Cevikce / Haber ayrıntısı
Basbakan'in karnesi (26/03/2005) |
AB sürecinde 17 Aralik karari önemli bir asama idi. Türkiye o kararla "Avrupali" yaftasini sirtina takmis oldu. Kirk yildir her hükümetin saglamaya çalistigi bu "ara sonuç", kendi sözü ile Tayyip Erdogan'a "nasip" oldu.
|
|
Aslinda, Tayyip Erdogan Ankara'ya, sorunlarin asildigi dönemde geldi. 2000 yilinda patlayan ekonomik krizi yasayan halk, seçimlerde mecliste olan bütün partileri tasfiye etti. Gönlünden Baykal'i sildigi için Meclis'te olmadigi halde halkin ancak yüzde yirmisi CHP'ye oy verdi. Böylece, aldigi yüzde 34 oyla AKP, Anayasa'yi bile degistirebilecek çogunlukla iktidara geldi. Erdogan'in ikinci sansi da Ecevit'in siyasal yasamini bitirme ugruna aldigi önlemler sayesinde, ülkenin ekonomik krizi asma sürecine girmis olmasiydi. Baykal'in da katkisi ile Siirt'te sonradan yenilenen seçimle Basbakan oldugunda Tayyip Erdogan'in önündeki ivedili konu, AB yolunda çikarilmasi gereken uyum yasalari idi. Ayrica, TBMM'de hiçbir partinin simdiye kadar göremedigi ortam, AKP'ye her yasayi istedigi gibi çikarabilme olanagini vermis oldu. Ona ragmen, son günlerde yasanan dis politika ve ceza yasasi ile ilgili yanlisliklar, çeliskiler ve eksiklikler, bu olanagi degerlendirmede AKP'nin ne denli beceriksiz ve basarisiz oldugunu gösterdi. Böylece, 17 Aralik kararindan sonra yani AB tartismasi gündemden kalkinca "asil gerçek" ortaya çikmis oldu. Artik, içerde ve disarida herkes, Basbakan'in ve AKP kadrolarinin Türkiye'yi güvenli, tutarli ve istikrarli sekilde yönetemedigini tartisiyor. Kim ne derse desin, son kirk yilin en deneyimli politikacisi ve devlet adami Süleyman Demirel'dir. "Kabul edilir gibi degil" Demirel'in bir gazeteciyle yaptigi konusmada yazilanlar, bu yönetimin karnesini açikça ortaya koyuyor: "Bütün göstergeler iki olasiligi isaret ediyor. Beyaz Saray, Erdogan'in basinda bulundugu AKP iktidarina balans / manevra ayari yapmak istiyor. Ya da Washington, Erdogan'in basinda bulundugu Türkiye'deki iktidar ile iplerini kopartmaya kararli. Her iki olasilik da kabul edilir gibi degil." Ayni yazida, dis politikadaki hatalarin olasi agir faturalarina isaret eden Demirel soruyor: "Suriye, Türkiye'ye hangi dostlugu yapmis? 40 bin Türkiye insaninin canini kaybetmesine sebep olmus. Simdi Irak politikamizla Suriye'nin Irak politikasi ayni çizgide denilerek Suriye'ye arka çikmak yanlis." Türkiye'nin diger temel sorunu olan ekonominin yönetimi konusunda da Basbakan gerçegi hâlâ görememektedir. Dis açik hizla artiyor. Arastirmalar, gelir dagiliminin son iki yilda daha da kötülestigini ortaya koyuyor. Özellikle nitelikli ve egitilmis issizlerin sayisinda büyük artis oldugunu bir bakan kendisi açiklamaktadir. Çevresindeki sözde genç beyinlerin Tayyip Erdogan'a, "IMF'nin asil görevinin dis alacaklilarin icra memurlugu" oldugunu ögretecek ne geçmisi ne de bugünü var. Parasal ekonominin gündemi olan "faiz haddi / döviz kuru / borsa endeksi" denen, herkesin ezberledigi seytan üçgeninin disina çikilmali ve ekonomik büyümeyi, verimliligi ve teknolojik gelismeyi, istihdami ve adil paylasimi ön plana alan yeni bir toplumsal gelisme olusturmalidir. Son Avrupa gezisinde ABD Baskani Bush, ayaküstü, "küçük Erdogan'i sordu" diye "dis politikanin normal gittigini" ve "fiyat endekslerine" bakip "ekonominin yolunda oldugunu" söylerken Basbakan bilsin ki, artik kendinden baska kimseyi inandiramiyor. |
Tarih: 26.05.2005 17:56:38 |
Okunma : 663 |
Kategori : Vatan Gazetesi |