Cevikce / Haber ayrıntısı
Ekonomi tarihini iyi okumaliyiz |
Özellikle 1994 devalüasyonundan beri iki konuda kendi kusagim iktisatçilarin çogundan ayri düsünmekteyim |
|
Birincisi, düsük de olsa büyümeyi sürdürmek için bizim gibi ülkelerin bir süre daha yüzde on dolayinda bir fiyat artis hizi ile ekonomiyi (orta diregin talep düzeyini) canli tutma önerimdir. Ikincisi de, "toplumsal tarihin tekerrürden ibaret" oldugu savini çok ciddiye almadigim halde son yüz yilin "ekonomi tarihini" çok iyi okumaliyiz diyorum. Inis ve çikislar, zamanlama farki ile de olsa aynen tekrar ediyor. Yani, aylardir artarak süren son bunalim da, kirk yildir kaçinci kez yasananlarin asagi yukari aynisi. O nedenle hiç yoksa Türkiye'mizi yönetenlerin yakin geçmisteki dalgalanmalari çok iyi okumasi ve dogru yorumlamasi gerekirdi. Benim okudugumdan çikardigim ders, 3-6 ve 12-17 yillik devrelerle içeride ve disarida ortaya çikan parasal krizin sonuçta reel ekonomiyi durgunluga soktugudur. Aslinda, her defasinda petrol fiyatlarindaki hizli tirmanisin, bunalimi tetikledigi de degismeyen bir gerçek artik. Sonuçta yatirimlar duruyor, üretim düsmeye basliyor ve issizlik hizla artiyor. AKP'nin bu konulari kavrayacak birkaç adami vardi. Kötü kokulari erken aldiklari için onlar gemiden erken atladi. Abdüllâtif Sener'in bu günleri Genel Baskanina anlatamadigi belli oldu. Alti yillik deneyimine karsin son bir aydir ettigi sözler, Tayyip Erdogan'in özellikle ekonomik konulari kavramada çok zorlandigini gösteriyor. Yanindakilerden Maliye Bakani eskilerin tabiri ile sanki açikgöz bir Galata bankeri. Hazine Bakani ise bir Ingiliz üniversitesinde bankacilik doktorasi yapan ögrenciyi andiriyor. CHP Genel Baskani, 1970'in basinda Maliye Bakani oldugundan bu yana Türkiye'de ve dünyadaki ekonomik gelisimi ve degisimi ayrintilari ile en iyi izleyenlerdendir. Ancak özellikle AKP'nin hak etmedigi bir destekle iktidara gelmesini ülkesi açisindan içine sindiremedigi için inatla sürdürdügü gerginlik politikasini agirlikli olarak siyasal ve toplumsal konular üzerine yogunlastirdi. Bu yüzden görünürde ekonomik konularda somut önerilerde bulunmamakla suçlanmaktan kurtulamadi. Bu kez dünyayi saran bunalimin daha ilk haftalarinda Baykal bunalimin boyutunu ve derinligini gören ve söyleyenlerin basinda yer aldi. Ancak hükümet her zaman oldugu gibi Baykal'i felâket tellalligi ile suçladi. Ne yazik ki, kulak vermesi gereken is çevreleri de orali olmadi. Bu çevrelerin sözcülerinin son günlerdeki elestiri ve önerileri söyle özetlenebilir: " Türkiye ekonomisi ciddi bir durgunluk, hatta küçülme tehlikesiyle karsi karsiyadir. Bu tehlikeye karsi hükümetin acil olarak bir önlemler paketi açiklamasi gereklidir. Bu pakette yer alacak önlemler arasinda para ve maliye politikalarinin gevsetilmesi, kamu harcamalarinin belli hedeflere yönelik olarak artirilmasi, reel sektörün vergi indirimleriyle ve bazi diger desteklerle desteklenmesi bulunmalidir. Su asamada Uluslararasi Para Fonu (IMF) ile günün kosullarina uygun bir anlasmaya varilmalidir". Oysa günler öncesinde Baykal, en çok izlenen bir televizyon habercisine sunlari söylemisti: "Türkiye'deki finans sisteminin, kredi imkânlarinin, KOBI'lere yönelik olarak, üretim yapan fabrikalara yönelik olarak artirilmasi zorunlulugu var. Ama sadece böyle bir yaklasimla bu krizin çözülmesi mümkün degil. Çünkü krizin bir de tüketim ayagi var. Insanlari para harcar, talep üretir, ekonomiyi asagidan yukariya dogru çarklari çevirir hale getirmek lazim. Memurlarin ve emeklilerin ücretlerine ciddi zam yapmanin zamanidir. Onlar için oldugu kadar, ekonominin çarklarinin döndürülebilmesini saglamak için buna ihtiyaç vardir. Ayni sekilde isçi çikartmayacak olan isletmelerdeki isçinin cebine girecek parayi artirmak üzere devletin prim ve vergi yükünden vazgeçmesini saglamak lazimdir. Dogalgazdan ve elektrikten alinan ÖTV ve KDV'yi kaldirmak lazim. Sifir faizli kredileri sadece esnafa degil çiftçiye de veriniz". CHP Genel Baskani'nin bu somut önerileri, is çevrelerininki ile benzerlik içinde. Aslinda ortak yaklasim, yukarida isaret ettigim gibi orta sinifin alim gücünü yani toplam talebi canli tutmayi içeriyor. Anlasilan, bu kez yasanan bunalim sayesinde bazilarinin ayaklari yere basmaya baslamis. Washington'da IMF Baskani'nin gözüne bakarkenki hali, Baykal'in dedigi gibi Tayyip Erdogan'in ayaklarinin da artik suya erdigini gösteriyor. |
Tarih: 24.11.2008 09:30:53 |
Okunma : 631 |
Kategori : Vatan Gazetesi |