Cevikce / Haber ayrıntısı
BAGISLAYIN LÜTFEN |
Bu yaziyi bir süre önce yazmistim. Sizi siksam da, neden yineledigimi sonunda açiklayacagim.
|
|
“Gerilimden Yarar Umanlar! 1950'den bu yana yasanan seçimlerin dogru bir degerlendirmesi yapildiginda, sonuçta en çok kaybedenin, seçim öncesi gerginligi yegleyenlerin oldugu açikça görülür. Özellikle iktidarda olup da gerginligi tirmandiranlar ise, daha çok kaybetmislerdir. Tersinden bakildiginda da bu saptama geçerlidir. Yani birisini ya da birilerini engellemek için gerginligi tirmandirmanin faturasi, hep o yolu seçenlere çikmistir. 1980'den bugüne özet bir bakis yapmak gerekirse; ilk animsanacak olan, 1983 seçiminde Turgut Özal'in kurdugu ANAP'a karsi 12 Eylülcü generallerin destekledigi MDP'nin Genel Baskani Turgut Sunalp’tir. Sakin ve daha çok halkin temel sorunu olan as-is konularina agirlik veren Özal’a karsi Sunalp'in takindigi asiri sert ve saldirgan tavir halki kendisinden sogutmaya yetmisti. 1987'de yasakli olan Ecevit, Demirel ve diger siyasi liderlerin affini öngören anayasa degisikliginin referandum oylamasi öncesi Kenan Evren'in Cumhurbaskani sifati ile sürdürdügü karalama ve asagilama amaçli gerginlik propagandasi, halkin eski politikacilara sahip çikmasina neden olmustu. 1991 seçimlerinde Özal'in Cumhurbaskani olmasina karsin, tarafsizligini bir yana birakarak güç gösterisi yapmasi ve parti baskanlari ile gerginlik yaratmasi, ANAP'in üçüncü parti durumuna düsmesinin baslica nedeni sayilmisti. Özal'in Cumhurbaskani seçilmesine karsi o zamanki SHP'nin Genel Sekreteri Deniz Baykal'in bu günkü kadar olmasa da çok sert çikis yaptigi animsanir. ‘Çikarsan, yakandan tutar indiririz’ gibi sözlerle, caydirmak için savasim vermisti. Seçimde de, SHP meclise katilmayarak, bir anlamda protesto etmisti. O seçimden kisa süre önce yapilan yerel seçimde ANAP büyük oranda oy kaybetmis, aldigi yüzde 21 oyla SHP ve DYP'den sonra üçüncülüge düsmüstü. Bu gerçeklere karsin, Özal üçüncü turda yalnizca kendi partisinin oylari ile Cumhurbaskani seçilmis ve ölümüne kadar "halk destegini" arkasinda bularak görevini sürdürmüstür. 1995 erken seçiminden önce iktidarda Tansu Çiller'in Basbakan oldugu DYP-SHP hükümeti vardi. SHP kapatilip Murat Karayalçin ve arkadaslarinin CHP'ye gelmeleri sonunda bir süre genel baskanlik yapan Hikmet Çetin'in yerini alan Baykal'in ilk isi, bir Emniyet Müdürünün(Necdet Menzir) görevden alinmasini öne sürerek hükümetle bunalim yaratmak oldu. Yaratilan gerginlik, Baykal'in Disisleri Bakani oldugu yeni bir DYP-CHP erken seçim hükümeti ile çözüldü. Ne var ki, bu gerginlik ile gidilen seçimde zararli çikan CHP oldu ve yüzde on barajini çok zor asabildi. 1999 seçimleri öncesi, o tarihe kadar görülmemis sertlikte ve uzun süren bir tartisma ortami yasandi denebilir. Baykal'in 1998'in ilkbaharinda baslattigi erken seçim tartismasini, Basbakan Mesut Yilmaz'in Ticaret Bankasi ihalesi ile ilgili suçlamalarina dayatarak tirmandirmasi, seçim ortamini adeta politik savasa dönüstürmüstü. Gerginlikten duydugu bikkinligin ve yilginligin faturasini halk, hakli oldugu halde yine Baykal'a çikardi. 1999 seçiminde CHP baraji geçemeyerek, ilk kez meclis disinda kaldi. 2002 seçimlerine giderken yasanan gerginligin arkasinda patlayan ekonomik kriz vardi. Yansimasi ise, Basbakan Ecevit'in partisi DSP'nin ve erken seçimi zorlayan Devlet Bahçeli'nin MHP'sinin büyük oy kaybina neden oldu. Bütün bu gerçekleri yasadigi için en iyi ders çikarmasi gereken politikacinin Deniz Baykal olmasi gerekir diye düsünülebilir. Ancak CHP Genel Baskani Baykal’in 2006'nin ikinci yarisinda baslattigi Cumhurbaskanligi ve erken seçim tartismasina meclis disindaki partilerinde katilmasi ile gerginlik, 14 Nisan 2007’ye kadar artarak sürecek. Kuskusuz siyasal görüsüne ve geçmisten gelen aliskanligina uygun oldugu için Basbakan bu kirici ve düzeysiz tartismayi kendi hesabina kullanmak amacinda görülüyor. O nedenle de tirmandirmak istiyor. CHP Genel Baskani, Basbakan'in bu gerginligi tirmandirma tuzagini görmüs olacak ki, Bayrama ve yeni yil ortamina uygun bir söylemle, bundan böyle gerginligin taraflarindan biri olmaktan uzaklasmak istediginin isaretini verdi. Basbakan Erdogan'in AKP'nin partizan kadrolasma konusundaki gerçegini altüst ederek CHP'yi suçlamasina yanit verirken ana muhalefet lideri Baykal'in verdigi yanit söyle idi; -Önce Basbakan'in bayramini kutluyorum, hayirli bayramlar diliyorum. Sayin Basbakan'a da tavsiyem; bayrami, is dünyasini rahatlatmak, ferahlatmak, üslubunu gözden geçirmek, muhalefetle iliskisini yeni bir degerlendirmeye tâbi tutmak için firsat olarak degerlendirmesidir. Basbakan'a tavsiyem, üslubuna dikkat etmesi ve bayram ortaminda milleti bir tartismaya tahrik edecek açiklamalardan uzak kalmasidir.- Dilerim basta Genel Baskan olmak üzere CHP yetkililerinin tümü genel seçime kadar baslattiklari bu dogru ve akilci tutumu sürdürürler. Halk gerginlikten degil sorumlu bir uzlasmadan yana olanin hakkini vermek istiyor. Yeter ki uzlasma, soyut siyasal çekismelerde degil, halkin asil derdi olan as ve is konularinda olsun.” Yazim böyle bitiyordu. En son 6 Mart Sali günkü parti grubu toplantisinda Genel Baskan Deniz Baykal’in yaptigi ve öncekilerin tekrari olan konusmasini izledikten sonra, yazdiklarimin da, dileklerimin de iyimserlikten baska bir sey olmadigini bir kez daha görmüs oldum. Partim açisindan artan kaygilarimla sizi mesgul ettiysem, lütfen beni bagislayin. |
Tarih: 16.03.2007 17:03:57 |
Okunma : 680 |
Kategori : Vatan Gazetesi |