Cevikce / Haber ayrıntısı
Yorum sizin (07/05/2005) |
3 Kasim 2002 seçimlerinden AKP basarili çikmisti. Yillar öncesinden Erbakan'a yakinligi ile tanidigim bir bankaci benimle görüsmek istedi. Iyi yetismis, dürüst, ancak ülkemizdeki çagdas gelismeyi ve hizli degisimi anlamakta zorlanan yani tutucu bir kisiydi. Oldum olasi sagci politikacilarin, onun iyi niyetini kullandigini gözlemisimdir. 1974'te birinci Ecevit hükümeti kurulurken Milli Selamet Partisi (MSP) ile yapilan koalisyon çalismalarinin komisyon üyesiydim. Kibris Baris Harekâti hükümetinin de Bayindirlik Bakani olarak, MSP'lileri o tarihten beri baskalarina oranla daha yakin tanima firsatim oldu.
|
|
1995 seçimlerinde, en çok oyu (yüzde 22) aldigi için, Cumhurbaskani Demirel hükümet kurmakla Erbakan Hoca'yi görevlendirdi. Ancak birlikte sag koalisyon yapabilmek için götürdügü öneriyi, Tansu Çiller ve Mesut Yilmaz olumlu karsilamadilar ve o asamada Erbakan, hükümet kuramadi. ANAP ile DYP anlasarak önce iki yil Mesut Yilmaz'in, sonra Tansu Çiller'in basbakanligini öngören ANAYOL hükümetini kurdular. Mesut Yilmaz, "sagin kendi liderliginde birlesmesi" amaci ile Çiller'i tasfiye etmek için yolsuzlukla suçlama yolunu seçti. ANAYOL dagildi. Bugün Tansu Çiller'in siyasetten dislanmasina, Mesut Yilmaz'in da Yüce Divan'da yargilanmasina kadar gelen olaylarin baslangici oraya dayanir. Erbakan ikinci kez görevlendirildiginde Mesut Yilmaz ile anlasti. Hükümet çatildi, mecliste imzalar atilmadan bir gece önce neler olup bittiyse Yilmaz, Erbakan Hoca'nin basbakanligini üstlenemedi ve Refah-ANAP koalisyonu baslamadan bitti. Hakkindaki yolsuzluk suçlamalarindan kurtulmak için Tansu Çiller hiç zaman yitirmeden, Hoca'nin basbakanligina razi oldu. Öylece, 1969'dan beri Milli Görüs'ü basbakanlikla taçlandirmak isteyen Prof. Necmettin Erbakan muradina ermis oldu... Milli Görüs'ün üç hedefi Milli Görüs'ün su üç hedeften ayrilmasi hiçbir zaman söz konusu olmadi. Birincisi, Erbakan'in sözü ile, "Bati taklitçiligi" meselesidir. Bunun özü, Avrupa Birligi'ne karsi olmaktir. Ona göre, eski adiyla Avrupa Ortak Pazari yerine, "Müslüman ülkeler ortak pazari"na dogru girmek gerekirdi. Ikincisi Yahudi karsitligidir. Basbakanliktan gitmesini zorlayan 28 Subat olayina, Sincan'daki "Yahudi düsmanligi, asiri dinci piyes" ile baslayan gelismeler neden olmustur. Üçüncüsü ve bence en önemlisi, yine kendi sözü ile "arka bahçesini" yani imam hatip okullarini, egitim sistemimizin alt yapisi haline getirmekti. Bunlari, bankaci arkadasimla yaptigim 2002'deki konusmayi yeniden yorumlamak için animsadim. Istanbul'da bir araya geldigimizde artik AKP'ye yakinligindan ve Erbakan'in Istanbul eski Belediye Baskani Tayyip Bey'le sicak iliskisinden söz ederek, deneyimlerimden yararlanmak (!) istedigini söyledi. "AKP'nin en az bes yil iktidarda kalacagini ve CHP ile mecliste birlikte basanli olmalari gerektigini ve benim, özellikle partili geçmisimden dolayi önerilerimi" istedi. Ben de, su üç çok kisa düsüncemin altini çizmistim. "Ülkenin demokrasinin bir kez daha darbe yemesini kaldiramayacagini belirterek birinci temel konu 28 Subat sonrasi yasalasan egitim birligi (imam hatip liseleri) konusunda geri dönüs için adim atilmamasini; ikincisi, Avrupa Birligi konusunda uyum yasalarini hizlandirarak, meclisteki çogunlugun verdigi olanakla, AB'den müzakerelerin baslamasi kararinin alinmasi yönünde çalisilmasini ve üçüncüsü de Israil'le uyumlu iliski içinde bir politika izlenmesini" dile getirmistim. Bankaci arkadasim, o zaman bu düsüncelerimi birilerine (!) iletti mi bilemiyorum; basina bir sürü dert açildi, sagligi bozuldu ve 'inziva'ya çekildi. Geçen hafta Basbakan Erdogan ile Israil Basbakani Sharon'un aralarinda 'kirmizi telefon' kurma kararini dinlerken, o görüsme aklima geldi. Milli görüse dair geçmisteki bazi saptamalarim ve bugünün AKP'si ile ilgili gözlemlerim bunlar. Yorum sizin! |
Tarih: 26.05.2005 18:03:07 |
Okunma : 687 |
Kategori : Vatan Gazetesi |