Cevikce / Haber ayrıntısı
Keske gönlümün istedigi olsa! |
Türkiye'deki asiret olgusu, sosyal, ekonomik ve hukuksal sorunlarin arkasindaki en önemli nedenlerin basinda gelir. |
|
Bayar- Menderes ikilisinin Cumhuriyet Halk Partisi'nden (CHP) ayrilarak 7 Ocak 1946'da Demokrat Parti'yi (DP) kurmalarina, CHP'nin "çiftçiyi topraklandirma kanunu"na karsi muhalefetleri etken olmustur. 1960'a kadar Dogu ve Güneydoguda DP'nin aldigi çogunluk oylarinin arkasinda, bölgedeki asiretlerden aldigi destek yatar. Demirel'in de o bölgedeki yüksek oylarinda, önde gelen asiret liderleri ile sicak iliskisinin payi büyüktür. 1961 Anayasasi ile baslayan planli dönemde, özellikle bölgenin ekonomik yapisini gelistirmek için öngörülen öncelikli önlemlerin basinda, toprak reformu ve bölgeye devlet yatirimlarinin yogunlastirilmasi vardir. Bunu basarabilmek için bölgedeki yoksul halkin asiret baskisindan kurtarilmasi yani asiret düzeninin yerini "Devlet Baba"nin almasi amaçlanmisti. O dönemde CHP de "sola açilmaya" yönelmis ve bu hedeflere, seçim bildirgelerinde özel bir agirlik vermistir. 1966'dan sonra da programinda degisiklik yaparak ortanin solunda bir parti oldugunu açiklamistir. Genel Sekreter Bülent Ecevit, 1970'lerde CHP'nin yüzde 40'in üzerinde oy almasini saglayan ünlü sözlerini o evrede söylemistir: "Toprak isleyenin, su kullananindir." Özünde asiret düzeninin yikilmasi ve alin terinin hakkini almasini savunan bu iki sözcük, yoksul halkin indinde onun, Halkçi Ecevit olmasina yetmistir. 12 Eylül 1980 sonrasi bölgede, yeniden asiret yapisini temel alan politikalar öne çikmistir. Teröre kadar varan ayrilikçi kimlik kiskirtmasinin, aslinda bölgedeki ekonomik ve sosyal gerilikten güç aldigini, devletin resmi belgeleri kanitlamaktadir. Teröre karsi basta "koruculuk" olmak üzere alinan önlemler, asiretleri her zamandan daha çok güçlendirmistir. Bu yapi CHP'nin bölgede gittikçe zayiflamasina neden olmustur. Geçen yil durumu yerinde inceleyen parti heyetinin, Genel Baskan Deniz Baykal'a verdigi raporda sunlar yazili idi: "Dogu ve Güneydogunun adeta kaderine dönüsen asirete dayali feodal yapidan kaynaklanan yoksulluk, issizlik, esitsizlik, hukuksuzluk ve insan haklari ihlalleri gibi kosullar, bölgede yasami son derece zorlastirmakta, terörü yeserten ve besleyen ortami yaratmaktadir." Subat 2007'nin basinda yapilan anketler, CHP'nin oy kaybinin sürdügünü gösteriyor. Mayista yapilacak olan cumhurbaskani seçimini izleyen aylarda (en erken yasal sürede) yani temmuz basinda AKP'nin seçime gideceginin isaretleri görülmektedir. Bu ortamda kamuoyuna yansiyan bir haberi yorumlamakta çok zorlandigimi belirtmek istiyorum; "Bölge milletvekillerinin, 'kuzey Irak'a yönelik operasyon istegimiz nedeniyle tepki aliyoruz. Kürt sorununun çözümüne yönelik önerilerimizin halka anlatilmasi konusunda da sikintilarimiz var. CHP nerede ise tüm bölgede kan kaybediyor' seklindeki kaygilarina karsilik CHP, Dogu ve Güneydogu bölgesine bir milletvekili heyeti göndererek, asiretlerle iliskilerin güncellestirilmesi karari aldi." Görülen o ki, Avrupa Birligi'ne karsi baslattigi ve son dönemde MHP Genel Baskani ile paralellige varan söylem ve tavri ile CHP Genel Baskani, partinin sosyal demokrat evrensel ilkelerinden ödün vermekte artik hiç kaygi duymamaktadir. Yillardir asla tartisma konusu bile yapilamayan yapisal bir sorunun, bir yil önce hem de partinin üst düzey bir heyetince, daha da ciddi bir hal aldigi belirtilmisken, "asiretlerle iliski gelistirme" diyerek salt oy hesabina dönüstürülmesini, anlamak olanak disidir. Dogrusu ya, üç yildir oldugu gibi en son Almanya'da söylenen "13. yüzyil felsefesi" benzeri iki-üç kelimelik sloganlarla, her alti ayda bir ortaya yeni bir degisiklik atmanin, partinin ilke ve hedeflerinde kararsizlik görünümü yarattigini ve Genel Baskan'a duyulan güveni sarstigini, kimse yadsiyamaz. CHP Genel Baskani son iki yilda oldugu gibi, emanet oy hesabi ugruna, parti programinin temel ilke ve hedeflerinden hiçbir zaman böyle ödünler vermemisti, diye düsünmekten kendimi alamiyorum. Yine de gönlüm, "yanildigimi ve bu tutumu ile CHP'nin, iktidari AKP'nin elinden alacagini" umut etmek istiyor. Ne var ki ben hep, gönlümden geçenin degil, kuskularimin gerçek oldugunu yasadim. |
Tarih: 8.03.2007 18:20:34 |
Okunma : 678 |
Kategori : Vatan Gazetesi |