Cevikce / Haber ayrıntısı
ÖZÜMSENMEK VE OLGUNLASMAK |
“Laik Demokrat Kimlik” Türkiye Devleti’ni ilgilendirir, benim kimligim bana aittir, diyemezsiniz.
Tayyip Erdogan, “ikircikli” ruh halinden kendini kurtaramiyor. Geçen hafta baslattigi ve ilgi çeken “Israil karsiti” söylemlerini, Amerika’da da sürdüren Basbakan, Saron’un uzun süredir Arap halklarini asagilayan, yok sayan politikasina karsi açikça meydan okuyor. |
|
Basbakan, “yan bakana yan çakan, gözünün üstünde kasin var diyene tokat atan, dogru söyleyeni evinden mahallesinden kovan ve bunlari yaparken de arkasini Israil devletine dayayan” Saron’u, bu tutumundan vazgeçmeye çagiriyor. Üstelik bunlari söylerken Basbakan, “Ortadogu sahipsiz degildir, Türkiye tarih boyu oldugu gibi, simdi de bu bölge insanina sahip çikmanin bilinci içindedir” demektedir. Amerika’nin bile söz geçiremedigi Saron, Türkiye’den çekinir mi, denirse; “Elbette çekinir”, çünkü önce Türkiye bu bölgede ve Müslüman bir ülkedir, sonra Israil ile iliskisi esit düzeyde olan Laik Demokratik tek Müslüman ülkedir. Zaten, geçen hafta Ankara’yi ziyaret eden Israilli bir Bakanin, Tayyip Erdogan’in bu tutumu karsisinda kapildigi telas ve saskinlik, bu yorumu dogrulamaktadir. Ikircikli oldugu kadar Basbakanin çeliskiler içinde oldugu da görülüyor. Bir yandan Saron’a cesaretle, “Haddini bildiren Türk Basbakani” fotografini çektirirken, öte yandan Chicago sokaklarinda sanki Kasimpasa’dan gelmenin ezikligini sergiliyor. Yanlis yaptigini kendi disinda herkesin kabullendigi Imam-Hatipliler konusuna geri dönerek, “bireysel alinganliklarini” bir kez daha açiga vuruyor. Basbakan iki de bir, bu duygusalligini gösterirken, “Egitimde firsat esitligi, Insan haklari, birey degil devlet laik olur” gibi genellemelerle konuyu saptiriyor. Bu haliyle Tayyip Erdogan, kendisini, “münazara kazanmaya çalisan” taze bir üniversite ögrencisi durumuna soktugunun sanisinda degil. Basbakanin, yaninda bir degil iki degil, fotograflarda görülenden daha çok sayida tesettüre bürünmüs, ya da mütedeyyin (saf ve temiz dindar) ve de saglikli, bakimli Türk kadinlari ile medyada boy göstermesini herkes anlamakta güçlük çekiyor. Ailemde çok içki içen vardi. Duydugum tiksinti yüzünden uzaktan görsem bile, raki sisesinden kaçardim. Üniversiteyi bitirdigimde, arkadaslarla gittigim Beyoglu’ndaki Çiçek Pasaji’nda o zamanin en ünlü meyhanesi “Stop” da kutlama yemegi yiyoruz. Hakli olarak arkadaslar, “Bir kadeh bile içmeyeceksen, kalk git” dediler. Sonunda masayi terk ettim. Yillar sonra, Planlama’da iken, Münih’de bir enstitüde katildigim seminerde, yas günüm dolayisi ile verilen yemek masasi, benim soyadimla süslenmisti. Masanin bir basinda enstitü Baskani Prof. Strigel öteki basinda da ben vardim. Enstitü baskani, ilk kadehi kaldirdi ve “Bay Çevikçe’nin serefine” dedi. Ilk kez içine düstügüm o ruh halini hiçbir zaman unutamadim. Küçük boyutta da olsa, ülkemi temsilen bulundugum o masada, ya bireysel inadimi sürdürecek, ya da kadehi kaldiracaktim. Teslim olmus, kimligimi o masaya birakmis o kadehi kaldirmistim. Henüz Almanci Türklerin olmadigi o tarihte, sanki küçükte olsa üzerimde bir temsil sorumlulugum vardi. O nedenle dogru yapmistim. Basbakanin “Imam-Hatipliyim; benim karim, benim kizim, benim tesettürlü gelinim, benim dinine kültürüne bagli oglum” diyerek, inatla kisiligini ortaya koymaya hakki olmadigini anlamasi gerekir. Tayyip Erdogan’in gerekiyorsa benliginden bile ödün vermesini bu toplumun ondan isteme hakki vardir. Görev basinda Türkiye’nin Basbakani olma sifatini onurla tasiyanlarin “bireysel kimlik” duygularini asmasi gerekir. Eger Basbakansaniz, toplumun ortak kimligi olan ‘Laik Demokrat kimlik’, “Türkiye Devleti’ni ilgilendirir, benim kimligim bana aittir” diyemezsiniz. |
Tarih: 17.06.2004 |
Okunma : 990 |
Kategori : NTVMSNBC |