Cevikce / Haber ayrıntısı

Iste sorunumuz: "15 milyon seçime yine katilmadi" (4/4/2004)

12 Eylül 1980'de generallerin yaptigi darbe çok olumsuz kalici sonuçlara neden oldu. En önemlisi de, bugün yasanan siyasal sorunlarin kaynagi olan Demokrat Parti'nin devami, Adalet Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi'nin kapatilmasidir. O nedenle, Türkiye'nin siyasal yapisi parçalandi, dagildi. Yurttas, siyasal kimligini kaybetti, bir anlamda yurttas, devleti ile ülkesi ile yabancilasti.
 

Öyle olunca da, yeni kimlik arayislari, insanimizi etniksel, mezhepsel, dilsel, dinsel ve yöresel kimliklere muhtaç etti. Ve 1980'den sonraki bütün seçimlerde Türkiye Cumhuriyeti yurttaslari seçme ve seçilme haklarini kullanirken alt kimlik dayanismasina zorlandilar. Çünkü Sümerler'den beri insanoglu önce güven duygusu ve o nedenle "Dayanisma" içgüdüsü ile hareket etmistir. Etnik çatismalar, cihat hirsi ile çagdas dünyayi korkutan dinsel terör, dayanisma içgüdüsünün sonuna kadar kullanildiginin göstergesidir.

Erdal Inönü'nün bir sözünü hiç unutmam. Sovyetler Birligi dagilmis, komünizmle-kapitalizmin yillarca sürdürdügü yarista bir taraf yenilip çekilmis ve 'Detand' denen iki kutuplu denge, tek tarafin agir basmasi ile bozulmustu. ABD'nin, bugün "Dünya Imparatorlugu" diye tek ekonomik ve askeri üstün güç olmasina varan o tarihlerde, Inönü sorulan bir soruya karsilik; "Bu dengenin bozulmasi korkarim gelecekte çok daha tehlikeli ve büyük sorunlara neden olabilir" demisti. Inönü, bugün karsi karsiya kaldigi, sanki can pazarina dönen dünyayi görmüstü diyebilirim.

Ideolojiler, siyasal programlar ve bunlarin sahipleri politik kisilikler, etkin olmaktan çikinca dinlerin, mezheplerin ve irklarin kiliçlari, insanligin kafasina acimasizca indi kaldi. Hiçbir yüzyilda savas, barisa bu denli egemen olmamisti.

Geçen hafta bir büyük ilimizde seçim çalismalarini izlerken bir partinin bayraklariyla, liderinin resimleriyle bezeli bir minibüsün alninda "Hâkimiyet Allah'indir" yazisini okudum. Bu söz, "Allah Korusun", "Masallah", "Allah'a Emanet" gibi alistigimiz bildik sözlerden biri degildi. Yani bilinçle ve siyaset erbabi tarafindan yazilmis bir slogandi.

Içtenligini tartismak bosa, inanarak yazildigi besbelli ve içindekilerin tamami bizim halkimiz, yurttasimizdi. Cumhuriyetin asil sahibi olan partiler (DP ve CHP) bugün resmen yasiyor. Ancak, 12 Eylül'ün kapattigi o partileri yeniden açanlar, emaneti bir miras kavgasi gibi paylasmak kavgasina girince, siyaset meydani kirk bahçeye bölündü. Yurttas "at izini, it izine karistirdi" ve çareyi "kendi alt kimligine dayanmayi sürdürmekte" buldu.

Atatürk, Amasya'da "Hâkimiyet milletindir" belgesini müftü Kâmil Efendi ile beraber imzalamisti. Türkiye'nin buraya gelmesinin asil nedeni, halkin inandigi siyasal partilerden kopanlmasi ve inandigi partinin liderlerinden sogutulmasidir. Kisacasi toplumun depolitize (politikadan dislanmak) edilmesidir. Toplumun nirengi (dayanma) noktasi olmazsa, o boslugu dolduracak bir kibrit çöpü bile kendisini Ankara Kalesi sanar.

Tarih: 10.05.2004

Okunma : 667

Kategori : Vatan Gazetesi

">yorum oku/yaz - Yazdır