Cevikce / Haber ayrıntısı

Bizde de yakismayanlar var

TÜSIAD, Fransa Basbakani Villepin'e mektubunda, 'Türkiye karsitligini iç politikada kullanmak Fransa'nin büyüklügüne yakismiyor' dedi." Bu haberi okuyunca akla ilk, Iran'in yeni Cumhurbaskani Ahmedinecad geliyor. Genç molla takimina "Israil haritadan silinmeli" derken o, görevinin büyüklügüne yakismadiginin bilincindeydi. TÜSIAD'in agasi rahmetli Sakip Sabanci sag olsaydi, Orta Dogu'nun en büyügü Iran'in Cumhurbaskani için "makamina yakismadi agam" derdi. Üstelik, Ahmedinecad dünyanin tepkisine karsin "söylediklerimin arkasindayim çünkü Iran halki benden bunu istiyor" diye direniyor.
 

II. Dünya Savasi'nin deneyimli liderlerinden sonra devlet yönetimine gelenlerin çogu, ülkelerinin dogrulari yerine, dayandiklari güçlerin etkisinde oluyor. Yoksul ya da gelismekte olan ülkelere oranla zenginlerde bu tipler daha az. Ancak ABD gibi dünyaya örnek olmasi gereken bir ülkenin basinda, kendisini Beyaz Saray'a tasiyanlara yaranmaya adamis bir Baskan olunca da acisini yalniz Amerikalilar degil hemen bütün dünya halklari çekiyor.

Artik ayrim kalmadi
Asil önemlisi, halkin oyu ile gelenlerin sorumsuz ve tehlikeli kararlarini çogu kez "halk böyle istiyor"a dayandirmalari. Oysa halk, bu tür kisir oy hesabina dayali kararlarin bedelini ödüyor. Sermayenin küresellesme adi altinda dünyayi kurallarina zorladigi günümüzde, kalkinmak ve halklarini daha iyi yasam kosullarina kavusturmak isteyen ülkelerin yöneticileri, sirasinda kitlelerin bile güncel beklentileri ile ters düsmeyi göze almak zorunda. Özellikle demokrasilerde popülizm son yillarda kaygi verici boyutlara ulasti.

Halk, oy verirken kendisini temsil edeceklere, günlük istemlerini degil, kamusal gücün verdigi daha ileri bilgi ve becerileri kullanarak toplumun yaralari dogrultusunda kararlar almasi için yetki verir. Böyle kullanilirsa, seçilenlere verilen oy, gerçek anlamda hem demokratik, hem de hak edilmis oydur. Her bireyin oyunun özünde, ülkesinin ve insanligin baris ve adalet içinde esenligini öngören bir önderlik anlayisina inanç ve güven yatar.

Dünyada siyasal savlarin anlamli oldugu, partilerin programlariyla yaristigi ve halkin önüne somut tasarilari ile çiktigi XX. yüzyil, tarih oldu. Bugün halklar indinde, adi ve programi ne olursa olsun, partiler ve politikacilar arasinda ayrim kalmadi gibi. Artik halk, parti genel baskaninda, "güven veren bir yüz, inandirici bir söz ve gençlik" ariyor. BBC'nin bir anketinde, son seçimdeki yenilgi sonucu istifa eden Muhafazakâr Pârti'nin basina aranan genel baskan için, "nasil bir kisi istiyorsunuz" sorusunu Ingilizler bu üç sifatla yanitlamis.

Iç politika hesaplari
2002'de Erdogan'in, beklentisinin de üzerinde oy aldigi bir gerçek. Ancak, kökeni olan "milli görüsün" 1973'te MSP ile baslayan serüveni, 1995'te Erbakan'in renkli ve halka sicak gelen kisiligine karsin, üstelik diger partilerin ülkeyi sürükledigi agir enflasyonist ortam sayesinde ancak yüzde 20 dolayinda oy alabilmisti. Türkiye'de 50 milyona yaklasan toplam oyun büyük bölümü genç kusagin. Içindeki salt siyasal Islâm'in etkisinde kalmis oy orani sanilanin çok altindadir. AKP'nin oyunun çogu, laik demokrat cumhuriyetçi sag egilimli oylardir.

Toplumun en çok aradigi ekonomik istikrar ancak siyasal istikrarla süreklilik kazanir. Son günlerdeki siyasal gerginligin birincil sorumlusu iktidardir. Iç politika hesaplari ile gerginligi tirmandiranlari, gecikerek de olsa halk çok iyi görür. "Beni seçenler böyle istiyor" diye yanlis ve egri karar alanlar ve kem söz edenler sonunda hep yitirdi. Fransa Basbakani'na dogruyu yazan is adamlarimiz, bu düsüncelerini Erdogan'a da söyleyemiyorsa, sanilmasin ki korkularindan! Ya bir bildikleri vardir ya da bir hesaplari!

Tarih: 8.12.2005 17:57:05

Okunma : 764

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır