Cevikce / Haber ayrıntısı
Seçenek CHP, ancak! |
Ankara Ticaret Odasi (ATO) tarafindan Türkiye Istatistik Kurumu Isgücü Istatistikleri veri tabanindan yararlanilarak hazirlanan "Is'te Türk Genci" adli rapor, Türkiye'de her 100 issizin 32'sinin gençlerden olustugunu gözler önüne serdi |
|
Raporda Türkiye'de 15-24 yas grubundaki gençler arasinda aktif olarak is arayanlarin sayisinin 785 bin oldugu, bu sayiya is aramadigi için kayitlarda issiz olarak görünmeyen ama is bulundugu takdirde çalismaya hazir 722 bin genç de eklendiginde genç issizlerin sayisinin 1,5 milyonu geçtigi belirtildi". Bu habere yorum yapan Bülent Cent, halkin gerçegini yansitarak sunlari yazmis; "issizligin üretimsizligin ve ticaretin büyümesinin önündeki en büyük etken Özal'dan bu yana uygulanan serbest piyasa ekonomisidir. Eskiden memleketin zenginleri tüccar ve fabrikatörlerden olusurken simdi tefeciler ve mafyadan olusmussa bunun nedeni uygulanan ekonomik modeldir. Artik halk serbest piyasa ekonomisi masallarina kanmiyor çünkü bu sistem Avrupa'da çökmek üzere, her yerde kriz var". Raporu hazirlatan ATO Baskani Sinan Aygün ise, raporla ilgili yaptigi yazili açiklamada, "durum endise vericidir. 4 milyon 714 bin gencimiz baskalarina bagimli olarak yasamaktadir. Bir baska ülkede böylesine büyük bir nüfus atil durumda olsaydi, devletin bütün birimleri alarma geçerdi. Biz ise oturmus, borsa, faiz konusuyoruz. Ya gençlere is olanaklari yaratacagiz, ya da bunun toplumsal sonuçlarina katlanacagiz. Atatürk'ün ülkeyi emanet ettigi gençler anne babalarinin eline bakiyor. Ulu önder Atatürk, (Türk övün, çalis, güven) diyor. Gençlerimizin ne övünecek bir egitimi, ne çalisacak isi ne de güvenecek bir gelecegi var. Övünecegimize dövünelim'' diyor. *** Bülent Cent'in de, ATO Baskani'nin da iktidar partisi AKP'yi elestirdikleri ve yeni bir seçenek arayisi içinde olduklari sözlerinden açikça anlasiliyor. Ancak, herkes gibi onlar da, merkez sagda bugün var olan iki partinin de ilk seçimde AKP'yi geçecek güçte olmadigini görüyor olmali. Ayrica merkez sagi toparlanmak için Mesut Yilmaz'in girisiminin de bir sonuç vermeyecegi daha ilk adiminda belli oldu. Aslinda bugünkü ortamda AKP'nin karsisindaki en yakin seçenegin, solda bir parti yani CHP olmasi gerekir. Ne var ki, kamuoyu arastirmalarinin ortaya koydugu sonuçlar CHP'nin oyunun düsmeye devam ettigini gösteriyor. Animsanirsa, Sinan Aygün 2002 seçimi sonunda, çogunlugun basarisiz demesine karsin ana muhalefet lideri Deniz Baykal'i ziyaret ederek kutlayan tek sivil toplum örgüt baskani idi. Daha sonra 2004'teki yerel seçimler öncesi de Aygün'ün CHP'nin Ankara Büyüksehir Belediye Baskan adayi olasiligi yazildi ve konusuldu. Simdilerde kendisinin CHP'nin seçmen katinda nasil olduguna dair ne düsündügünü bilmiyoruz. Daha önce de okuyucuyu bilgilendirmek ve düsündürmek için yazmistim. CHP'de benim de iyi tanidigim, deneyimli ve bilgili bir kadronun her ay yayinladigi "ekonomik bülten" adli bir çalismadan alintilar yapmistim. En son sayilarindan birinde, ATO'nun raporundaki saptamalara çözüm getiren ve Bülent Cent gibi arayis içinde olan herkesin ilgisini CHP'ye çekecek degerde öneriler var. Özetle aktarmayi gerekli buldum: "Yoksulluk, issizlik, esitsizliklerin kalici olarak asilabilmesi için, üretim ekonomisi ve sosyal devlet ayaga kaldirilmalidir. Ekonomimizin her yil sabit fiyatlarla ortalama yüzde 7 oraninda reel olarak büyümesini hedef alacagiz... Ancak böylelikle, ulusal refah düzeyini gelecek on yilda ikiye katlayabiliriz... 24 yilda, yani 2029 yilinda, AB ülkeleri yurttaslarinin bu günkü ortalama kisi basina refah düzeyine ulasabiliriz. Gelecek on yil boyunca -kamu faiz disi fazla/GSMH- orani, IMF'nin dayattigi gibi yüzde 6,5 degil, yüzde 3 olarak belirlenmelidir. Her yil bütçenin yüzde 15'inin, yatirim ve teknolojik yapilanmaya ayrilmasi saglanmalidir. Vergi sistemini adil, sürdürülebilir, AB normlari ile uyumlu, ekonomik büyümeye katki saglayan, etkin ve basit bir yapiya kavusturacagiz. Kayit disi ekonomiyi AB ülkeleri ölçegine indirecegiz. Ülkemizin dogusu ve güneydogusu da bati Anadolu'nun refah düzeyine çikarilmalidir. Gelecek on yil, bütçenin yüzde 5'i de, genel yatirim bütçesi disinda, bölgesel sosyo-ekonomik kalkinmaya ayrilmalidir. Faiz oraninin yüzde 3'e, enflasyonun yüzde 5'in altina, kamu açiginin GSYIH'ye oraninin yüzde 3'e kalici olarak inmesi hedefimizdir. Gelecek on yil boyunca, her yil ortalama 1,5 milyon ek istihdam yaratarak, gerçek issizlik orani yüzde 5'in altina çekilmelidir. Gelir dagiliminda, üst ve alt yüzde 20'lik gelir gruplari arasindaki uçurum, bes yilda 10 puan kapatilmalidir. Gelecek 10 yil boyunca, çiftçinin korunmasi için her yil ortalama 6 milyar dolar tarimsal destek saglanmalidir." Aslinda bunlar, CHP'nin sosyal demokrat bir parti olarak ülke sorunlarini AKP ve diger partilerden çok daha iyi bildigini ve iktidara hazirlikli oldugunu açikça gösteriyor. Ne var ki artik dünyanin her yerinde oldugu gibi Türkiye'de de halk, partilerin programlarina, seçim bildirgelerine ve çalismalarina degil, liderine bakarak oy veriyor. Seçimin, olagan tarihinde yapilacagi anlasiliyor. Kalan süre içinde halkin genis destegini alacak yeni bir liderin çikmasi ve partilesmesi artik olanaksiz. Üstelik son olaylar gösterdi ki, AKP'yi ve liderini izledigi yanlis yolda durdurmak için gelecek seçim çok önemlidir. O nedenle de ülkenin gelecegi yine CHP'ye baglidir. Yeter ki, laik demokratik cumhuriyetle özdes bu partimiz, halkin önüne degisimin tek gücü oldugunu gösterecek, olumlu ve sicak bir yüzle çikabilsin. |
Tarih: 22.02.2007 17:32:22 |
Okunma : 687 |
Kategori : Vatan Gazetesi |