Cevikce / Haber ayrıntısı

Keske unutabilseydim

Hrant Dink'in hunharca öldürülmesine tepkimi gösteren yazim söyle basliyordu: "Hrant Dink'i duyar duymaz hemen aklima arkadasim Nisan gel
 

Olayi benden duydu. Sanki suçlu bendim. O, her zamanki agirbasliligi ile 'Agos'u sabah aldim, çantamda, Hrant'in son yazisini henüz okumadim' derken, benden daha sogukkanli ve yürekli idi."
Nisan Yaglioglu, Amasya'da dogdugum evimizin duvar bitisigi komsumuz Ohannes Yaglioglu'nun benle yasit ogludur. Orta Dogu Teknik Üniversitesi'nin (ODTÜ) ilk mezunlarindan, orta boy bir sanayicidir.
Son mahkemesinde Ogün S. Yasin Hayal, bu isi yapmam için beni zorladi. Korkumdan nasil oldugunu anlamadan vurdum. Kendime geldigimde dayimlardaydim. Gece hiç uyumadim. Pismanim. Ailesi oldugunu bilmiyordum, bilseydim yapmazdim" derken, bu kez aklima Nisan degil, babasi Ohannes Amca geldi. Ogün S. 17 yasinda yani çocuk suçlu sayiliyor. 2006 yilinda issiz güçsüz, çevresindeki asiri milliyetçi rüzgârlarin önünde eline verilen tabanca ile kahraman olmak için bir Ermeni yurttasimizin canina kiydi.
Ohannes Amca'nin elimden tutup bos gezmeyeyim diye beni Yagliyan Un Fabrikasi'na götürdügü günü hiç unutmam.



* * *


Yesilirmak Kuzeydogu Anadolu'dan çikar. Kelkit Vadisi boyunca batiya akar, Çekerek kolu ile birlesip kuzeye döner ve Çarsamba'dan Karadeniz'e ulasir. Amasya'yi iki dag arsindan yararak geçerken Samsun'un Lâdik Ilçesi'nden yola çikan küçücük Tersakan "beni de yanina al" dercesine Yesilirmak'a siginmaya çalisir. Batidan geldigi için adi Tersakan olmus. Ama o küçük Tersakan, üzerindeki bir zamanlar 12'yi bulan un fabrikasinin su çarklarini döndürerek çevre bes ilin karnini doyururdu.
Havza'dan Amasya'ya büyüklü küçüklü bu fabrikalarin yarisi bir zamanlar Ermeni yurttaslarimizin idi. Onlarin en verimlilerinden biri de benim tatillerde üç yil kâtipligini yaptigim Yagliyan Fabrikasi idi. 200 çuval un kirardi. Francala yapilan 76 randiman unu az üretirdik. Çünkü halkin çok küçük bölümü olan zenginler daha pahali olan beyaz francalayi yerdi. Firincilar sira ekmek yapmak için çoklukla 86 randiman un isterdi. Sabahlari Kozakçi lakapli at arabacisinin yanina binerek gider, aksamlari bir saat yürüyerek eve dönerdim. Kâtip deyince, sanilmasin yalnizca çuval sayisi tutan biriydim. Tahsilliydim, kentliydim. Ayni zamanda da, Ohannes Amca'nin fabrikadaki vekiliydim. O yüzden, göz ucu ile baktiginda her çuvaldan kaç okka un çikacagini, Tersakan'in o günkü gücü ile dönen çarkin aksama kaç çuval üretecegini bir çirpida bilen Abit Usta bile her seyi bana sorardi. Arada bana "gazetelerde ne var ne yok Ankara'da neler oluyor" diye sorarlar, ben de pazilarim kabararak onlara ders verirdim!


* * *


Un fabrikalarinda nereye baksaniz dönen kalin kasnaklar, çarklar, tekerlekler görürsünüz. Onlarin arasinda hizla giden kayislar bazen isikta göz alircasina parlayarak firdöner. Bir yerinizi kaptirirsaniz, o kayislar urbanizdan söküp alamazsa, kolunuzu, bacaginizi da alir götürür. Kaç kisinin sakat kaldigini hatta ölenler oldugunu Abit Usta bize hikâye ederdi. En tehlikeli yer Tersakan'in üstündeki fabrikanin enerjisini veren büyük çarkti. Debisini artirmak için öbür yakasindan yapilan bentle irmagin suyu oldugu gibi çarkin altina toplanirdi. O güçlü akintinin üzerinde çarki onarmak için kurulmus ahsap bir balkon vardi. O kaygan tahtanin altindaki çaglayanin dövdügü çarkin yanina yaklasmak bana Ohannes Amca'nin koydugu tek ve kesin yasakti.


* * *


Yagliyan Un Fabrikasi'nda ikinci yilim. Artik 18 yasindayim ve artik sadece deftere, kayda, sayilara degil, azgin çarklara, kayislara, eleklere de hükmetmek istiyorum. Ve bir gün yasaga karsin büyük çarkin Tersakan'a meydan okuyan bagirisina kendimi birakarak dalip gitmisim. Ohannes Amca'nin haykirisini ve beni güçlü elleri ile balkondan savurusunu ömrüm boyu unutmadim. Belki yasama geri dönmüstüm.
Yillar geçti. Nisan, ODTÜ'den, ben Istanbul Üniversitesi'nden mezun olduk. O Istanbul'da sanayicilige, ben de Devlet Planlama Teskilati'nda çalismaya basladik. O askerligini benden önce yapti. Bir gün Amasya'dan bir aci haber aldim. Mahallemizde beraber büyüdügümüz suçlu yaratilisli bir arkadasimiz hapisten kaçirilmis ve eline tutusturulan bir tabanca ile Ohannes Amca'yi vurmustu...
O zavalli arkadasimiz da Ogün S. gibi "zorlandim, pismanim" demisti. Nerede ise yarim yüzyil oluyor. Ne olurdu degisimin gücü, barisi, kardesligi pekistirse de, ben de bunlari animsamasaydim!

Tarih: 23.10.2007 16:21:15

Okunma : 718

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır