Cevikce / Haber ayrıntısı

Her seyden önce çagdas egitim

Milli Egitimin bir yetkilisi diyor ki: “un var, yag var, seker var, is kaliyor helva yapmaya”!
 

2 Eylül 2004— Dünya “Bilim” çagini yasiyor. Kimilerine göre “Bilgi”, bazilarina göre de “Iletisim” çagi. Bence, “Bilgisayar” çagi dense daha uygun.

Her sabah masama oturmadan, merakim olan Saatli Maarif Takviminin geçmis sayfasini yirtarim. Dünkü Günün Tarihinde sunlar yazili: “149 yil önce bu gün (29 Agustos 1855) Türkiye’de ilk telgraf muhaberesi baslamisti. Istanbul- Edirne ve Istanbul-Sumnu hattinin insasi ikmal edilir edilmez, ögle üzeri ilk telgraf, Sumnu’dan Istanbul’a gelmisti. Kirim muharebesine ait bir müjdeyi haber veren telgrafta su satirlar vardi: Müttefik askerleri Sivastopol’a girmislerdir. Müttefikler arasinda Türk ordusu da bulunuyordu.”
1833’de Almanya’nin Göttingen kentinde iki bilim adami Gauss ve Weber, birbirlerine uzakliklari 1,5 km olan evleri arasinda bir tür telgraf düzenegi kurmuslardi. Ancak asil telgraf denen ve haberlesmeyi saglayan kodlari, Amerikali Samuel F.B. Morse 1837’de bulmustur. 1844 de Washington-Baltimore kentleri arasinda ilk telgraf hatti uygulamaya konulmustur. Görülüyor ki, 10 yil sonra savas nedeni ile Almanlarin sayesinde, telgrafin bizde de kullanimina kavusulmus.
Sanayilesmenin, Teknolojik gelismenin gerisinde kalisin, halkin bilincine girmesi , diger konularda oldugu gibi, Cumhuriyetin sayesinde olmustur. Cumhuriyetle birlikte “Muasir Medeniyet Seviyesine” ulasmak savasimi baslamistir. Elbette, ilk adim “egitim” ile baslamak zorunda idi. Ve öyle de oldu. Kimi arastirmacilara göre 1920’lerde Avrupa ile aramizda 100 yil, daha iyimserlere göre 50 yil gecikme vardi. 1962 de yeni kurulan Devlet Planlama Teskilatinin ilk tahminlerinde, “Ekonomik Kalkinmislik” düzeyi bakimindan Bes Yillik Planda öngörülen hedefler tutturulursa, Türkiye 1973 yilinda Italya’nin 1963 yilindaki düzeyine erisecekti. Italya o tarihte, Almanya’dan, Fransa’dan ve Ingiltere’den en az 15 yil geride oldugu için denebilir ki, Türkiye 1960’larin basinda Kita Avrupa’sinin 25 yil gerisinde idi.
Bu gün önemli bir yol alindigini görmek ve Ülkenin, ekonomik açidan Avrupa’ya daha da yaklastigini söylemek yanlis olmaz. Ancak, nicelik bakimindan saglanan bu gelismenin asil, niteliginin önemi ve degeri iyi bilinmelidir. Bunun ayraci da, egitimin niteligidir. Son sinavlarda ortaya koydu ki, ögretim ve ögrenim degerlerimizde hizli bir düsüs yasanmaktadir.
O nedenle, ilk alinmasi gerekli önlem, daha çok sayida ögrenci egitmekten önce, egitime daha iyi, daha etkin ve çagdas ölçütlere uyan nitelikli bir yapi kazandirmaktir.
Iste bu nedenle eski dilde “müfredat” denen “ögretim programi”ni yeniden düzenlemek zorunlu olarak gündeme geldi. Aslinda, egitim dünyasi bir gerçegi gün gibi görmektedir. Bu gün bütün dünyada “çocuklarin beynine bilgiyi sokmak” yani “ezber” yerine, “çocuga, bilgiye nasil ulasacagini ögretmek” egitimin temel amaci olmalidir. Bunun da bir tek yolu vardir: Çocugun Taze Beynini, Temel egitim yolu ile, yorumlayabilen, sorgulayabilen ve arastirabilen bir çalisma yetenegine kavusturmaktir. Ondan sonrasi çocugun bir bilgisayara ulasmasina kalir.
Milli Egitim Bakanligi yetkililerinin verdigi bilgiye göre, okullarda kullanilmayan bos bilgisayar kapasitesi, bir hesaba göre sasilacak kadar yüksekmis. Ayni Bakanlik yetkilisi bir egitimci, “ülkenin her yerinde isteyen çocugun kullanimina yetecek kadar bilgisayar olanagi vardir” diyebilmektedir! Yetkilinin söyledigi aynen sudur: ” Un var, yag var, seker var, is kaliyor karistirip helva yapmaya.”

Tarih: 7.09.2004

Okunma : 988

Kategori : NTVMSNBC

yorum oku/yaz - Yazdır