Cevikce / Haber ayrıntısı

Halkimiz AKP'ye "mecbur ve mahkûm" degildir

Seçimlerden sonra CHP'de baslayan olaganüstü kurultay tartismasi Baykal'in 2008 baharinda yapilacak olagan kurultay takvimini baslatmasi ile yine parti içi savasima dönüstü
 

Zaten halkin indinde parti, "kurultaylar partisi" oldugu için artik bundan böyle medyada seçim yenilgisinin nedenleri ve sorumlularindan daha çok parti içi delege, ilçe ve il seçimlerindeki kavgalar yazilir durur.

Üç gün bekledikten sonra yaptigi açiklama ile görüldü ki, Ecevitler'in ailece kurdugu DSP'nin basinda yasam boyu kalmalarini örnek alan Genel Baskan da CHP'yi tek basina sahiplenmeye ve oradan ayrilmamaya kararlidir. Üstelik 2004'te degistirilen bugünkü parti tüzügü ile kendisi istemedikçe Genel Baskan'i degistirmek de olanaksiz hale gelmistir. Bir de, Genel Baskan'in emrinde, briçteki ustaligi kadar parti hukukunda da istedigi gibi oynama gücü olan bir Genel Sekreter varsa.

Bu gerçegi milletvekilligini kaybedince parti içi muhalefete baslayanlar ve Baykal'a karsi adaylik için ön almak isteyen eski Grup Baskan Vekili, elbette bilirler. Düne kadar Genel Baskan'in her politikasinda yaninda olup da görevden ayrilan ve simdi elestirmeye baslayan bir Genel Sekreter Yardimcisi da bu gerçegi herkesten iyi bilir. Buna karsin bu heveslerin gerekçesini anlamakta zorlaniyorum. Genel Baskan'in adamlarinin, daha ortada adayliklari bile yokken bu kisilerin üzerlerine saygisizca ve agir suçlamayla gidisini de hiç anlayamiyorum. Çünkü ben, kurultayda demokratik bir yaris görüntüsü vermek için bu tür adaylara, Baykal'in içinden gülerek sempati duyacagini düsünmüstüm. Eski Grup Baskan Vekili ortaya çiktiginda, yillar önce Demirel'e karsi aday olan eski bakanlardan Kamuran Inan'i animsayip, ben de gülümsemistim.

Bunlarla, 2002'den bu yana sürekli yazdigim, CHP'nin birincil sorununun Genel Baskanlik oldugu düsüncemi degistirmis degilim. Ne kadar çok dogrulari söyledigini ve hakli çiktigini yineleyip dursa da, 22 Temmuz seçim sonuçlari, bu Genel Baskan'in halktan iktidar olmak için yeterli destegi hiçbir seçimde alamayacagini, bir kez daha belgelemistir. Ancak CHP'nin sorunu artik Baykal'a karsin ve hem de dövüserek Genel Baskan'i degistirmekten çok daha büyüktür. Önce CHP'de sularin durulmasi gerekir. Son bes yildaki dagilma ve savrulma, bir bulusmaya ve toparlanmaya kavusmadan yeni bir baslangiç saglanamaz. Yani Baykal'in "kavgali eve kiz vermezler" dedigi, cumhuriyetin en büyük ailesi CHP, önce sevgi ve dayanisma baglarinin yasandigi bir parti olmali ve yerel seçimlerde o yüzle halktan kiz (oy) isteyebilmelidir.

Son yirmi yilda, Avrupa'da da sosyal demokratlarin, muhafazakâr ve liberal-kapitalist partiler karsisinda zayiflamasi ve bunun Türkiye'ye de yansimasi bir gerçektir. Özal'la baslayan ve küresellesme ile yayginlasan bireysellesmenin özellikle yeni kusaklari sosyal demokrasiden uzaklastirdigi da dogrudur. Ancak, henüz sanayilesme evrimini tamamlamamis ve fert basina milli geliri 5 bin dolarin altinda olan ülkemizde güçlü bir CHP'nin var olmasi konusu, ciddi politikacilarin, bilim çevrelerinin, düsünürlerin ve gerçek aydinlarin ortak yargisidir.

Ismet Pasa, basarilarinin sirrini açiklarken, söyle dermis: "Sabah kalkinca, gündemimi açarim; listenin basinda acil çözülmesi gereken bir madde varsa, alttakilere hiç bakmam, bütün aklimi ve enerjimi onu halletmek için harcarim". Bütün yasaminda lider olarak kendisine örnek aldigini bildigim Baykal'a, Pasa'nin bu deneyimini animsatmak istedim. Partinin en öncelikli ve önemli sorunu olan, "Bu Genel Baskan'i degistirmeyi" de ancak yine benim tanidigim Baykal basarabilir ve böyle de olmalidir. Iste o zaman halk, Baykal'in da, CHP'nin de gerçek degerini bilecek ve "AKP'ye mecbur ve mahkûm" olmadigini gösterecektir.


Tarih: 23.10.2007 16:14:36

Okunma : 646

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır