Cevikce / Haber ayrıntısı

Gördügüm Avrupa gerçegi (27/06/2004)

Avrupali liderlerin günbegün yeni "istemleri" ortaya çikmaya basladi. Son olarak da Avusturya'nin yeni Cumhurbaskani'nin "Yetmis milyon nüfusu ile belki Türkiye AB'ye hazir ama biz degiliz" demesi çok seyi açikliyor. Zaten, son "ilerleme raporunda" siralanan ek beklentiler, Türkiye'deki AB'ye taraf olan "iyimserlerin" bile morallerini bozacak nitelikte. "Güneydogu" ile ilgili üstü kapali madde ve digerleri, son aylarda AB üzerinde Türkiye'nin ABD'yi de arkasina alarak artirdigi politik baskiya karsi, Avrupa'nin gerçek niyetini ortaya koyuyor.
 

Son dönemde, AB'ye giris amacinin "siyasal ve toplumsal" nedenleri öne çikariliyor olsa da aslinda Türk halkinin temel beklentisinin "ekonomik" oldugu bir gerçek. Anketlerde yüzde 70'lere çikan halk desteginin altinda, basta is olanaklari olmak üzere ekonomik ve sosyal nedenler yatmakta, "Kapilar açilacak, milyonlarca issiz Türk, Münih, Paris, Viyana, Londra sokaklarina dagilacak" korkusu Avrupali'nin kafasindan hiç çikmamaktadir.

Türkiye'de ve Avrupa'da liderler "Türkiye'nin aralikta müzakere takvimi alsa bile, AB'ye girmesinin yillar alacagini" nazikçe söylüyor. Saklanansa, "yillar sonra Türkiye tam üye olsa bile, isçi dolasimi ve tarim ürünleri için Avrupa'nin kapilarinin belki de hiçbir zaman açilmayacagi." 1963'te Avrupa Ekonomik Toplulugu ile ilk anlasmayi imzalayan Basbakan Ismet Inönü'yü, plancilar bu konuda israrla uyardiklari için AB'ye karsi olmakla ve solculukla suçlanmislardi.

11 Eylül'de New York'ta patlayan, Bati kapitalist dünyasi için tarihin en büyük tehdidi olan Islâmi terör karsisinda, yeni güvenlik politikalari arayisindaki Avrupalilarin, Türkiye'yi "koruyucu kalkan" gibi yanlarina almak istedikleri bir gerçektir. Bu gerçek, Türkiye'yi çagdas Avrupa ülkeleri arasina sokmak isteyen Türk politikacilarin, "AB'ye girebilmenin tam zamanidir" anlayisinda birlesmelerine neden oldu. Iç-dis güçlü çevrelerin destegini almak için AKP Hükümeti de dogasina, gerçek dünya görüsüne uymasa da bu politikayi, öncelikli görevi bildi. Türkiye açisindan özellikle yasanan "son ekonomik krizden" sonra "zenginlesmek" için Avrupa, "bütünlesilmesi gereken en önemli seçenektir" yargisi toplumun çogunlugunun ortak istemi olmustur.

"Ortadogu ile artan dis ticaretimiz" zamana ve olaylara göre çok degisebildigi için AB'ye karsi seçenek sayilamaz. ABD'nin ve Güney Amerika ülkelerinin cografi konumu ve Rusya'nin daha uzun yillar sürecek kendi ekonomik sorunlari dolayisiyla bunlarin da Avrupa'nin yerini dolduramayacagi bir gerçektir. Uzakdogu ve Çin ise Türkiye için hep alan yani üten ülkelerdir. Bütün bunlarin isiginda "dogru olan", müzakere tarihi alinamaz ise ya da alinsa bile, "Tam üyeligin çikmaz ayin çarsambasinda" olacagi bilinerek Kopenhag Kriterlerini kurallastirmak ve hizla uygulamaya geçirmektir.

Düzeltme ve özür: Dün bu kösede Erol Çevikçe'nin yazisi yerine Duygu Asena'nin yazisi yer almistir. Bu ciddi hatadan ötürü Asena'dan, Çevikçe'den ve okurlarimizdan özür dileriz.

Tarih: 12.07.2004

Okunma : 643

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır