Cevikce / Haber ayrıntısı

Aslini inkâr zor istir!

Sonuçta görülüyor ki, Muhafazakâr, Medeniyetçi ve Demokrat Tayyip Bey, ‘zina’ gibi, Türk Kadininin büyük günahini, suç olmaktan çikaran bir “zihniyetin adami” olmak istemiyor!
19 Eylül 2004— 429 yil önce bugün (19 Eylül 1575’te), III. Murat tarafindan yaptirilan Istanbul Rasathanesi, Seyhülislam’in “dinen yasak” diye verdigi buyruk üzerine 1580 yilinda yiktirildi. Ikinci Rasathane yapma girisimi ise, yaklasik 300 yil sonra 1873’de Posta ve Telgraf Nazirligi tarafindan yapildi. Telgrafin yenilenmesi amaci ile (Rasathane-i Amire) adi altinda, Fransiz uzmanlarinca yeni aletlerle kuruldu. Ancak o da, 31 Mart 1909’da ayaklanan softalarca parçalandi. Kandilli Rasathanesi 1911’de, Prof. Fatin Gökmen tarafindan kurulmustur.

 

Eski Basbakanlardan Mesut Yilmaz diyor ki: “Erdogan zihniyetiyle Türkiye yönetilemez. Bu zihniyetle Avrupa yolunu nasil tamamlariz bilmiyorum. TCK’nin Kopenhag Kriterleri’yle ilgisi yok demek, bu kriterleri hiç anlamamak demek.”
Yukaridaki rasathane olayini, Mesut Yilmaz’in bu sözlerinin yayinlandigi ayni gün, benim ünlü Saatli Maarif Takvimi’nden aldim. Arasinda iliski var mi derseniz, elbette var; hem de yüzde yüz. Çünkü, eski Basbakanin “zihniyet” kelimesine içerik ve açiklik kazandirmis oluyor!
Bastan beri Avrupa Birligine (AB) üyelik konusu, degisik menfaat gruplarina göre, degisik anlam tasiyor. Genis halk kesimi “is olanagi çikacak, gelirimiz artacak, çoluk çocuk sefaletten kurtulacak” diye, AB’ye umut bagladi. Is adamlari, AB sayesinde küresellesen sermayenin Türkiye’ye daha çok akacagina, onlarin da kârina kâr katacagina inaniyor. Çiftçi, kendisini dünyanin tahil, sebze ve meyve ambari saniyor, AB’ye girersek, ürünlerini hem de degeri fiyattan çok çok satacagina güveniyor. Isçilerimiz, AB’nin kendilerini IMF baskisindan koruyacagini ve Avrupa ölçülerinde daha çok ücrete, daha çok sosyal haklara kavusacaklari beklentisi içindeler. Politikacilar için yeni bir alan daha dogacak, çok sayida Avrupa Milletvekilligi Türk Siyaset erbabina yeni firsatlar yaratacak!
AB konusunda, Türkiye için ise temel iki ayri tartisma var. Birincisi (Ben bu taraftayim) “Türkiye, Kopenhag Kriterleri’ni yerine getirmis, çagdas, ekonomisini sürekli gelistirebilen, teknolojik gelismelerden yararlanabilen bir ülke olsun, bunun için de, bu hedeflere en yakin ve anlayis birligi içinde olan Avrupa’nin bir üyesi olmali” diyenler. Ikincisi, “Avrupa’nin da ABD gibi asil amaci bizi sömürmektir, daha önce imzalanan Gümrük Birligi Anlasmasi böyle oldugunu göstermistir, dolayisi ile AB’ye üyelik tartismasinda çekilip, hatta Gümrük Birligi Anlasmasi’ni da iptal etmek gerekir” diyenlerdir. Bu düsüncede olanlara egemenligimizin ortadan kalkacagi savi ile basini “Milliyetçiler”in çektigi bir kesim de katilmaktadir.
AKP’nin, daha açikçasi Basbakan Erdogan’in, bunlarin neresinde oldugu simdiye dek gerçekten tam anlasilamadi. Hem sözleri, hem de tavri ile muhafazakârligini kimseye kaptirmamak istedigi çok açik. Ancak “Ben ikinci Menderesim” dediginde, iyi niyetli olanlar çaresiz inanmak istiyorlar. Menderes tartismasiz dünyaya açik, hatta Türkiye’yi “Küçük Amerika” yapmak isteyen, Avrupa’yi bile ölçü olarak az bulan bir zihniyet tasiyordu.
Simdi herkes bir türlü anlayamadi, ya da kavrayamadi, bu Tayyip Erdogan hangi zihniyetten geliyor, hangi zihniyete gidiyor! “Erbakan Hoca’nin Zihniyetinden” geldigi gerçegini bile çogu kere yadsidigi görülüyor! Avrupa’da kendisi gibi geçmisi olan, örnegin Italya Basbakani Berlusconi gibilerle dostluk yapmak, asik atmak istiyor; o nedenle AB kulübüne girmeye çok çesni. Ancak öte yandan zihniyeti sayesinde destegini alip Basbakan oldugu, kendi kati tutucu, bir anlamda Siyasal Islamci tabanindan kopmak, onlarla çatismak istemiyor.
Türkiye’nin AB serüveni, bazisinin adi bile unutulan çok sayida Basbakan gördü. Avrupa bizi almamak için her defasinda bir veya birçok gerekçe buldu. Belki de bu Aralik’ta da yine beklenen sekilde, yani kosulsuz ve hemen müzakerelerin baslanacagi yönde bir karar çikmayacagini duyan veya sanan, Türkiye’nin Basbakan’i simdiden kendisine onurlu (serefli) bir kaçis hazirliyordur.
Sonuçta görülüyor ki, Muhafazakâr, Medeniyetçi ve Demokrat Tayyip Bey, “zina” gibi, Türk Kadininin büyük günahini, suç olmaktan çikaran bir “zihniyetin adami” olmak istemiyor!

Tarih: 7.10.2004

Okunma : 977

Kategori : NTVMSNBC

yorum oku/yaz - Yazdır