Cevikce / Haber ayrıntısı

“BEN” Diyenlerin SONU

Ak Saray, 2009 yerel ve 2011 genel seçiminde
 


beklenen oyu alamayınca, sarsıntıyı atlatmak için seçmenin en hassas olduğu iki konuyu gündeme sürdü: Birincisi, içerde, “Analar artık ağlamasın (!)” diyerek, İmralı (PKK) ile “çözüm süreci”. İkincisi de “insan haklarına sahip çakmak!” gerekçesiyle, Suriye’deki “iç çatışmaya” müdahale.
Bilinçli ama tamamen duygusal bir yöntem ve dille yürüttüğü için bu iki sorunun da güçlü Sömürgen Devletlerin ezeli çıkar kavgasının bir parçası olunduğunu anlamamakta direndi. Ne var ki, sonunda yalın gerçekler sözden, kanlı eylemlere dönüştü.
7 Haziran 2015 seçiminin telaşına kaplan AK Saray, önce “çözüm sürecini” dondurdu. Beraberinde de Rojova (PYD) ile Suriye’deki iç savaşı bahane ederek, din(mezhep) ve ırk duygularını deşen söylemini tırmandırdı. Üstelik bunları, karartma ve saptırma yoluyla, partiler arası seçim tartışmasının ana konusu yaptı.
Buna karşın, özellikle MHP Genel Başkanının akıl ve us dışı milliyetçi bir üslupla takındığı olumsuz tutum yüzünden, tek başına hükümet olamayan AKP karşısındaki muhalefet partileri, güç birliğini sağlayamadı.
Ana muhalefet CHP, yasal 45 gün sürebilen -istikşafi görüşme- saçmalığı ile AKP’nin uyutma politikasına alet oldu ve sonuçta AK Saray, yeniden seçim planını istediği gibi uyguladı.
Üst üste gelen Suruç ve Ankara Garı katliamlarıyla, adeta tam bir iktidar boşluğuyla karşı karşıya kalan halk, korkuya kapıldı.
Öylece de, 1 Kasam 2015 seçiminde AKP, saf milliyetçi duyguların etkisindeki seçmen kitlesini “düzene sahip çıkmaya” zorladı ve tek başına iktidarı elinden bırakmamayı becerdi.
Dolaysıyla, muhalefetteki üç partinin (şimdi de 6’lı Masada olduğu gibi) içine düştüğü liderlik zaafı bir araya gelmekteki aczi karşısında kalan seçmenin tek seçeneği, hem de kerhen AKP oldu.
Sonuçta, 17-25 Aralık 2014’den sonra geçen süreye bakıldığında, R.T. Erdoğan’ın AKP’sinin dışındaki TBMM’deki diğer partilerin, -liderlik düzeyinde- içerde ve dışarda, toplumsal ve siyasal yaşamda asla duygusallığın yeri olmadığını anlamadıkları ya da öğrenmedikleri belgelenmiş oldu.
O dönemin bu belgesinden gelelim 2022 Haziran’ından düne kadar geçen dönemdeki belgelenen Cumhur İttifakının karnesine; Hazine bomboş, pahalılık ve işsizlik diz boyu, iç-dış borç görülmedik düzeyde.
6 Şubat faciasından bu yana her gün “devletin yok olduğunu “ belgeleyen yürekler acısı insanlık suçları, tükenen yaşam umutları ve buna karşı akıl ve vicdan dışı sorumsuzluklar.
Pekiyi, AK Sarayı durdurmak sorumluluğundaki 6’lı Masanın (Millet İttifakının) Parti Başkanları bırakın yakın geçmişten, halkın ve ülkenin şu son bir yıllık durumundan kendilerine dönük bir ders çıkarabildiler mi?
Bencilliği, inatçılığı, post pazarlığını ve duygusallığı” bırakıp, sorumlu davranabildiler mi? Özellikle halkın gerçek gündemine ait yaptıkları onlarca görüşme ve pazarlık sonunda medyatik reklamlarla vaat ettikleri plan, program ve çözüm önerileri konusunda, seçmeni inandırdı ve güven verdiler mi?
Hayır, veremedikleri gibi, partizanlığında ötesinde, bencilliklerinin altında ezildiler. “Kol kırılır yen içinde kalır” deyip, halkın umutlarını kırmama olgunluğunu bile gösteremediler.
Başından beri CHP ve İYİ Parti dışındakileri (6’lı Masayı) sonuç ve katkı verir görmedim. Zaten, Moskova’da Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi bizde de, artık siyasi savaşımın (mücadelenin) partilerin ilke-amaç ve hedefleri üzerinden değil, politik kimlikler (Zirve Adayları) arasında yaşandığı gerçeğini kimse yadsıyamaz.
CHP Genel Başkanının 6’lı Masayı kendisini Cumhurbaşkanı Adaylığına götürecek araç olarak görmesi (ABD Politik Medyasındaki deyişle pazarlaması), bu gerçeği yalnız kendisinin değil, milletvekilliği yolundaki parti elitinin de görüp, dönülmez bir yola girdikleri Masa devrilince ortaya çıktı.
İYİ Parti ve Genel Başkanını yargılamak benim derdim değil. Ama partim CHP’nin bu Devrik Masadan AK Sarayı devirecek bir sona erişebileceği konusunda iyimser olmak için sanılandan çok fazla değişiklik ve gelişme gerektiğini geçmiş yaşadıklarım bana gösteriyor.
Şimdiye dek dinlenmediğim için bundan sonra boşa (akıl vermeye!) bilgiçliğe kalkışmayacağım. Hala umutla sandıkları bekleyen sosyal demokrat dostlarımı üzmek istemem. Ama elbette, her seçimde olduğu gibi yanlarında birlikte olacağım.






Tarih: 5.03.2023 18:24:59

Okunma : 153

Kategori : BiGazete

yorum oku/yaz - Yazdır