin, CHP’nin Kürt kökenli seçmenin demokratik desteğini sağlamak çabasını, ittifakı bozmak nedeni yapmayacak kadar bilgili ve deneyimli olduğu tartışılmaz.
Ayrıca, CHP’nin evrensel hukuk açısından HDP’nin hakkını aramakla, halkın oyuna dayalı iktidar mücadelesi için Kürt kökenli yurttaşların desteğini ve ilgisini aramak konusundaki söylem ve girişimlerini, doğru ve gerçekçi yorumlamak gerekir. Hele, hele “kırmızı çizgimiz” gibi sözlerle eleştiri konusu yapmak, politika alanını kirleten popülist yaklaşımların etkisinde kalmaktan başka bir şey değildir.
Millet ittifakını korumak konusunda Siyaset ve Devlet Adamı olarak K. Kılıçdaroğlu’nun, Adalet Yürüyüşünden bu yana sergilediği ve son yerel seçimde daha da pekişen liderlik tarzıyla, ittifakı dağıtmak azmindeki Partili Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın karşısında çok daha güçlü olduğuna, Genel Başkan Akşener de inanıyor olmalıdır. MHP’den ayrılığına neden olan, laik demokratik cumhuriyete sadakat anlayışı ve “dik duruşuyla”, Sayın Genel Başkanın bu gerçeği gördüğü, asla yadsınamaz.
Hızlı oy yitirmesi, AK Saray’ın ve partili cumhurbaşkanlığı adı ile Tek Adamın seçmen indinde güvensiz bir duruma geldiğini anketler belgeliyor. İYİ Parti gibi, ilke ve amaçları için yerel seçimde olduğu gibi tutarlı bir sorumluluk sergileyen parti ve partilerin, AK Sarayla devlet olanaklarını paylaşarak mecliste sandalye sayısını artırma beklentileri, artık halk (seçmen) indinde geçersiz, değersiz ve kınanır duruma gelmiştir.
Deneyimlerime dayanarak yaptığım bu düşünce ve uyarılarımın nedeni, partilerin iç işlerine asla karışmak değil, ülkenin ve halkın üstüne binmiş olan haksız ve hukuksuz bu sistemden kurtuluş için aklımın erdiklerini sunma heyecanım ve sorumluluk anlayışımdır.

Tarih: 7.10.2019 06:38:15

Okunma : 245

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır