Cevikce / Haber ayrıntısı
IHANETLERI BU ÜLKEYE OLACAK |
Basbakan Erdogan, "Biz hiçbir zaman gerilimin tarafi olmadik, yine gerilimlerin tarafi degiliz" diyor |
|
Tayyip Erdogan, Erbakan Hocanin 12 Mart 1971 müdahalesi sonrasi Milli Selamet Partisi ile açtigi milli görüsü iktidar yapma savasiminin yürekli gençlerindendi. Refah Partisinin kapatildiginda, milli görüsün bayragini Erbakancilarin erlinden alirken “ben artik degistim” diyerek, Menderes’in mirasina talip oldugunu ilan etmisti. Bu açilimi, liberal demokratlari, Islami cumhuriyete olan sadakatini içine gömdügüne inandirmisti. Avrupa birligi konusundaki dönüsümü, ekonomi politikasini Kemal Dervis’in biraktigi yerden sirtlanisi, Kibris’ta sözde çözüm için gösterdigi esneklik, bir süre bu inancin sürmesine neden oldu. Türban konusundaki ara sira çikislari ise, dogal tabanini idare etmek amacina dönük olarak yorumlandi. Çünkü “türbanin”, özellikle bati dünyasina karsi cihat açmis olan radikal Islam’in bayragi haline geldigini o da görmekte idi. Bush’un Irak’i isgali ve Iran yüzünden bölgede zaten var olan savas ortami, PKK’nin yeniden basini kaldirmasina neden oldu. Daha önemlisi bu durum, Türkiye’nin bölge ülkeleri ve ABD ile iliskilerini belirler bir nitelik kazandi. Buna karsin, kuzey Irak’ta güçlenen özerk bir Kürt Federe Devleti ile artan ekonomik iliskilerimizin ödemeler dengemize olumlu katki sagladigi da bir gerçek. Sonuçta, 2007 Mayis ayindaki cumhurbaskanligi seçimine kadar, Ankara siyasal, sosyal ve ekonomik bakimdan göreceli bir istikrarin rahatligini yasadi denebilir. Çogunluguna güvenerek AKP’nin Çankaya’ya Tayyip Erdogan’i çikarma niyetinin ortaya çikmasi ile gerginlik basladi. Politikanin son çeyrek yüzyilini içinde yasayanlar, kiminin “gerginlik”, kiminin “bunalim”, ya da “kaos” dedigi toplumsal ortamlarin, partiler arasinda hiç bitmeyen bir savasimin sonucu oldugunu iyi bilirler. Aslinda nesnel nedenleri elbette var olan bu durumun, iktidarlarin ve ana muhalefetin basindan kaynaklandigini kimse yadsiyamaz. Demokrat Parti ile Cumhuriyet Halk Partisi arasinda, yine Adalet Partisi ile Sosyal Demokrat Halkçi Parti ve hatta Özal’in Anavatan Partisi ile Demirel’in Dogruyol partisi arasinda, seçime giderken tirmandirdiklari gerginlik ortami belgelerden henüz silinmis degil. 2002 Seçim öncesi oldugu gibi 2007 Seçimine daha bir yil varken Tayyip Erdogan’la Deniz Baykal arasindaki gerginligin mahkemelesme düzeyine çiktigini biliyoruz. Abdullah Gül’ün köske çikmasi öncesi yasanan 27 Nisan e-darbesi bu gerginligi bunalima dönüstürdü. Bu tirmanisa giden günlerde sunlari yazmistim; “Bütün bu gerçekleri yasadigi için en iyi ders çikarmasi gereken politikacinin Deniz Baykal olmasi gerekir diye düsünülebilir. Ancak Baykal'in 2006'nin ikinci yarisinda baslattigi cumhurbaskanligi ve erken seçim tartismasina meclis disindaki partilerinde katilmasi ile gerginlik, yilsonunda en üst düzeye çikti. Kuskusuz siyasal görüsüne ve geçmisten gelen aliskanligina uygun oldugu için Basbakan bu kirici ve düzeysiz tartismayi kendi hesabina kullanmak amacinda görülüyor. O nedenle de tirmandirmak istiyor.” 2007 seçim sonuçlarinin alindigi aksam, Basbakan, umdugundan çok oy almanin sevincini yasiyordu. Parti balkonundan yaptigi konusmasinda toparlayici olacagini, gerginlik politikasina son verecegini ve özellikle muhalefetin duyarliliklarina öncelik ve özen gösterecegini söylüyordu. Öyleyse ne olmustu da bu sözünün üstünden daha alti ay geçmeden Tayyip Erdogan, Ispanya da gövde gösterisi yaparcasina “Velev ki bir siyasi simge olarak takildigini düsünün, siyasi simge olarak basörtüsü takmak suç mu? Simgelere, sembollere yasak getirebilir misiniz? Buradaki dert baska. Halkinin yüzde 99'u Müslüman olan ülkede yasaklaniyor. Özgürlükler noktasindan çözümüne inaniyorum. En yakinda çözecegiz".diyordu. Nedeni eski Basbakanlar gibi Erdogan’in da yerel seçim öncesi muhalefeti bir kez daha istedigi ortama yani gerginlik ortamina çekme hirsina gem vuramamasidir. Ana muhalefet de hiç duraksamadan, daha bir yil öncesinde yasananlari unutmus ve yine AKP’nin bu tuzagina düsmekten kendini alikoyamamistir. Erbakan’in yaninda kalan Sevket Kazanin dedigi bir gerçek var. “Iktidara geldiklerinde basörtüsü meselesini çözmeliydiler, onun yerine siyasi malzeme olarak kullandilar”. Yani yine türbani kullanarak gerginlikten yerel seçim öncesi yararlanmak asil amaçlariydi. Ancak, Cumhuriyet Bassavcisinin kapatma davasi, AKP’nin bu planini simdilik bozdu gözüküyor. Bozdu ama bu kez de Basbakan iç dünyasinda, oyunu açiga çikmis bir komitaci gibi davranislar içine girdi. Aldigi yüzde 46.7 oyu, demokratik anlami disinda yorumlayarak, basta yargi olmak üzere önünde engel gördügü çevreye karsi toplumu cephelesmeye götürmeyi göze alan bir tutum takinmaya basladi. Bu tavrinin sözde partinin kapatilmasini önlemek ve kendisinin politik gelecegini kurtarmak için, bunalimin üstüne gitmek gerektigini üsteleyen yakin adamlarinin baskisindan kaynaklandigi açikça görülüyor. Oysa daha milli görüsün, Milli Nizam Partisi ile ilk yola çiktigindan beri Erbakan’in sonunu hazirlayanlar da, asil kendi geleceklerini kurtarmaya çalisan yakin adamlariydi. Onlar, kendi ilkel hedefleri için Erbakan Hocalarinin sirtina basip bu günlere geldiler. Onlar simdi de Tayyip Erdogan’in sirtindalar. Birakip kostuklarinda ihanetleri Basbakanlarindan daha çok bu ülkeye olacak. |
Tarih: 28.03.2008 11:35:40 |
Okunma : 708 |
Kategori : Vatan Gazetesi |