Cevikce / Haber ayrıntısı

Mutluluk haritasindaki Türkiye

Kendisi gibi yasami da güzeldi. Yurdunun mutsuz kadinlari, onu daha çok sevdi. Duygu Asena arkasinda biraktiklari ile kadinin ve erkegin sevgisinde hep yasayacak.
 

Bir Ingiliz uzmanin arastirmasina göre Türkiye mutluluk siralamasinda 178 ülke içinde 133. siradaymis. 178 ülkeden derlenen verilerin yanisira, Birlesmis Milletler ve Dünya Saglik Örgütü'nün yaptigi yüz küresel çalismaya da dayandirilan arastirmaya göre, mutlulugu etkileyen en temel faktörler saglik, egitim ve refah olarak belirlenmis. Leicester Üniversitesi analitik sosyal psikoloji uzmani Adrian White'in yaptigi arastirmada en mutlu ülke Danimarka, en mutsuz ülke Afrika'daki Burundi. Irak gibi çatismalarin yasandigi ülkelerin dista birakildigi arastirmaya göre, mutluluk siralamasinda ABD 23'üncü, Almanya 35'inci, Ingiltere 41'inci ve Fransa 62'inci sirada. Ingiliz uzman, küçük ülkelerin daha mutlu olma egiliminde oldugunu belirtirken, bunu, daha güçlü is birligi hissi ve ülkenin estetik niteliklerinin olmasina bagliyor.

Arastirmanin ortaya koydugu üzerinde durulmasi gerekli en önemli sonuç, ülkelerin mutlulugunun zenginlikle dogrudan ilgili degilmis gibi gözükmesi. Dogrudan dedim, çünkü saglik, refah ve egitime bagli olmasinin temelinde elbette ekonomik gelismislik düzeyi yatiyor. Ancak bence, ekonomik gelismisligin düzeyinden daha çok asil belirleyici etmen, elde edilen milli gelirin adil paylasilmasidir. Arastirmaya göre Danimarkalilar, fert basina milli gelirleri iki kati olan 40 bin dolarlik Amerikalilardan çok daha mutlu. Gerçekten de yine OECD'nin verilerine göre o Danimarka, gelir dagiliminin en adaletli oldugu ülkelerin de basinda gelmektedir.

Arastirmada Türkiye 133. sirada yer almaktadir. Disardan daha dogru görülen gerçek, bugün özellikle televizyon ekranlarina yansiyan renkli, sen sakrak görünümün tersine biz Türkler, en mutsuzlarin arasindayiz. Küçük bir azinligin soytariligi ve ilkel görüntüleri ile kendini avutmaya çalisan ve yoksulluk sinirinin altinda olan büyük çogunlugun gerçek durumu, anlasiliyor ki arastirmayi yapanlarin gözleminden kaçmamis. Gerçekten de Dünya Bankasi'nin verilerine göre, Türkiye'de günde 2 dolar altinda bir gelirle yasamini sürdüren nüfus orani çok yüksektir. Günde 1 dolarin altinda bir gelire sahip nüfus orani yüzde 2,4, günde 2 dolardan daha az bir gelire sahip nüfus orani ise yüzde 91,7 olarak saptanmistir. Yine Dünya Bankasi'nin "Dünya Kalkinma Göstergeleri 2005 Raporu"nda yer alan verilere göre, Türkiye'de nüfusun en yoksul yüzde 20'lik kesiminin gelirden aldigi pay ancak yüzde 6,1'de kalirken, en zengin yüzde 20'nin aldigi pay ise yüzde 46,7 düzeyinde seyrediyor. Ülkemizde yapilan bir arastirmanin sonuçlari daha çarpici bir durumu ortaya koyuyor. Nüfusun en yoksul yüzde 10'u gelirden yüzde 2,3 oraninda pay alirken, en zengin yüzde 10'un aldigi pay ise yüzde 30,7'dir. Yüzde 20'lik dilimlerin karsilastirilmasinda 7,6 kat olan en yoksul ve en zengin kesim arasindaki gelir farki, yüzde 10'luk dilimlerin karsilastirilmasinda 13 kata yükseliyor.

Bu tablo mutlulugun nesnel nedenlerini somut olarak belirliyor. Birbirine güvendigi, verimli bir is bölümü yapabildigi ve elde ettigi geliri hakça bölüsebildigi bir ülkede yasamadikça "mutluluk" insan için ancak, perdelerde, sahnelerde, ekranlarda aranan bir soyut özlemdir. Çine'den, Islamköy'den, Sinop'tan, Malatya'dan, Kasimpasa'dan yani halkin içinden gelen ve yillardir en üst düzeyden ülkeyi yönetenlerin bu gerçegi herkesten önce bildigi yadsinamaz. Bugün ülkeyi yöneten AKP'nin üst yönetiminin verdigi izlenim ise bu bilincin tam tersinedir. Basta Basbakan, onlara göre halkin mutlulugu soyut bir özlemdir ve ulasmanin yolu da türban takmak ve iman hatip okullarinda okumaktan geçer. Siyasetlerinin temelinde yer alan bu düsüncelerini Milli Egitim Bakani kisa süre önce Samsun'da ögrencilerin ask yüzünden birbirlerine kiydigi olayda çok açik bir sekilde söylemistir. Çünkü onlar siyasete milli görüs inanci ile basladi. Dolayisi ile onlara göre saglik, egitim, gelir dagilimi gibi gerçekler maddi yasam hevesinin günlük basit sorunlaridir! Zaten bu hükümet halkin as-is konusunu bütün boyutlari ile IMF'ye birakmis durumdadir. Basbakan oldugu günden bu yana Tayyip Erdogan, kamuoyunun gündemini türban, imam hatip okullari, akillari karistiran etnik söylemler, özünü kavramadigi Avrupa Birligi iliskileri, sözde çözüm aranildigi sanilan Kibris sorunu gibi soyut konularla geçistirme çabasindadir. Oysa arastirma, halklarin mutlulugunun hukuk, dis politika ve silahlanma gibi konulara degil, asina ve isine yani ekonomik konulara bagli oldugunu ortaya koyuyor. Bu arastirmayi Adrian White 2006'da yapmis. Dünya Bankasi'nin onu dogrulayan bilgileri de son birkaç yilin verileridir. Ne var ki, seksen bes yil önce bu gerçegi tarihte ilk gören Müslüman ülkenin Türkiye Cumhuriyeti oldugunu bu ülkenin çocuklarinin bilmesi gerekir. Cumhuriyeti kuranlarin yaptigi ilk anayasamizin temel hedeflerinin basinda, "halkin mutlulugu ile çagdas medeniyet düzeyine ulasmak" yer almistir. Bugün ülkeyi yönetenlerin de bagli oldugu ve üzerine yemin ettikleri Anayasamizda da bu madde oldugu gibi özel degerini ve yerini korumaktadir. Basbakan'in Anayasa'nin bu maddesini bir kez bile okudugunu sanmiyorum. Meclis Baskani'nin daha çok hangi madde ile ilgili oldugunu ise 23 Nisan'da söyledigi su sözleri belgeliyor: "Anayasa'nin hiçbir yerinde laikligin tanimi yoktur". Mutlulugunu unutanlara bu halkin nasil dersler verdigini (daha gerilere gitmeye gerek yok) 2002 seçim sonuçlari çok açik göstermektedir.


Tarih: 22.02.2007 17:26:02

Okunma : 666

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır