 |
“CHP’yi hedef alan sözlerle, Demokratik Toplum Hareketi’nin, AKP’nin karsisinda meclis disinda Ana Muhalefet Partisi olmayi amaçladigi söylenebilir!” 26 Ekim 2004— 3 Kasim 2002 seçimlerinden sonra, Ecevit’e yakin bir gazeteci, partiler açisindan siyasal yelpazede önemli degisikliklerden söz ederek, gelecek seçimin Türkiye’de iki partinin yaristigi bir seçim olacagini yazmisti. Ayni isim “Iktidarda olan muhafazakâr sag parti AKP ve onun karsisinda etnik ve mezhepsel oy tabanina oturan sol çizgide bir partinin, önümüzdeki yeni dönemin siyasal yapisini da belirleyecegini” ileri sürmüstü. |
|
Leyla Zana ve arkadaslarinin açiklamalari bu beklentileri dogrular nitelik tasiyor. Zana’nin açiklamalarinda alti çizilmesi gereken önemli unsurlar sunlardir; Kisa süre sonra partiye dönüsecek olan Demokratik Toplum Hareketi’nin (DTH) amaçlarinin basinda “Türkiyelilik” üst kimligi altinda, tüm etnik farkliliklarin tanimlanmasi yer aliyor. Bu amaç kurulacak partinin seçmen tabanini belirlemektedir. Zana ve arkadaslari, Türkiye’deki yapisal degisimin, Avrupa Birligi sürecinde daha da hizlanacagini görmekteler. Siyasal yapinin, 2001 Kasim seçimleri ile eskileri tavsiye ettigini ve bir kabuk degisiminin yasanmakta oldugunu herkes gibi onlarda kavramis gözüküyor. Leyla Zana açiklamasinda, sol parti yönetimlerini elestirirken, “Türkiye adeta kabuk degistiriyor. Üzülerek belirtmek isteriz ki, iç dinamikler bu sürece etkin katilim saglayamadi. Degisim söylemiyle iktidara gelen partilerin de süreci okuyamadiklarini görüyoruz.” Zana’nin burada isaret ettigi partilerin 1991’de Milletvekili seçildikleri SHP dahil, 1999’da Basbakan olan Ecevit’in DSP’si ve CHP oldugu anlasiliyor. Açiklamalarinda Zana’nin su sözlerinden, kastinin açikça anlasilmasi gerekir. “Hatta özgün toplumsal kökleri üzerinde biçimlenen sol partiler daha yeniyi içsellestiremiyor. Her seçimde kan kaybedip erimeye devam ediyor.” Dogrudan CHP’yi hedef alan bu sözlerle, Demokratik Toplum Hareketi’nin, AKP’nin karsisinda meclis disinda Ana Muhalefet Partisi olmayi amaçladigi söylenebilir. Bugün siyasal tartismalarda “bosluk var” savini ileri sürenler, iktidarda olan ve merkez saga yerlesmeye çalisan Tayyip Erdogan’in partisini degil Sol’da olan boslugu isaret etmektedirler. Sürdürdügü muhalefet politikasini elestirenlerin, Sol’daki bosluk konusunda CHP’yi ve daha çok son dönem partiyi tek basina etki ve yetki alanina dönüstüren Baykal’i isaret ettigi görülüyor. Leyla Zana’da bu saptamadan yararlanarak, “Siyasette yasanan bosluk, daginiklik ve parçali görünüme son vermek arzusundayiz” demektedir. Temel amaçlarinin, Türkiye’nin insan zenginligiyle kucaklasma oldugunu söyleyen Zana, “Halki bu zemin üzerinde yükselterek iktidara tasimayi hedeflediklerini” açikliyor. Bu hedef çok yüksek bir hedeftir. Bunu söyleyenlerin herhalde oy tabaninda güçlü çevrelerden, bazi politikacilardan, sivil toplum örgütlerinden ve Avrupa’daki etkili odaklardan açik bir destek almis olmasi beklenebilir. Özellikle kürt aydinlarindan ve o çevrelerden bilgi alan bir gazetecinin Demokratik Toplum Hareketi’nin Imrali’dan aldigi talimatla olustugu haberi, daha baslangiçta hareketin önceki partilerden (HEP - DEP - HADEP - DEHAP) farkli olmayacagi tartismasini yaratti. Böyle olma olasiligi, kurulacak partinin son seçimde DEHAP’in aldigi çok düsük oy oraninin üstüne çikamayacagini göstermez. Çünkü AB sürecinde seçim yasasi ile baraj dahil partilerin basarisini etkileyecek degisikliklerin, siyasal yapiyi çok etkileyecegini görmek gerekir. Siyasal istikrarin saglanmasi amaci ile partiler yelpazesini daraltmakla bugün ortaya çikan istikrarin salt politik bir istikrar oldugu gerçektir. Genis halk kesiminin ekonomik ve sosyal yararlarina dönük bir istikrardan söz etmek ise, dürüstlük olmaz. Türkiye hem gelir dagilimi açisindan tarihinin en adaletsiz bir dönemini yasiyor, hem de en büyük boyutta issizlikle karsi karsiyadir. Partilesmek için sözü edilen “bosluk” halkin temel sorunu olan iki konuda, CHP’nin etkinlik göstermemesinden kaynaklanmaktadir. Leyla Zana ve arkadaslari parti kurarken halkin temel sorununun bunlar oldugunu göz ardi edip, soyut bir demokratiklesmeyi tek amaç alarak parti kuracaklarsa, güdük kalacaklarini ben simdiden söyleyebilirim. |
|