Cevikce / Haber ayrıntısı

Bana göre AB gerçegi

21 Haziran 2004— Son gelismeler ve Avrupali liderlerin söylediklerini yorumlayan gazeteci Zülfikar Dogan, birçok yeni istemlerin gün be gün ortaya çiktigini ve en son olarak da seçimi kazanan ve daha koltuguna bile oturmayan Avusturya Cumhurbaskani’nin “Yetmis milyon nüfusu ve bugünkü yapisi ile belki Türkiye Avrupa Birligi’ne hazir ama biz degiliz” dedigini canli yayinda anlattiginda, Celal Pir’in tepkisi böyle oldu. Pir’in bu tepkisi, kapildigi umutsuzlugu gösteriyor. Zaten, günlerdir son ilerleme raporunda yeniden siralanan beklentiler, AB’ye taraf olan iyimserlerin bile morallerini bozacak niteliktedir.
 

Ne anlama geldigi anlasilmayan Güneydogu ile ilgili madde ve diger istemler, birligin üzerinde ABD ve Türkiye’nin hizlandirdigi politik baskiya karsi, Avrupa’nin gerçek niyetini ortaya koyuyor.
Son bes yildir Türkiye’de AB’ye giris amacinin siyasal ve toplumsal nedenleri çok öne çikarilsa da, aslinda Türk halkinin temel beklentisinin “ekonomik” oldugu bir gerçektir. O nedenle yapilan arastirmalar ve anketlerde yüzde 70’lere çiktigi gözlenen halk desteginin altinda, basta yeni is olanaklari olmak üzere ekonomik ve sosyal nedenler yatmaktadir. Avrupa’nin hiç kabullenemedigi de zaten budur. “Kapilar açilacak milyonlarca issiz Türk; Münih, Paris, Viyana, Londra sokaklarina dagilacak” korkusu yazilanlarda, söylenenlerde gözükmese de, Avrupalinin kafasindan hiç çikmiyor.
Hem Türk politikacilarin, hem de Avrupali liderlerin halklarina, “Türkiye’nin Aralik’ta müzakere takvimi alsa da, AB’ye girmesinin uzun yillar alacagini” hafifçe ve nazikçe söylemeye çalistiklari görülmektedir. Hatta bilinen bir gerçek daha var ki, “Uzun yillar sonra Türkiye AB’ye tam üye olsa bile, özellikle isçi dolasimi ve tarim ürünleri için belki de Avrupa’nin kapilari hiçbir zaman açilmayacagini” politikacilar iki taraf halklarina da açikça söylemiyorlar.
1963’de Avrupa Ekonomik Toplulugu (AET) ile ilk anlasmayi imzalayan o zaman ki Basbakan Ismet Inönü’yü, plancilar bu konuda uyarmislardi. Bu nedenle, daha o yillarda Devlet Planlama Teskilati’nin o zamanki adi AET olan AB’ye, karsi olundugu bilinmektedir.
11 Eylül’de patlayan ve özellikle Bati kapitalist dünyasi için tarihin en büyük tehdidi niteligini alan Islami terör karsisinda, yeni ve geçerli güvenlik politikalari arayisi içinde olan Avrupa’nin lider ülkeleri, Türkiye’yi koruyucu kalkan olarak yanlarina almak istedikleri bir gerçektir. Bu gerçek, Türkiye’yi çagdas Avrupa ülkeleri arasina sokmak isteyen Türk politikacilarina, “AB’ye girebilmenin tam zamani ve sirasi” anlayisinda birlesmelerine firsat verdi. Bugünkü Erdogan Hükümeti’nin de, dogasina, yapisina, gerçek dünya görüsüne uymasa da iktidara geldiginden beri üstüne aldigi görev, bu firsati en iyi sekilde degerlendirmektir.
Firsat denilmesinin nedeni, daha 1960’larda baslayan ve asil nedeni ekonomik olan, sanayilesmis ülkeler arasina girmek hedefi, özellikle yasanan “son ekonomik krizden” sonra ülkeyi yönetenler için “vazgeçilemez” bir zorunluluk oldu. Sonuçta, Türkiye açisindan, sanayilesmek ve kalkinmak için, AB “Bütünlesilmesi gereken en önemli seçenektir” yargisi toplumun çogunlugunun ortak istemi olmustur.
Ortadogu’ya dogru gelisen dis ticaret iliskileri zamana ve olaylara göre çok degisebildigi için, AB’ye karsi seçenek sayilamaz. ABD’nin ve Güney Amerika ülkelerinin cografi konumu, Rusya’nin daha uzun yillar sürecek kendi ekonomik sorunlari dolayisiyla, bunlarinda Avrupa’nin yerine konulamayacagi bir gerçektir. Çin ise tek basina Türkiye için, henüz fakir bir dünyadir.
Bütün bunlarin isiginda, müzakere tarihi alinmazsa, ya da alinsa da, tam üyeligin “çikmaz ayin çarsambasinda” olacagi bilinerek, Kopenhag Kriterleri’ni seklen kurallastirmak ve kisa sürede onlarin uygulandigi bir Türkiye için ugrasmak, bu halk için en büyük görevdir.
O nedenle Avrupali politikacilarin, günlük yasamimizi bütünüyle etkileyen tutum ve söylemlerini bir tarafa birakarak, onlar ne derse desin, “çagdas, sanayilesmis bir Türkiye için” inanci ile güne baslamak gerekir. Saniyorum Celal Pir’de, bugün oldugu gibi yarin da güne böyle baslar.

Tarih: 12.07.2004

Okunma : 987

Kategori : NTVMSNBC

yorum oku/yaz - Yazdır