Cevikce / Haber ayrıntısı

Özür Dilerken

ABD'de baskanlik seçiminin sonucu belli oldugundan beri, gazete ve televizyondaki yorumlarin ilk sirasini, Barack Obama'nin Ermenilerle ilgili, resmi politikamiza karsi söyledigi sözler dolayisiyla dogan tedirginlik aldi
 

Senatör Obama Baskanlik görevine 20 Ocak'ta baslayacak. Dünyanin karsi karsiya kaldigi son ekonomik bunalim yüzünden, Baskanin uzunca bir süre baska konulara öncelik verebilecegini kimse beklemiyor. Kaldi ki, Cumhurbaskani Gül'ün milli maç dolayisiyla Erivan'da baslattigi açilimi olumlu karsilayanlarin basinda Obama vardi.

Ermenilerle yüzyillardir var olan akil ve gönül bagimizin üstüne 1.Dünya Savasinin kara bulutlarinin çöktügü bir gerçek. Ne var ki, o bulutlar bir imparatorlugu da tarihten sildi, götürdü. Mustafa Kemal'in Anadolu Ihtilali ile bu günlere gelen Cumhuriyet kusaklari, o gönül baglarini yeniden kurmayi becerecek akil ve iradeye artik sahipler. Benim kusagim, bu geçis döneminin acilarini oldugu kadar övünç dolu duygularini da tatmistir. Arkadasim Nisan Yaglioglu, Amasya'da dogdugum evimizin duvar bitisigi komsumuz Ohannes Yaglioglu'nun benimle yasit ogludur. Orta Dogu Teknik Üniversitesi'nin (ODTÜ) ilk mezunlarindan, halen Istanbul'da milli gelirimize katkida bulunan orta boy bir sanayicimizdir. Hirant Dink'in kaybini duydugumda gözümün önüne Nisan'dan önce babasinin her zaman yorgun olan yüzü gelmisti. Ohannes Amca'nin elimden tutup, bos gezmeyeyim diye beni Yagliyan Un Fabrikasi'na götürdügü günü hiç unutmam.

Yesilirmak, Kuzeydogu Anadolu'dan çikar. Kelkit Vadisi boyunca batiya akar, Çekerek kolu ile birlesip kuzeye döner ve Çarsamba'dan Karadeniz'e ulasir. Amasya'yi iki dag arsindan yararak geçerken Samsun'un Lâdik Ilçesi'nden yola çikan küçücük Tersakan ''beni de yanina al'' dercesine Yesilirmak'a siginmaya çalisir. Batidan geldigi için adi Tersakan olmus. Ama o küçük Tersakan, üzerindeki bir zamanlar 12'yi bulan un fabrikasinin su çarklarini döndürerek çevre bes ilin karnini doyururdu. Havza'dan Amasya'ya büyüklü küçüklü bu fabrikalarin yarisi bir zamanlar Ermeni yurttaslarimizindi. Onlarin en verimlilerinden biri de benim tatillerde üç yil kâtipligini yaptigim Yagliyan Fabrikasi idi. 200 çuval un kirardi. Francala yapilan 76 randiman unu az üretirdik. Çünkü halkin çok küçük bölümü olan zenginler daha pahali olan beyaz francalayi yerdi. Firincilar esmer ekmek yapmak için çoklukla 86 randiman un isterdi. Sabahlari Kozakçi lakapli at arabacisinin yanina biner gider, aksamlari bir saat yürüyerek eve dönerdim. Kâtip deyince, sanilmasin yalnizca çuval sayisi tutan biriydim. Okulluydum, kentliydim. Ayni zamanda da, Ohannes Amca'nin fabrikadaki vekiliydim. O yüzden, göz ucu ile baktiginda her çuvaldan kaç okka un çikacagini, Tersakan'in o günkü gücü ile dönen çarkin aksama kaç çuval üretecegini bir çirpida bilen Abit Usta bile her seyi bana danisirdi.

Un fabrikalarinda nereye baksaniz dönen kalin kasnaklar, çarklar, tekerlekler görürsünüz. Onlarin arasinda hizla giden kayislar bazen isikta göz alircasina parlayarak durmaksizin dönerler. Bir yerinizi kaptirirsaniz, o kayislar urbanizdan söküp alamazsa, kolunuzu, bacaginizi da alir götürür. Kaç kisinin sakat kaldigini, hatta ölenler oldugunu Abit Usta bize hikâye ederdi. En tehlikeli yer Tersakan'in üstündeki, fabrikanin enerjisini veren büyük çarkti. Debisini artirmak için öbür yakasindan yapilan bentle irmagin suyu oldugu gibi çarkin altina toplanirdi. O güçlü akintinin üzerinde çarki onarmak için kurulmus ahsap bir balkon vardi. O kaygan tahtanin altindaki çaglayanin dövdügü çarkin yanina yaklasmak bana Ohannes Amca'nin koydugu tek ve kesin yasakti.

Yagliyan Un Fabrikasi'nda ikinci yilimda 18 yasindayim ve artik sadece deftere, kayda, sayilara degil; azgin çarklara, kayislara, eleklere de hükmetmek istiyorum. Ve bir gün yasaga karsin büyük çarkin Tersakan'a meydan okuyan bagirisina kendimi birakarak dalip gitmisim. Ohannes Amca'nin haykirisini ve beni güçlü elleri ile balkondan savurusunu ömrüm boyu unutmadim. Belki yasama geri dönmüstüm.

Yillar geçti. Nisan, ODTÜ'den, ben Istanbul Üniversitesi'nden mezun olduk. O Istanbul'da sanayicilige, ben de Devlet Planlama Teskilati'nda çalismaya basladik. O askerligini benden önce yapti. Bir gün Amasya'dan bir aci haber aldim. Mahallemizde beraber büyüdügümüz suçlu yaratilisli bir arkadasimiz hapisten kaçmis ve eline tutusturulan bir tabanca ile Ohannes Amca'yi vurmustu. Artik o da Amasya'mizin yedi bin yillik kavimler topraginda babamla yan yana yatiyordu.

Ben simdi bunlari yazarken elbette yogun duygular içindeyim, ama bir o kadar da umut doluyum. Çünkü Hirant Dink giderken, Türkiye ile Ermenistan arasindaki yikik köprünün yeni temellerini de atmisti. Dilerim, Baskan Obama, sadece babasinin topraklarinda Afrika'da insanligin yasadiklarini degil; Anadolu gibi uygarliklarin besigi topraklardaki insanin, yüzyillardan gelen acilarini da duyar olsun.





Tarih: 18.12.2008 18:28:04

Okunma : 672

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır