Cevikce / Haber ayrıntısı
Sonuna dek CHP'li olarak aklimdan geçenler |
Her sabah güne Saatli Maarif Takvimimin yapragini koparmakla baslarim. 28 Kasim sayfasinda Atatürk'ün çok bilinmeyen bir deyimini gördüm "Devrimin hedefini kavramis olanlarin, daima onu korumaya güçleri yetecektir". |
|
Her sabah güne Saatli Maarif Takvimimin yapragini koparmakla baslarim. 28 Kasim sayfasinda Atatürk'ün çok bilinmeyen bir deyimini gördüm "Devrimin hedefini kavramis olanlarin, daima onu korumaya güçleri yetecektir". Kimin isaret edildiginden çok burada önemli olan, devrimden ne anladiginizdir. Ikincisi de, hedefi dogru anladiysaniz, gücünüzü o yönde kullanabilme cesaretinizin var olmasi gerekir. Bilimsel, önyargisiz ve özgürce bakildiginda, Atatürk'ün Anadolu devriminin hedefinin, "ulusun yasaminin çagdas uygarlik düzeyine ulasmasi" oldugunda herkesin birlestigi görülür. Bu genel tanimlamayi, dünyanin bilim kurumlari siralamasinda ilk beste her zaman yer alan Princeton Üniversitesi (Erdal Inönü de bu üniversitede okumustur) ögretim üyelerinden ve bence Atatürk'ü en dogru anlayanlardan tarihçi Prof. Heath Lowry, kisa süre önceki bir konferansinda genisçe yorumlamis. Söylediklerinden bir özet çikardim: "Atatürk günümüzde yasiyor olsa idi, ülkesinin modernlesme hedefini gerçeklestirme yolunda attigi dev adimlardan son derece gurur duyacagindan en ufak bir süphe dahi olamaz. Bu çerçevede, Türkiye'nin, AB'nin tam üyesi olarak, Batili uluslar ailesi ile nihai anlamda bütünlesmesi için kesinlikle tüm gücüyle destek verirdi. Atatürk'ün beni her zaman hayran biraktiran tarafi, uzun vadeye odaklanabilme yetenegi ve daha önemsiz meseleler yüzünden konudan sapmamasi. Bu konuda bir örnek vermek gerekirse günümüzde yasiyor olsaydi, süphesiz, Türkiye'nin dünyadaki rolünün, hâlâ çözüme kavusmamis ve son 34 senedir çözüm bekleyen Kibris sorunu ile rehin tutuluyor olmasindan kaygi duyardi". "Atatürk günümüzde yasiyor olsa idi, mirasini korudugunu iddia edenler kadar, ayni sekilde, kurmus oldugu ülkeyi halihazirda idare edenlerden dolayi da hayal kirikligi içinde olacagina yürekten inaniyorum. Her seyden evvel, vefatindan yarim yüzyil sonra dahi, hayatta iken çözmeye çalistigi iki meselenin, yani, 'Türkiye'nin toprak bütünlügünün ihlal edilemez olusu' ve 'dinin devletteki rolü'nün hâlâ Türkiye'nin sorunlar gündeminin en üst siralarinda yer aliyor olmasindan büyük rahatsizlik duyardi. Mustafa Kemal için din, siyasi hesaplar ugruna kullanilmayacak sahsi bir mesele idi." "Mevcut hükümetin Avrupa tarafindan ortaya konulan üyelik kriterlerine uyum saglama konusunda ilerleme kaydedememesinden" ötürü süphesiz sabirsizlanirdi. Ayni noktadan hareketle, kurmus oldugu CHP'nin mevcut lider kadrosunun, Türkiye'nin Batililasma hedefinin nihai anlamda gerçeklesmesini, kendi içinde çelisen bir sekilde, Türk devletinin laiklige olan bagliligini bir sekilde zayiflatmak üzere tasarlanmis Islamci bir senaryo ile esdeger tutmasindan" son derece mutsuzluk duyardi." "Mustafa Kemal günümüzde yasiyor olsaydi, her firsatta, yurttaslarina, birbirlerinin görüslerine saygi duymalari gerektigini hatirlatmanin yani sira, 21. yüzyil sorunlarina, 1920'lerin, 1930'larin sartlarina uyacak sekilde tasarlanmis çözümlere geri dönmek suretiyle çözüm bulamayacaklari gerçegini kabul etmeleri gerektigini de hatirlatirdi. Degisen zamanlara ve degisen sartlara uyum saglama yetenegi, Mustafa Kemal'in gerçek dehasi idi. Mustafa Kemal Atatürk'ün hiç yapmadigi bir sey varsa, o da bugünün ve yarinin pahasina, geçmise saplanip kalmakti. Atatürk günümüzde yasiyor olsaydi, Türkiye'nin karsi karsiya kaldigi sorunlar için 21. yüzyil çözümleri ariyor olurdu." "Keza, Müslümanlik konusunda edilen ortak bir sadakat yemininin Orta Dogu'da oynanabilecek makul bir koz oldugunu düsünecek kadar, günümüzdeki Türk siyasetçilerinin bir kisminin göründügü gibi saf da olmazdi. Dis politikaya dönük konsantrasyonu, Osmanli'nin geçmis ihtisamini yeniden yaratmak yönündeki kusurlu imaj üzerine oturtulmus yarim yamalak bir ideal ile sekillenmezdi. Daha ziyade bu, Türkiye'nin Avrupali uluslar ailesinin tam üyesi olarak güçlendirilmesine yönelik taviz vermeyen bir konsantrasyon olurdu." Ben bu özeti, kendisini Atatürk'ün yukaridaki "Devrimin hedefini kavramis" olanlardan sayanlarin, okumamislarsa, bes-on kez, okuduysalar birkaç kez daha okumalarini ögütlüyorum. Yetmez, özümsemek ve geregini yapmak için özveride bulunmak gerekir. Biliyorum ki, ezberine uymayanlarin bunu yapmasi kolay degildir. Ancak özgüveni olanlar zorlanmayacaktir. Çünkü yalniz degiller, sorumluluk alabilenler, basarmak için inançli ve örgütlü olmak gerektigini zaten çok iyi bilirler. Elbette 21. yüzyilda bu örgütlülügün, "halka ragmen, halk için" degil, "halkla birlikte, halk için" olmasi konusunda da, kimsenin en küçük bir kusku duymamasi gerekir. |
Tarih: 8.12.2008 16:29:13 |
Okunma : 711 |
Kategori : Vatan Gazetesi |