Cevikce / Haber ayrıntısı

Siddetin kitle ruhu (16/04/2005)

Popülizm, politik anlamda siyasal bencilligin sorumsuzlukla birlestigi yerde, sorunlari agirlastirmayi göze alanlarin yakalandigi hastaliktir. Trabzon'daki olaylardan sonra DYP Genel Baskani'nin tavri ve söyledikleri için, 'yangina körükle gitmek' denebilir. Mehmet Agar'in oldum olasi ayni tutum ve anlayis içinde oldugu akla gelebilir. Ancak o, simdi Demirel'in partisinin yani DP'nin devami olan bir partinin genel baskani.
 

Üstelik, Trabzon Emniyet Müdürü artik AB yolundaki Türkiye'nin hukuka bagli bir polis sefi gibi davranirken, Agar'in hâlâ 1990'lardaki polis müdürü aliskanliklarini ve meraklarini sürdürmesini iyi niyetle ve sorumlulukla bagdastirmak olanaksizdir. Agar'in bu tavri ile Mersin olaylarindan sonra CHP Genel Baskani'nin söylediklerindeki ortak yanlislik, ikisinin de hükümeti yipratma amaçlarinin, sorumluluklarina baskin çikmasidir. Basbakan da, susarak ve arkasini dönerek Trabzon'daki ilkel kitle davranisina arka çikma ya da hak verme izlenimi vermeyi yegledigi için onlardan daha da popülist davrandigini yadsiyamaz.

Laiklik, demokrasinin olmazsa olmaz ön kosuludur. Bu 'dogruyu' inanarak ve ödün vermeden savunan tek parti CHP'dir. Baykal da ben bildim bileli bu konuda asla oy hesabi yapmamistir. Ancak partinin basinda bir kez daha seçime gidebilmek için Baykal'in partide yok ettigi 'hukuk anlayisini' son olaylarda da göz ardi ettigi kimsenin gözünden kaçmadi.

Türk halkinin ayrilikçilik karsisindaki duyarliligi son çeyrek yüzyilda bütün zamanlara oranla çok yükselmistir. Ayrilikçi baskaldirinin üstesinden gelebilmenin bedelini, 30 binin üstünde Türkiye Cumhuriyeti yurttasi caniyla ödemistir. Dünyada geçmisteki ve bugünkü din ve mezhep çatismalari, etnik çatismalarla ayni niteliktedir ve sonuçta siddet içerir. Ingiltere'de IRA'nin siddete yönelmesinin gerekçesi dinseldir. Ispanya'da ETA'ninki, etnik ayriliktir. Dolayisi ile dünyanin neresinde din, mezhep ve etnik ayrilikçi çatisma olduysa ve varsa onun karsisindaki kamusal ahlaki ve sorumlu tutum laik, demokrat ve hukuk içinde olmak zorundadir. Bir zamanlar Türkiye'de oldugu gibi devlete yaranmak için ayrilikçi örgütlerin üzerine hukuk disi yöntemlerle girmek, basari getirmedigi gibi kamusal güveni ve yurttaslik dayanismasini zedelemistir.

Örnekleri çok görülen hastalik
Ancak kitle psikolojisi bu olaylar karsisinda çogu zaman hukuk disi uygulamalari ve hatta devlet adina siddet kullanimini alkislamistir. Oy hesabi yapan çirkin politikaci, kitlenin bu masum heyecanini ve duyarliligini hep kullanmistir. Politikacinin bu egilime kapilmasi ve ödün veya destek vermesi, toplumlan her zaman geri götürmüstür. Tarihte örnekleri çok görülen bu popülist hastalik, en demokrat ülkeleri bile etkisi altina alabilmistir. Hitler'le fasist Mussolini'nin dünyayi kana bulayan ve milyonlarca insan canina mal olan politikalarina Alman ve Italyan halklari cosku ile güç vermistir.

'Fasizmin kitle ruhu anlayisi' ni ortaya koyan arastirmalar, halklarin din, mezhep ve etnik duygusalliklarinin çogu zaman önüne geçilmez birikimlere ulasabildigini göstermistir. Oysa bugün çagimiza damgasini vuran demokrasi, insan haklan ve hukukun üstünlügü ilkelerine göre ülkesini yönetebilen devlet adamlarina ve siyasetçilere her zamandan çok ihtiyaç vardir. Çünkü ABD Baskani Bush, modern bir imparator gibi dünyaya yön vermek isterken 11 Eylül'ü firsat bilerek ve destekçilerine yaranmak için ABD tarihinin en sovenist, din istismarcisi ve bagnaz baskani rolünü takindi ve sürdürüyor. Imparator böyle olunca, digerleri çareyi ulus devlete dönerek kendilerini koruma altina alma yolunda buldular! Oysa, tarih bu tutumun, bütün insanlik için tehlikeli yol oldugunu gösteriyor. Türkiye yeniden 12 Mart'lari, 12 Eylül'leri, 28 Subat'lari yasamamali. Yalniz hükümet degil, muhalefet ve diger partilerimiz de çok önemli bir sorumluluk altindadir.

Tarih: 26.05.2005 18:00:17

Okunma : 634

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır