Cevikce / Haber ayrıntısı

Tayyip Erdogan liderlik sinavinda

Anayasa tartismasinin iki yönü var. Bence, hukuki elestirilerden daha çok siyasi amaç üzerinde durulmasi gerekir
 

Zaten 12 Eylül anayasasinin degismesini isteyenlerin asil gerekçelerinin de siyasi oldugu yadsinamaz. 1950'den beri yasanan politik gerginliklerin, istikrarsizliklarin ve darbelerin nedeni ya da gerekçesi laiklik konusundaki ayriliktir. Simdi de baslayan tartismanin özü yine bu konudur. Dünyayi yirmi yildir yasa bogan dinlerarasi savasin da baslica nedenlerinden birisi de budur. Türkiye, uygarlik yolunda ilerleyecekse yani çagdas demokrasiyi yerlestirebilecekse, bizden baska hiçbir Müslüman ülkenin basaramadigi, laik bir toplum olarak kalabilmeyi sürdürmek zorundadir.
Bu nedenle anayasa konusundaki tartisma, ülkenin gelecegi açisindan çok önemlidir.
"Egitim ve ögrenim hakki" baslikli 45. madde ile ilgili iki öneri var, birincisi "kilik ve kiyafetinden dolayi hiç kimse yüksek ögrenim hakkindan mahrum birakilamaz". Ikincisi "yüksek ögretim kurumlarinda kilik ve kiyafet serbesttir". Görülüyor ki, AKP'nin bu önerilerinin arkasinda, "laikligin tanimi yeniden tartisilmalidir" inadi yatmaktadir. Ve bu inat da, "türban" da somutlasmistir. Aslinda artik Avrupa'da bile "Islamî cumhuriyetin simgesi" haline gelmis olan türbanin, özgürce giyim-kusam konusu olmadigini en iyi bilen kisi (tersini söylese de) Basbakan Erdogan'dir. Bunu Fransa'nin eski basbakanlarindan Michel Rocard'in gazetemiz Vatan'daki söylesisinden ögreniyoruz. Söylesiyi yapan arkadasimiz soruyor: "Türkiye'deki anayasa tartismalarinin önemli boyutlarindan birini de türban yasagi olusturuyor. Bu konuda ne düsünüyorsunuz?" Basbakan Rocard'in yaniti çok önemli, "Türban yasaginin üniversitelerde kaldirilmasi çok büyük bir degisikliktir. Erdogan beni iyi taniyor ve bana saygi duyuyor. Bilmesi için açikça söylüyorum: Türban yasaginin kaldirilmasi, Avrupa kamuoyunun Türkiye'ye bakisini olumlu yönde etkilemez. Tam tersine Türkiye'ye karsi yabancilasmayi artirir" diyor. Söylesiyi yapan arkadasimizin "Fransa'daki üniversitelerde türban konusunda tartisma sürüyor, siz nasil bakiyorsunuz?" sorusuna karsilik Michel Rocard'in verdigi yanit ise, basta Erdogan, herkese ders niteligindedir: "Bence Türkiye'dekinin tam tersine Fransa'da yasak sertlesecek. Ingiliz sisteminde oldugu gibi, cemaatlere bölünmeyi kabul edemeyiz. Bunun sonu iç savastir. Laiklik bir arada yasamanin temelidir."
Açikça görülen o ki, dünyanin en önemli konusu haline gelen laikligi, inanç ve ibadet özgürlügü açisindan ele alip yeniden tanimlamak isteyenler bilgisiz degillerse(!), kendi kuramsal hesaplarinin tutsagi durumundalar. Geçmiste aldiklari egitimin baskisindan bir kurtulabilseler, üzerinde uzlasilmasi zorunlu olan tek konunun "milli egitim laik ya da degil" oldugunu kavrayacaklardir. Çünkü ulusumuzun çagdas dünya ailesinin güçlü ve saygin bir üyesi olabilmesi, laik demokratik cumhuriyeti özümsemis ve aydinlanma devriminin sürekliligini saglayan bir milli egitim yapisina baglidir. Bunun yolunun da laik egitimden geçtiginin en iyi kaniti ise, yüz yasina yaklasan Türkiye Cumhuriyeti belgeselidir. Bu gerçegi Pakistan'da Devlet Baskani Müserref görüyor, Suriye'de Cumhurbaskani Esad görüyor, Fransa'da basbakanlik yapmis Rocard görüyor da, Türkiye'nin basbakani Erdogan ve Türkiye'nin Cumhurbaskani Gül görmek istemiyor. Üstelik Avrupa Birligi ölçütlerine yaklasabilmis tek Müslüman bir ülkenin Cumhurbaskani, Basbakani olabilmelerini, Mutafa Kemal'in Türkiye'yi, seriat okullarindan alip laik cumhuriyet okullari ile donatmasina borçlular.


Tarih: 26.09.2007 10:26:27

Okunma : 663

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır