Cevikce / Haber ayrıntısı
Önder Sav olayi |
Önder Sav'i kirk yila yakindir taniyorum. 1974'te birlikte oldugumuz Ecevit hükümetinde çalisma bakani iken yakinlasmaya basladik |
|
1975'te Baykal'in önderliginde baslayan Ecevit'e karsi çikisimizda yanimizda yer alan ilk milletvekili idi. En büyük özelligi az ve her cümlesini ölçerek biçerek konusan bir politikaci olmasidir. Elmadag olayinda ben yurt disinda idim. Internette gördügümde çok kaygilandim. Ancak, olayin bu boyuta ulasacagini kendisi gibi ben de tahmin edemedim. Gelince aradim, "nasil oldu da bu denli bos bulundun" diye sordum. "Konuyu açan kirk yildir tanidigim yasli bir partilimiz. Yeniden genel sekreter olmamin sorumlulugu içinde sicak bir hava yaratmak istemistim" dedi. "Kamuoyuna yansiyinca, bu haksiz istismari önlemek için niye açikça konusmadin" dedigimde, "Uzamasin istedim. Nasil olsa özellikle bu gibi konularinda dost düsman herkes benim duyarliligimi bilir", sanisi içindeydi. Önder Sav Ankara'da avukatlik yapiyordu. Ecevit'in genel sekreter olmasi ile baslayan CHP'deki dönüsümün içinde yer almisti. Beni de 1973 seçiminde Ecevit, Devlet Planlama Teskilatindan çagirarak Adana'dan milletvekili adayi yapmisti. Ulusta Rüzgârli Sokak'taki genel merkeze gidip gelmeye baslamistim. Prof. Halûk Ülman'la birlikte seçim bildirgesi üzerinde çalisma yapiyorken koridorda bir telas oldu. Gençlik kollarindan Süleyman Genç, Sabri Ergül ve digerlerinin telasla kostuklarini gördük. Sordugumuzda Önder Sav'in Elmadag yolunda kaza geçirdigini ögrendik. O tarihten beri Sav'in Ankara'nin diger ilçelerine göre Elmadag'in partililerine karsi özel bir yakinligi vardir. 1973 seçimi CHP'nin 1950'den sonra ilk büyük basarisiydi. 23 yil sonra Demokrat Partinin devami olan Adalet Partisi karsisinda Ecevit, CHP'yi iktidar partisi yapmisti. O seçim, Demirel'in "millet bize muhalefet görevi verdi" dedigi, seçim olmustu. Ecevit'in "bu düzen degismelidir", "ne ezilen ne ezen hakça ve insanca bir düzen" dedigi ve halkin daga tasa "Karaoglan, Halkçi Ecevit" yazdigi seçim, o seçimdi. Seçimden üç gün sonra, partinin meclisteki ilk grup toplantisindayiz. Genel Baskan basarisinin güçlü duygulari içinde hemen, Grup Baskan Vekilliklerini seçtirmek istedi. Henüz 186 kisilik CHP Meclis grubunda herkes yeni oldugu için, birbirimizi bile tanimiyoruz. Tam seçime geçilecekken sag taraftan elini siraya vurarak birinin ayaga kalktigini gördüm. "Sayin genel baskan bu gün seçim yaparsaniz demokratik olmaz. Adaylari tanimamiz ve özgürce seçim yapmamiz için toplantiyi birkaç gün erteleyin" diye Ecevit'e karsi çikan o milletvekili, Önder Sav'di. Sav'in Genel Baskan'a karsi o ilk gün gösterdigi yürekli davranisina sonralari çok kere daha tanik oldum. Özellikle Türkiye Barolar Birligi Baskani oldugu dönemlerde, hukukun üstünlügü ve insan haklarini savunma konusunda verdigi savasim büyük destek ve takdir toplamistir. Son dönemde AKP'nin laik demokratik cumhuriyete yönelik tirmandirdigi politikasina karsi CHP'nin verdigi hukuk savasinin basinda Önder Sav vardir. Kapatma davasi açildigi günden bu yana, Basbakan kendisini kurtarmak için iki yol seçti: Birincisi, yasal görevini yapan yargiyi, "Seçilmislere karsi yetkilerini asarak siyaset yapmakla" suçlamak. Buna delil olarak ta bu dosyanin arkasinda CHP'nin oldugunu göstermek. Ikincisi de, siki fiki olduklari Avrupa Birligi komiserlerini Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal kurumlari üzerine sürmek. AKP'nin MHP ile birlikte Anayasa'nin degistirilemez maddelerinden olan laiklik ilkesini dolayli olarak etkisizlestirmek için yaptiklari düzenleme için eski Cumhurbaskani Demirel'in "karsi devrim" dedigini biliyoruz. CHP'nin bu konuda Anayasa Mahkemesi'ne yaptigi basvuru dosyasini hazirlayanlarin basinda Önder Sav'in oldugunu da biliyoruz. Bunu, bizim kadar Tayyip Erdogan da biliyor. Bu nedenle, Yargitay Bassavcisi'nin davayi açtigi gün, tayfasina verdigi ilk talimat, dosyanin arkasinda oluguna inandigi CHP Genel Sekreteri'nin kendi deyisiyle, "halledilmesidir(!)". Yoksa radikal dinci bir gazetenin elinde kamerali muhabir çiraginin, Ankara'da politika kazaninin yüz derecede kaynadigi bir günde Elmadag'daki los parti odasinda ne isi var. Devam eden günlerde Vakit Gazetesi'nin her sabah açiklama yapmaya zorlamak için hem de cep telefonundan Genel sekreter Önder Sav'i defalarca aramasinin, ne anlami var. Görülüyor ki, o küçük adamlar sonunda Sav'i, telefonunu açik birakacak kadar sinirlendirmeyi basarmis ve artik basta TRT olmak üzere medyanin büyük bir bölümünü partizan emelleri için kullanan AKP Hükümetinin verdigi büyük(!) görevlerini yerine getirmis oldular. 1999'da CHP baraji asamayarak ilk kez meclis disinda kalinca Deniz Baykal'in istifasini önerdim. O tarihten beri, ne parti üst yönetimine, ne de milletvekilligine aday oldum. Altan Öymen sonrasi, genel baskanliga yeniden gelen Baykal'a ve genel sekreter Sav'a, partiyi seçimlerde iktidar yapamayacaklari anlayisi içinde oldugum için hep karsi çiktim ve hâlâ da elestirmeye devam ediyorum. Ancak Türkiye, AKP'nin Erbakan'dan devir aldigi milli görüs siyasetini ülkeye egemen kilma politikasina karsi, demokratik yoldan savasim verecek tek partinin, ana muhalefet CHP oldugu gerçegini yasiyor. Son dönemde parti yönetiminin bu görevini etkin bir sekilde yapmaya çalistigini da kimse yadsiyamaz. Ilk kez bir Disisleri Bakani, halkin dinî duygularini istismar etmek amaci ile Devletini yurt disinda yabancilara sikâyet etmektedir. Daha vahimi, Basbakan da onun bu sözlerinin "arkasinda oldugunu" çekinmeden açiklamaktadir. Dünün Adalet Bakani Cemil Çiçek meslektasi ve çok iyi tanidigi Önder Sav'in, siyasal yasamindaki ilk dikkatsizligini, Islâm dünyasini ayaga kaldiran "Danimarka'daki karikatür olayina" benzetebilmektedir. Bütün bunlar, AKP'nin 1950'lerde baslayan, CHP'yi halkin indinde dine karsi bir parti söylemiyle yipratma konusunu, daha önceki sag partilerden çok daha sorumsuzca ve hirsla kullanmaktaki partizanliginin açik belgesidir. Bu gerçek karsisinda, hiçbir sosyal demokratin eziklige kapilmaya ve hele AKP'nin saldirilari karsisinda Sav'in istifasini dillendirmeye hakki olmadigini düsünüyorum. Özellikle demokrat aydinlarin, yazarlarin ve kamuoyu sözcülerinin olaya bu gerçekler isiginda bakmalarinin öneminin altini çizmeyi görev bildim. |
Tarih: 11.06.2008 14:00:28 |
Okunma : 701 |
Kategori : Vatan Gazetesi |