Cevikce / Haber ayrıntısı
21. Yüzyil duygusal degil,akilli yürekliligin gücü |
Halkimiz PKK'nin gerçek yüzünü 1984'te tanidi. Abdullah Öcalan Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni birakip bölgeye gittiginde, sözde etnik ayrilikçi devrimci idi. Kisa süre sonra adi bir eskiya oldugu sanildi. Gerçekte ise irkçi bir teröristti. |
|
12 Eylülcülerin varsa yoksa hedefi komünizm bahanesi ile sosyal demokratlarin kökünü kazimak oldugu için, Öcalan bölgeyi tam anlamiyla bos bulmustu. Bir de Kenan Evren, ana dilini de yasaklayinca Kürt kökenli yurttasimiz baskasina siginmaya zorlanmis oldu. Parti kapatilmadan CHP'nin üst yönetiminde oldugum için örgütle iliskilerim sikiydi. 1983'te bir gün Bitlis il baskanlarimizdan M. G. önemli bir konuyu görüsmek için Ankara'ya geldi. Ben de ilk kez ondan, APO adini duyuyordum. M. G, "PKK Sirnak-Eruh arsinda eskiyalik yapiyor sanmayin. Devlet belki farkinda ama siz deneyimli politikacilar uyuyorsunuz. APO Irak'taki ayrilikçi baba Barzani'den destek aliyor ve ayni hedefe dogru ilerliyor" diye basladi anlatmaya. Sanki benim bilmedigim bir ülkeden söz ediyordu. Oysa ben Posof'tan Cizre'ye, Agin'dan Baskale'ye kadar çok kere gittigim o bölgeyi partide en iyi bilenlerdendim. 1974'te Bayindirlik Bakani iken ayak basmadik kasaba birakmamistim. Semdinli'nin yolunu kisa sürede yaz-kis gidilebilir yaptirdik diye, fahri hemsehrilik ödülünü almanin onurunu yasamistim. Yil 1974, aylardan temmuz. Ne Irak'ta ayri bir Kürt devletinin umudu, ne de Türkiye'de ayrilikçi bir irkçiligin rüyasi vardi. * * * Ne var ki, gördügüm o sicak bagliliga karsin, Çukurca yolunda karsilastigim, halkimiza duyulan kusku ve sevgisizlik, asil aykiriligin Ankara'dan kaynaklandigini belgeliyordu. Hakkâri'den batiya dogru yol, Zap Suyu vadisini izler. Beytüssebap kavsagina geldiginizde, sinira yönelip Çukurca'ya çikmak için sarp daglarin arasindaki bir köprü geçitten geçersiniz. Sol yandaki yalçin oval kayalik yukari dogru cilali bir yüksek binayi andirir. O kadar ki, Ankara Ulus'taki tarihi eski genel müdürlük binasina benzedigi için adini "Is Bankasi" koymuslar. Yanimda Vali, Is Bankasini geçtik ve Çukurca'ya dogru tirmaniyoruz. Bir ara asagiya baktim ki, arkamdaki konvoy kopmus. Durduk ve ne oldugunu sordum. Kürt kökenli Senatör ve Milletvekili arkadaslarimi geçitte alikoymuslar. Ankara'nin kesin emri öyle imis. Basbakan Ecevit'in meclisteki seçilmis arkadaslarini kendi illerindeki bir sinir ilçesine sokmak için Bakanlik yetkimi kullanmam gerekti. O yetmedi, Çukurca'nin idealist genç kaymakami bir ara kulagima egildi ve "Sayin Bakanim siz beni anlarsiniz, lütfen bir çift lastik ayakkabi almak için bu halki Valilikten izin almaktan kurtarin" diye fisildadiginda aklima, halka verdigimiz Ecevit'in "insanca ve hakça düzen" sözü gelmisti. * * * Bitlis Il Baskanim sözünü bitirdiginde bunlari animsayarak tasalara bogulmustum. Bu tasam bir süre sonra tirmanan terörün ülkemde açtigi derin ayriliklara ve acilara dönüstü. 1994'e gelindiginde 30 bine yakin insan cani yitmis ve sanki terör günlük yasamimizi esir almisti. Bölgede ve dünyadaki gelismeler Cumhurbaskani Demirel'i de "Kürt realitesini" tanimak durumuna getirmisti. Yanlis da degildi. Terörün üstüne en sert biçimde yürümek için bölge halkini esit ve onurlu yurttas olarak devletinin yaninda tutmak gerekiyordu. Terörün basinin ele geçirilmesi ve öylece yörede baris ve demokrasi rüzgârlarinin eser olmasi, bu politikanin sonucudur. * * * Simdi son bir yilda ne oldu da yeniden basa döndük. Hem de iki ay önceki seçimde Kürt kökenli milletvekillerinden olusan bir parti ilk kez Türkiye Büyük Millet Meclisin'nde grup olusturmusken. Hem de artik arkalarindaki iç ve dis güçlerin, destegini çekmek zorunda kaldigi bir zamanda. ABD Baskani Bush, Irak savasi ile özellikle bölgemizi içinden çikilamaz bir hale soktu. Bölge ülkelerinin arasindaki güven bunalimi gittikçe düsmanliga dönüsmekte. Simdi bu ortamdan, bitmekte olduklarini gören terör örgütleri yararlanmak istiyor. Tanin-Tanin'deki, Gabar'daki halkimizi ayaga kaldiran hain saldirilar, bölge ülkelerini birbirlerine düsürme hesaplarinin açik belgesidir. Elbette hedeflerine ulasamayacaklarini biliyorlar. Ancak sagladigi göreceli istikrar sayesinde, hem kalkinma hem de demokratiklesme yolundaki Türkiye'ye çelme takacaklarini saniyorlar. Bu gerçek karsisinda simdi her zamandan daha sogukkanli ve özgüvenli olmaliyiz. Üstelik halkin hakli duygusal tepkilerini bir an önce yatistirma telasi ile, bogulmakta olanlarin arkasindan, karanlik sularda kürek çekmekte yarismamaliyiz. 21.Yüzyil duygusal degil, akilli yürekliligin gücünden anliyor. |
Tarih: 23.10.2007 16:13:11 |
Okunma : 655 |
Kategori : Vatan Gazetesi |