Cevikce / Haber ayrıntısı

Şu HABER* Üzerine…

Politikacının Irk, din, mezhep ayrılığını istismar etmesi çok eskilere dayanır.
 

Yirminci yüzyılın birinci yarısında, önce Avrupa’da gündemin ön başlığı durumuna gelen çok partili, çoğulcu ve laik demokrasi süreci, aslında 1600’lü yıllarda başlayan yine Avrupa’daki Tanrı adına Kilisenin insan üzerindeki cenderesine karşı verilen savaşların sonucu gelişmiştir.
Osmanlı’da imparatorluğu genişlemek ve halkları bir arada kansız tutabilmek için Halife’nin sadece Müslümanları değil, diğer ırk, din ve mezhepleri de her düzeyde yönetime katma ve güvenlerini sağlama konusu, İstanbul’un fethinden itibaren Saray’a hâkim bir politikaydı.
Birinci dünya savaşına giden evrede yine Avrupa’da başlayan ve Yemen’den Libya’ya uzanan ırk milliyetçiliğine dayalı tahrik edilen başkaldırılar, Osmanlı’yı Hasta Adam’a, sonunda da Sevr’e getirdi.
1929 ekonomik buhranının kitleleri saran işsizlik ve yokluklarına çare vaat eden Faşistler, hedefleri Tek Adamlığa ulaşmanın yolunu, halkları etnik ayrışmaya çağırmakta aradılar. Gidiş insanlık tarihinin en büyük kıyamını (2. Büyük Savaşı) getirdi ve arkasından hemen her yerde, etnik milliyetçiliğe dayalı bölüşme ve bölünme yaşandı.
Adolf Hitlerin Alman halkına bir tek somut sözü vardı, “işsizliği ve yoksulluğu kaldıracağım”. Acı gerçek o ki, “kitle psikolojisi” o durumda çoğu zaman ve doğrudan kendine dokunmadıkça, hukuk dışı uygulamaları ve hatta devlet adına şiddet kullanımını alkışlamıştır. Oy hesabına kapılmış çirkin politikacı da, kitlenin bu iyi niyetli heyecanını ve duygularını hep kullanmıştır.
Çok partili yaşama geçtiğimiz 1950’den beri ülkemizde yaşanan politik savaşımın (mücadelenin) demokratikleşmeyi engelleyen dönemeçlerinde de, bu gerçek baskın olmuştur. Yoksul Anadolu kırsalının umutlarını iktidara taşıyan Demokrat Partinin başındakiler, “her mahallede bir milyoner yaratmak!” uğruna iki seçim sonrası düştüğü oy yitirme korkusunun çaresini, seçmeni militan partizanlığa çağırmakta aradılar. Her sabah devlet radyosundan ilçe ilçe “Vatan Cephesi” yeni kayıtlarının saatlerce ilanıyla başlayan ayrıştırma politikası, 27 Mayıs 1960 darbesine giden karanlık yolun parke taşları oldu.
12 Mart 1971 dolaylı darbe öncesi yine artan işsizlik ve enflasyona tepki olarak sokakta yükselen gençlik hareketlerinin karşısına çıkan silahlı milliyetçilerin (ülkücülerin) arkasında, “birleşik kaplar misali solcuların karşısına sağcıları çıkaralım” diyen bir iç işleri bakanının hükümeti (devlet) açıkça mevzilenmişti.
1977 seçiminden sonra kısa süren sosyal demokrat hükümetleri engellenerek, girilen Milliyetçi Cephe Hükümetleri sürecinin tırmandırdığı etnik ve aşırı dinci ayrıştırma politikası, ülkeyi 12 Eylül 1980 darbesine getirdi.
21. Yüzyıla girerken dünyanın olduğu gibi Türkiye’mizin de temel sorunu, ırk-din-mezhep ve hatta tarikatlar arası sıcak savaşımın (mücadelenin) tırmanışı oldu. Üstelik -demokrasi-barış-adil düzen- vaadiyle iş başı eden iktidar, sağduyulu aydın kesimden destek bulduğu “çözüm sürecinden” oy kaybı kaygısıyla vazgeçince, seçmenin milli ve dinî duygularını tahrik etmeyi yeğledi.

Artık o denli iktidardan gitme korkusuna kapılınmış ki, dünün “Akil Adam” diye Kürt kökenli yurttaşları kazanmak için ayaklarına gönderdiği Kadir İnanır gibi bir yiğit yurtseveri bile “ötekileştirme” sorumsuzluğunu sergiliyorlar.
Son kitabımın başlığını (Daha İyimserim) görenler, “iktidar ve trolleri bu denli sorumsuz ve ikiyüzlü oldukça, sen nasıl daha iyimsersin” diye soruyorlar. Ben de, “2011’de Ege’den başlayan 2019 Haziran’ında İstanbul’dan Anadolu’ya, göğün ikinci katına yükselen -Halkın Haykırışı-, önünde sonunda Sarayların zirve katına ulaşacaktır” diyorum.
(*) İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Devran" isimli kitabından sahneye uyarlanan tiyatro oyununa katılan Kadir İnanır'ı hedef alarak, "Birileri de karşısına geçip o tiyatroyu seyrediyor, alkışlıyor. Eksik yapmışsınız Kadir Efendi. Eksik yapmışsınız o tiyatroya gidenler" dedi. Kadir İnanır, Soylu'nun bu sözlerine karşılık, “Orada insanları barışa teşvik var, barış için oradaydık. Öyle ufak şeylere takılmayın” diyerek yanıt verdi. (Gazeteler)

Tarih: 20.01.2020 09:40:11

Okunma : 229

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır