Cevikce / Haber ayrıntısı
"Büyüklük" yerinde özveri göstermektir |
Onu, 1973 seçimlerinden sonra Erbakan'in partisi ile koalisyon kurmak için bes milletvekilinden olusan CHP'lilerden biri olarak yakindan tanidim. Ismet Pasa'dan sonra adeta bir halk kahramani olan Ecevit'ten çok daha fazla ondan etkilenmistim. O tarihte baslayan, CHP'nin sosyal demokrat ilke ve hedeflerini "tek basina iktidara" tasima gücüne sahip olduguna dair inancim, 1999 seçimlerinde barajin altinda kaldigimiz güne kadar hiç eksilmedi.
|
|
1974'te birinci Eccvit hükümetinde Maliye Bakaniyken "üstün yetenekleri"yle ülke kamuoyunun ilgi odagi olmustu. Öylece yaratilan içsel yaris, her konuda aklina basvurdugu Ecevit ile arasinin sogumasina neden oldu. Ecevit hükümeti bozunca, erken seçimi engellemek amaciyla Demirel'in kurdugu "Milliyetçi Cephe" hükümetlerinin, halki ayrismaya zorladigi ve terör boyutunda gençlik çatismalarina taraf oldugu yadsinamaz. O ortamda, Demirel ile Ecevit bos olan Cumhurbaskanligi konusunda da uzlasamayinca, ülke "siyasal istikrarsizliga ve kargasaya gidiyor" gerekçesi ile gelen 12 Eylül 1980 darbesi önlenemedi. Gözaltinda oldugu Hamzakoy'dan döndügünde, kendisinin "demokrasiye bir an önce geçebilmek için genel baskan olarak partiye sahip çikmasi gerektigi ve artik liderlik yansinin söz konusu olmayacagi" sözüne karsilik, Ecevit'in "benim için CHP bitmistir, seninle birlikte politika yapmam" demeye varan kararligini hiçbir zaman unutmadim. Artik o kendisini, "CHP'nin sorumlulugunu üstlenmesi gerektigi" inanci içinde görmekteydi. Yasakli yillari dahil, yasam onun için yalnizca siyasetti. Ne var ki, 1976 kurultayi ile baslayan "liderlik yarisi" eski CHP'yi, 1980'den sonra SHP'yi, 1992'den sonra da yeniden açilan CHP'yi halkin gözünde "kurultaylar partisi" haline getirdi. Onu hem parti içinde hem de medyada "genel baskan olmaktan baska bir sey düsünmeyen politikaci" gibi gösterme çabalari çogunlukla etkili oldu. Ancak, yillar süren ve kimi zaman çok sert geçen parti içi tartismayi hep düzeyli tutmasini basardi. Özelestiri yapmanin sikintilari Önderliginde otuz yili asan "bu savasim" sanildigi gibi basit bir hizip hareketi degil, siyasi geçmisimizde esi belki de hiç görülmemis "ilkeli bir kadro hareketi" dir. Ne var ki, bütün bu üstünlügüne ve kadro etkinligine karsin genel baskanliga ancak 1992'de CHP yeniden açildiginda gelebilmistir. Elbette bütün bu gelismeler onu da yipratmis, üstelik 1980 sonrasi Türkiye tümüyle degismisti. Daha acisi, ülkede irk ve mezhep gibi alt kimlikler üzerine yogunlasan politik ortam, cumhuriyeti kuran CHP'yi, Alti Oku'nu koruyarak degisimin gücü olmasi konusunda zorlamaya basladi. Kendisini ve partiyi yenilestirme açilimlari ise olumlu yanki bulmadi. Sürekli seçim kayiplan da üst üste gelince artik tutarli yorum ve özelestiri yapmanin sikintilari basladi. Emek vermemis ve toplumun bazilarini ciddiye dahi almadigi isimlerin bile basbakan olmasi, ülke adina onu derinden kaygilandirmisti. Yorgun Ecevit'in yasaminin son baharinda üçüncü kez basbakanliga gelmesi onu, "bir seçim daha partinin basinda kalmak" konusunda sanki hakli kiliyordu. Buna karsin, son kurultayda parti tabaninin "seninle olmuyor" çagrilarina karsi, "zamani gelince genç bir arkadasima birakacagim" demek zorunda kaldi. Simdi ise yapilan il ve ilçe kongrelerinde yasananlar, 2007 seçiminde de onun, partinin basinda kalma israrini gösteriyor. Oysa son günlerde ortaya atilan asilsiz, haksiz ve çirkin örnek gibi, yillardir süren ve kendisini de, onu sayanlari da derinden üzen bu yipratmanin sürecegi açikça görülüyor. Bir lider için asil büyüklük, "Ben halka güveniyorum" diyerek bir seçim daha partisinin basinda kalmaktansa, aci da olsa gerçege karsi yerinde "ÖZVERI" göstermektir. 1999'da CHP, meclis disinda kalinca ona "bir süre geri durmasini" önermistim. "Mesut Yilmaz ve Tansu Çiller de kaybettiler, onlar birakmiyor ben niye?" dediginde, "Siz lidersiniz, onlar birer genel baskan" demistim. Onu simdi de öyle görüyorum. Ama ben artik öyle kalan birkaç kisiden birisiyim. |
Tarih: 10.09.2005 12:49:01 |
Okunma : 694 |
Kategori : Vatan Gazetesi |