Cevikce / Haber ayrıntısı

Kimse susmaz da sinmez de (19/03/2005)

Demokrasilerde "iktidarin" elestirilere katlanamamasinin (tahammülsüzlügünün) iki nedeni vardir. Ya halk destegini kaybetme korkusu ile özgüven yitirilmesi söz konusudur. Ya da bu durum, Türkiye gibi tarih boyu güçlü devlet yapisini korumus, yüzde 60'i genç olan 70 milyonluk laik demokratik bir ülkeyi yönetmeyi özümseyememenin yani, yeterli olgunluk düzeyine erisememenin sonucudur. Demirel, 12 Mart askeri müdahalesi öncesi, ülke tarihinde ilk kez karsilasilan silahli terör olaylari karsisinda sabrini ve serinkanliligini sonuna kadar koruyabilmis bir liderdir. O zamanki 68 kusagi gençlik örgütleri ve güçlü sendikalar kitlesel gösteriler yapardi. Çogu olaylar bu günlerde olmadik kadar, kötü ve acimasiz sonuçlara giderdi. O olaylara karsi sert önlemler almadigi için elestirildiginde Demirel'in söyledigi, "sokaklar yürümekle asinmaz" sözü hiç unutulmamistir.
 

Devlet Tiyatrolari çalisanlari yasal haklan olmayan bir direnis göstermislerdi. Belki de ilk kez bir aksam perdeler açilmamis, sahneler bos kalmisti. O zamanki Genel Müdür Cüneyt Gökçer, Basbakan Demirel'den "Sahneye çikmalari için sanatçilarin zorlanmalarini yoksa cezalandirilmalarini istemisti." Gazeteciler, "Ne yapacaksiniz" diye sordugunda, Demirel'in sicak bir gülümseme ile, "Bu ülkede sanatçilar sonuna kadar özgürdür, hiçbir sey yapmayacagim" dedigi anilardadir.

Yazili ve görsel basinin, sivil toplum örgütlerinin ve karsi görüsteki siyasi partilerin temel görevi ülkeyi yönetenleri izlemek, denetlemek ve yasal yoldan kovusturmaktir. Bu görevini dogru dürüst yerine getirmedigi için ana muhalefet CHP elestirilmektedir. Günlük deyisle medyanin, baski gruplarinin ve diger sivil toplum örgütlerinin ise Basbakan'in son günlerdeki rahatsizligindan dolayi görevlerini çok iyi yaptigi, belgelenmis oldu.

Korkmaya hakki yok
Bu Basbakan'in, çogunlugun destegini yitirme korkusuna kapilmaya hakki olamaz! Çünkü Tayyip Erdogan, 2002 seçimlerinde zaten yüzde 34 oy, yani toplam oyun ancak üçte birini alabilmis idi. Kendisi de biliyor ki, TBMM'deki bugünkü çogunlugu, hiçbir demokratik ülkede olmayan yüzde 10 seçilme baraji sayesinde elde etmistir. Buna karsin, hak etmedigi bu gücüne dayanarak Basbakan kendisini elestirenleri susturacagi ve sindirecegi sanisina kapilmis gözüküyor.

Tayyip Erdogan Basbakanliga iki konuda çok sansli basladi. Birincisi Avrupa Birligi süreci, ikincisi de asilmakta olan ekonomik kriz. 17 Aralik 2004'e giderken mecliste ve kamuoyunda etkili ve sorumlu herkes, AKP'ye yardimci olmak için ellerinden geleni yapti. Özellikle enflasyonun yillar sonra sorun olmaktan çikmasinda, kendileri bununla övünse de, AKP'nin hiçbir katkisi yoktur. Bugün ulasilan ekonomik sonuçlarin arkasinda, Ecevit koalisyonunun aldigi ve DSP ile birlikte ANAP ve MHP'nin tasfiyesine neden olan önlemlerin oldugunu, artik herkes görüyor.

Bu iki önemli sorun bir anlamda asilmistir. Ancak, Türkiye'nin basta kamunun iç ve dis borcu olmak üzere her gün artan ciddi ekonomik mali sorunlari vardir. Halkin as ve is sorununa hiçbir çözüm getirilememistir. Gelir dagilimi uçurumu derinlesmistir. Yolsuzluk ve insanlarin güvenligi konusunda özellikle büyük kentler daha kötü durumdadir. Ödemeler dengesindeki cari açik bazi çevrelerde yeni bir kriz tartismasini baslatmistir. Bu ortamda izleme, elestirme ve uyarma görevi olan herkes gerçekleri elbette söyleyecek ve yazacaktir. Isine gelmeyenlere ve rahatsiz oldugu çevrelere son günlerde baslattigi suçlayici tutumunu ve gözdagi vermeyi sürdürürse Basbakan, kapildigi gözüken "yitirme korkusu"nu bir daha içinden hiç atamaz. Ya da!

Tarih: 26.05.2005 17:55:25

Okunma : 650

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır