Cevikce / Haber ayrıntısı
GERÇEKLE YÜZLESMEDIKÇE! |
1976’dan beri Deniz Baykal’la birlikte siyaset yapan bizler 1992’de CHP yeniden açildiginda üç almasikla karsi karsiyaydik |
|
. Partinin açilmasini saglayan o tarihteki SHP’nin Genel Baskani ve Basbakan Yardimcisi Erdal Inönü’nün baskanliginda CHP’de yola devam etmek. Ikincisi, Ecevit’in DSP’yi kapatip CHP’nin basina geçmesi ve sonuncusu da Deniz Baykal’i CHP’nin basina getirmekti. Üçüncüyü basarmistik. Öylece, Baykal’i basbakan, sosyal demokrasiyi de iktidar yapma olanagini elde ettigimize inaniyorduk. Çünkü bize göre, Genel Baskan olarak halkla karsi karsiya geldiginde Baykal, ilk seçimde CHP’yi iktidar yapacak liderlik gücüne ve çekimine sahiptir. Ve biz yine inanmistik ki,1976’dan beri hep arkada kalmasi yüzünden O, gerçek degerini halkimiza ve kamuoyuna gösterememisti. Açilis kurultayi ile de, çok görkemli ve umutlu bir baslangiç yapmistik. Ilk sinavimiz, 1994’teki Tayyip Erdogan’in oylar bölündügü için yüzde 23 ile Istanbul’a Belediye Baskani oldugu seçim oldu. Türkiye düzeyinde “mahalli idareler” seçim sonuçlarina göre CHP yüzde 4,61 oyla 7. parti olmustu. Ayagimiz suya ermisti. Bu sonuca göre ilk yapilmasi gereken, SHP ile birlesmekti. 1995 seçimlerinden önce onu da basardik. Ancak, sonuçlar tabanda bütünlesemedigimizi gösterdi. 1999’da da baraji geçemedik ve CHP meclis disinda kaldi. Artik çogumuz için Baykal’la yola devam etmemizin gerçekçiligi kalmamisti. Üstelik bir süre geri durmaz ise, liderligine inandigimiz Baykal’in giderek halk desteginden uzak düsmesi kaçinilmazdi. Bu gerçege karsin, son sekiz yildir her seçimde tek dilegim, tahminlerimde yanilmak oldu! Hiçbir politikaci CHP’nin durumundan ötürü benim kadar elem duymamistir. Bunlari niye yaziyorum. Türban olayi ile ülkenin yasadigi sorun karsisindaki tavri ve söylemi bir kez daha gösteriyor ki, Deniz Baykal Türkiye’nin son çeyrek yüzyilinin en birikimli ve nitelikli devlet adamlarinin basinda gelir. En son sözlerini kendi konusmasindan alalim; “Yasadigimiz deneyimler, özellikle son zamanlarda bize göstermistir ki Türkiye'nin laik demokratik cumhuriyet olarak ayakta kalmasinin güvencesi hukukun ve milletin iradesi disinda hiç kimsedir. Hiçbir kurumun bu konuda yapacagi hiçbir sey yoktur. Bu ortaya çikmistir. Bunun ortaya çikmis olmasi da artik netlesmistir. Herkes de bu bilince gelmistir. O neden bizim hukukun disinda hiçbir kurumdan bekleyisimiz yoktur. Kimse gölge etmesin baska bir sey beklemiyoruz. Bu yanlisliklar maalesef herkesin yüksek sorumlulugu altinda yasanan bir süreçle ortaya çikmistir. Bu geldigimiz noktaya kolektif sorumluluklarla gelinmistir. Öyle anlasiliyor ki is bundan sonra vatandasindir, milletindir, hukukundur. Millete güveniyoruz, milletin sagduyusuna güveniyoruz, aklina mantigina güveniyoruz, kendimize güveniyoruz. Hukuka güveniyoruz, sagduyuya güveniyoruz." Aslinda CHP Genel Baskani dünya ve ülke sorunlari konusunda oldugu gibi kendisi ile ilgili elestirilere karsi da, hiçbir liderin olmadigi kadar gerçekçidir. Her söyleminin ve eyleminin getirecegi yankiyi öncesinden görme konusunda Atatürk kadar olmasa da Ismet Pasadan geri kalmaz. Üstelik edindigi bilgileri en dogru okuma yetenegi, kimselerle ölçülemez düzeydedir. Buna karsin son dönemde önyargilarina ve duygularina gem vurmakta zorlaniyor olmali ki, sunlari söylemeden de edememis: “ 2005 yili temmuz ayinda bir çagri yaptim, herkesi AKP'nin yapmak istedikleri konusunda uyardim, o dönemde olasilik olarak düsündüklerimizin önemli bir bölümü ne yazik ki gerçeklesti. Türkiye geriye gitti. Bugün de uyariyorum; anayasa tartismasi siradan bir tartisma degil. Devlet yapisini kökten degistirme girisimidir. Demokrasi basi dik, bilinçli insanlarla ayakta durur. Türkiye'de ne yazik ki vatandasin önemli bölümünü yardima muhtaç edip kendilerine bagladilar. Kendisini iktidara avuç açma durumunda hisseden bir kisi için bu gerçekler ikinci plana itiliyor". Her zaman oldugu gibi Baykal’in bütün bu söyledikleri, çok dogrudur. Ancak o, ne söylerse söylesin, görülen o ki çogunluk dinlemek istemiyor. Üstelik arastirmalar göstermektedir ki, Baykal’a karsi yükselen tepki yüzünden son seçimde seçeneksiz kalan oylarin büyük çogunlugu AKP’ye gitmistir. Baykal’a karsi artan bu tepkinin ve kamuoyundaki elestirilerin arkasinda inandiriciligini yitirdiginin var oldugunu, kimse yadsiyamaz. Benim 1999’da ayri düstügümden beri yasayarak saptadigim bir gerçek var; Politikada asil olan, “liderin nasil oldugu degil, nasil gözüktügüdür”. Isterdim ki, CHP’nin yani ülkenin bu günkü durumunun ve geleceginin sorumlulugunu tasiyan bir partinin Genel Baskani, zamaninda kendi gerçegi ile yüzlesebilseydi de, son zamanda kisiligine varan saygisiz ve kirici yazilarin boy hedefi olmasaydi! |
Tarih: 7.02.2008 12:34:30 |
Okunma : 730 |
Kategori : Vatan Gazetesi |