Cevikce / Haber ayrıntısı
Covid-19, “Halkın Haykırışını” Genzinde Bıraktı! |
New York Times yazarı Noah Bookbinder yazsında şöyle diyor: |
|
“Biz Koronavirüs ile uğraşırken Trump Demokrasimizi yıkıyor (Trump is gutting our democracy while we’re dealing with coronavirus)”. Fatih Portakal “Biz Koronavirüs ile uğraşırken Erdoğan demokrasimizi yıkıyor” dese, her halükârda hakkında bir soruşturma daha açılır, Partili Cumhurbaşkanının yardım çağrısını Tekâlif-i Milliye’ye benzetmesini eleştirdiği için olduğu gibi… N.Y. Times yazarı bu eleştirisine gerekçe olarak, Covid-19 salgını karşısında Başkan Trump’ın, Amerikan demokrasisinin alt yapısı olan seçilmiş Vali ve Belediye Başkanlarının aldığı ve alınması gerekli önlemleri yok sayarak ya da görmezlikten gelerek, popülist amaçlı söylem ve eylemlerini gösteriyor. Okuyan herkesin aklına hemen, Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanlarının Covid-19 salgını karşısında hem de merkezi hükümetten önce aldıkları önlem, karar ve uygulamalarını engellediği ve yetkisiz saydığı, gelir. Diyeceksiniz ki, parlamenter demokrasiden partili cumhurbaşkanlığı (Tek Adamlık) sistemine geçtikten beri, zaten Türkiye’mizde insan haklarına, hukukun üstünlüğüne ve bağımsızlığına dayalı, kuvvetler ayrılığını ve laik devleti esas alan bir demokrasi var mıydı ki? Politikaya adım attığı ilk günlerde “demokrasi amaç değil, bizim için hedefe giden yolda araçtır” diyen, Gezi olaylarının ilk akşamı polisin orantısız eylemleri için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “demokrasi sadece sandık değildir” uyarısına karşı çıkarak, anında “evet demokrasi sadece sandıktır” azarını basan yine bu günkü Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’dı. Bunları şunun için anımsattım; 2019’un son ayında bastırdığım kitabımın başlığı, “Daha İyimserim” idi. Nedenini şöyle özetlemiştim; “İstanbul’u kaybedersem Türkiye’yi kaybederim korkulu rüyası (beklentisi), gerçek oldu. 31 Mart (ve 23 Haziran) seçimleriyle, AK Saray hala görmek istemese de, sağduyulu herkes gördü ki, artık başaramayacaktır. Çünkü Amasya’da bunları yazarken seyreylediğim Yeşilırmak, 12 Haziran 1919’da aktığı gibi yine bu gün de Karadeniz’e doğru kararlılıkla akıyor…Mevsime göre azalsa da, hızı kesilse de, önüne çekilen bentlere-setlere(!) karşın, o hep aynı coşkuyla ileriye-Karadeniz’e doğru, yüzlerce yıl daha akacak, akacak…Yeşilırmak aka dursun, köprülerinden geçmiş nice krallar, melikler, sultanlar, padişahlar gibi, dün de bu gün de geçen ve daha geçecek olan partili-partisiz cumhurbaşkanlarının da yaptıklarını tarih, elbette yazacak”. O iyimserliğim, halkımızın 1950’den beri kesintilere (doğrudan ve dolaylı darbelere) karşın zamanı geldiğinde sandıkta, laik demokrasimize sahip çıkan gücüne inancıma dayanıyordu. O inançla demiştim ki, “2011’de Ege’den başlayan, 2019 Haziran’ında İstanbul’dan Anadolu’ya göğün ikinci katına yükselen ‘Halkın Haykırışı’ önünde sonunda Sarayların zirve katına ulaşacaktır”. Bu iyimserlikte girdiğimiz 2020, ne acı ki, bütün dünya halkları için ucu görünmez bir karanlık tünele girdi. Ben yine Yeşilırmak’ın seyriyle yazıyorum; Ne var ki, hiç olmadık kadar kötümserim ve hüzünlüyüm; Çünkü artık dünde kalan hiçbir gerçeğin yaşanmayacağı günlere doğru hızla gidiyoruz Ne siyaset, ne ekonomi, ne sosyal yaşam, ne töreler, hatta ne de inançlar bile Covid-19 öncesi gibi olacak. Önümüzdeki yıl ya da yıllar hemen her yerde (ülkede), ne kadar süreceği belirsiz, tek başlı ve denetim dışı yetkili bir Kişinin (Tek Adamın) kararlarının tam hâkim olacağı görülüyor. Hem de geniş kitlelerin özverili ve sabırlı rızasıyla. Hem de dün Süleyman Soylu’nun istifa gösterisinde olduğu gibi ağır veballeri yanındakilerin üstüne yıkarak… Covid-19 sadece canlar almıyor, halkın haykırışını da genzinde bıraktı. |
Tarih: 13.04.2020 19:47:57 |
Okunma : 226 |
Kategori : BiGazete |