Cevikce / Haber ayrıntısı

BIZIM AÇIMIZDAN “KRIZ”

Her dönemde oldugu gibi 21. yüzyilin basinda da, Türkiye’nin en önemli sorunu yine “ISSIZLIKTIR”.
 

Toplumsal açidan issizlik, iç savaslar dâhil, tüm kötülüklerin anasidir. Bireyin saglikli ve gönül rahatligi içinde insan gibi yasamasinin birincil kosulu, “ISI”dir. Her kisinin hem isi olacak, hem de isinden nesnel ve tinsel açidan doyum alacak.

Memleketim, müze kent Amasya’nin en bilgin kisisi olan “ Müftü Sabri Efendi” okul yolunda kolumdan tutup demisti ki; “Evladim Erol, sen akilli bir çocuksun; iyi oku, iyi bir isin olsun. Hiç unutma, insanoglunu isinden baska hiçbir sey mutlu etmez. Ne ask, ne söhret, ne de para”. Erginlestigimden bu yana önüme gelen gence güvenle ve övünçle, “Sabri Efendi”nin on yasimda bana söylediklerini aktardim, aktarmayi da, inançla sürdürüyorum.

1963’de Birinci Bes Yillik Plan’la baslayan, “Kalkinma”nin bir adi da, “Sanayilesme”dir. Çogu ekonomistler kalkinmayi, sanayilesmekle es anlamli olarak tanimlar. Bütün bu kavramlarin son çözümlemede asil amaci ise, istihdam yaratmaktir yani, “Is yaratmaktir.”
Türkiye, 1960’larda planli ekonomiye geçerken, özel sektörün is olanagi yaratacak yatirim için ne parasi ne de donanimi vardi. Simdi “tu-kaka” edilen ve AKP Hükümetlerinin içerideki, disaridaki yakinlarina sata sata, hala bitiremedigi Kamu Iktisadi Tesebbüsleri (KIT) ülkenin sanayilesmesinin tek araçlari idi. Nitelikli isçi çalistiran, 1950’den sonra örgütlü (sendikali) hale gelen emekçilerin is olanagi buldugu sanayi kuruluslarinin hemen tamami devletin elindeydi. Makine-Kimyalar, Etibanklar, Sümerbanklar, Karabükler, Pasabahçeler, Seker Fabrikalari, Çimentolar, Rafineriler, Gübreler, imalat sanayisindeki tüm kuruluslar birer KIT idi. 1980’den sonra, Rusya’daki çöküsle birlikte dünyadaki büyük degisimin arkasindan Özal’la baslayan özellestirme firtinasi, kimini yerle bir etti, kimini de gökdelencilere temel yapti.

Issiz, “emeginin karsiliginda üretken bir is” bulamayana denir. Bizim gibi yüzde altmisi genç nüfusu ve her yil en az bir milyon yeni is istegi olan bir ülkede, issizlik orani çok yüksektir. Buna ek olarak, “gizli issizlik” de yüksek sayilardadir. Üretime katki yapmadan, (Katma deger yaratmadan) verimliligi olmayan yani, görünürde çalisanlara “gizli issiz” denir. O kisi, aslinda çalismadan maas ya da ücret alandir. Türkiye’de özellikle tarimda ve hizmet sektörlerinde gizli issizlik çok yaygindir.

1950’den sonra hemen bütün partiler, oy hesabi için üretmeden dagitma (popülizm) konusunda yarismislardir. Hakli olarak yoksul kesim, ogluna, kizina is bulma sözü aldigi ve daha önce denemedigi partiye oy vermistir. 1990’larda, Erbakan Hoca bu sayede Basbakan olacak kadar oy almistir. 2000 Krizinden çikmak için Basbakan Ecevit’in uygulamak zorunda kaldigi, IMF’nin kemer sikip dis borç ödeme politikasinin faturasini yoksul ve orta sinif halk ödedi. O nedenle de, arayis içindeki halk, Devlet Bahçeli’nin inadi ile yapilan 2002 erken seçiminde çareyi, yeni sandigi Tayyip Erdogan’da aradi.

O seçimde Ecevit’in DSP’si ve Koalisyon ortaklari ANAP, MHP ve mecliste grubu olan Tansu Çiller’in partisi DYP baraji geçemeyerek meclis disinda kaldilar. Tek basina hükümet kuran AKP’nin, politik bakimdan sirtini dayadigi ABD’nin ve Avrupa Birliginin (AB) zorladigi kemer sikma ve özellestirme baskisini sürdürmekten baska yapacagi yoktu. Dolaysi ile istihdam yaratacak yatirimlara daha çok kaynak yaratma yerine, “elinde avucunda ne varsa sat, sav ve borç öde” politikasina devam edildi. Öte yandan küresel sermayenin eline birakilan holdinglere dayali özel sektör ise her ülkede oldugu gibi üretimden degil, öncelikle paradan para kazanma yolunu yegledi. Bu durum hem istihdam kapasitesini azaltti, hem de gelir dagilimdaki uçurumun derinligini artirdi.

Son aylarda ABD, Avrupa ve kalkinmis ülkelerde tirmanan parasal krizin bizim gibi gelismekte olan ülkelere yansimasi iste bu iki yapisal sorun açisindan çok daha önemlidir. Ilk bakista bizim para piyasalarinda görülen düsüsün bir süre sonra kapasite kullaniminda ve üretimdeki düsüsün hizlanmasina dönüsmesi olasiligi çok yüksektir. Dolaysiyla bankalar gibi hizmet sektörlerinden daha çok imalat sanayinde baslayacak isten çikarmalar, ülkeyi yillar öncesinde kaldigi sanilan, çatismali sosyal sorunlarla karsi karsiya getirebilir. O asamaya gelmeden Ankara’nin “müdahalesi” olacaksa, Washington’da, Londra’da, Berlin’de oldugu gibi para pazarini kurtarmak için degil, halkin asini-isini kurtarmak için olmalidir.

Tarih: 13.10.2008 19:58:13

Okunma : 666

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır