Cevikce / Haber ayrıntısı

Cumhuriyet Halk Partililik

CHP Genel Baskani'nin "çarsafliya rozet" konusu benim için çok önemsiz bir olaydi. Buna benzer son sekiz yilda Genel Baskan'in basindan o kadar çok siradan olay geçti ki hemen hepsi de unutuldu gitti.
 

Yerel seçim öncesi olmasaydi bu da bir iki gün içinde gündemden çikardi. Baykal'in Antalya'da bayanlara hesap verirkenki halinden, bu tartismanin uzamasindan rahatsiz oldugu anlasiliyor. Il Baskani'nin Istanbul'da o günkü olaya "açilim" demesi, yakin çevresinin "Çarsaf Anadolu kadininin geleneksel giysisidir, türban ise siyasi simgedir" gibi sözleri hiç kimseyi inandirmamistir. Deniz Baykal'in kirk yillik siyasal yasaminda bu tür saçmaliklara asla izin vermedigini ve kalkisanlari da bagislamadigini en yakindan bilenlerdenim.

Ne var ki tirmanan tartismanin ve elestirilerin, olmasi gerekenin çok ötesine geçtigi ve CHP'nin temel ilkelerinin karalanmasina dönüstürülmek istendigi görülüyor. Hadi, milletvekilinden, partiye oy veren sade yurttasa kadar, olumlu ya da olumsuz konusan, yazan ve çizenleri anliyorum. Ancak birilerinin, çarsaftan yola çikarak, CHP ile tarihi hesaplasmanin son senaryosunu yazma telasi içinde olduklari da, görmezden gelinemez.

Iste onlarin önde gelenlerinden Ali Bulaç yazisinda soruyor, "Baykal, Türkiye'nin Gorbaçov'u olabilir mi?" Yanitini da hemen ekliyor, "Yeni sol, Anadolu solu gibi açilimlarin altina imza atan, simdi de çarsaflilara CHP rozeti takip tek parti zihniyetine sahip çikilmayacagini seslendiren Baykal ile Gorbaçov arasinda birtakim benzerlikler kurulabilir." Dikkat edilirse sorusunda "olabilir mi" diyor ama yanitinda "benzerlik kurulabilir" diyerek, benzerliklerinin odak noktasinin ikisinin de sicilinin bozuk oldugunun altini çiziyor. Neymis bu bozuk sicilleri Gorbaçov'unki "Komünist Partisi", Baykal'inki de "Cumhuriyet Halk Partisi" imis.

Gorbaçov gibi, Baykal da sicilini düzeltebilirmis! Bulaç, Baykal'a bunun yolunu da gösteriyor, "Otoriter rejimlerde sicili bozan ana faktör kisilerden çok kurumsal siyaseti yürüten gayri sahsi aktörler, yani partidir. Ama partileri ve siyaseti dönüstüren de insanlardir. Özetle Ali Bulaç, Baykal'a CHP'nin bozuk sicilini düzeltmesini öneriyor. Ve çarsaflilara rozet takmasini da, Baykal'in partiyi düzeltme yolunda attigi ilk adim olarak gösteriyor.

Ikinci Cumhuriyetçilerin ve laiklik yeniden tartisilsin diyen çevrenin buna benzer söz ve yazilarinin ardi arasi kesilmiyor. Elbette Basbakan da, atlattigi kapatilma davasinin hesabini sorarcasina, "bu adimin (çarsaf), sikintisini çektigimiz birçok sorunun çözümüne yardimci olacagini umuyorum" diyerek Baykal'i taslamaktan geri kalmadi.

Bunlarin arkasindaki asil neden, 1950'den beri CHP'nin laik, demokratik, cumhuriyet ilkelerinden ödün vermemekteki direnisi yatiyor. Biliyorlar ki, kendi çikarlarinin hükümetleri oldular ama hiçbir zaman aldiklari oyun karsiligini halka verecek iktidar olamadilar. Simdi, bu çevre, bir süredir muhalefet yorgunluguna kapilan tez canlilarin, düsüncesizce ortaya attigi tutarsizliklarindan yararlanarak CHP ile Genel Baskani ayristirmaya çalisiyor. Bunu yaparken de ezelden beri kullandiklari, CHP'nin halkin degil devletin partisi oldugu ve o nedenle hiçbir zaman halktan iktidar için destek alamadigi savini dillendiriyorlar.

Oysa daha dün kurultayinda Genel Baskan'in önerileri yönünde yenilenen programda CHP, varlik nedeninin temel ilke hedefleri olan alti oku çagdas, evrensel yorumlari ile aynen koruyarak yoluna devam edecegini açikladi. Alti oktan biri olan devletçilik umdesinde "CHP'nin devletçiligi, halk için devlet yapilanmasini, katilimci yönetimi, demokratik hukuk devletini öngörür" denilmektedir. Halkçilik ilkesi ise "CHP'nin halkçilik anlayisi siyasal mesruiyetin temelini halkta bulabilmektedir, ekonomik ve siyasal imtiyazlarin kaldirilmasidir, sahipsizlerin sahibi olmaktir, çözümleri halk için, halkla beraber bulmaktir" seklinde öncekiler gibi yinelenmistir.

Bugün dünyada, kurdugu cumhuriyeti ile 21. Yüzyila ulasabilmis CHP gibi bir baska parti yoktur denebilir. CHP bu gücünü, önce halkindan ve sonra da siyasal ilke ve hedeflerinin dogrulugundan, saglamligindan almaktadir. Türkiye'de programini kurucu genel baskanlarinin yazdigi ve partilerinin degil genel baskanlarinin adi ile tarih sayfalarinda unutulan çok parti vardir. Daha yakin geçmiste basbakan bile olmus çok kisinin partisi gibi Tayip Erdogan'in partisi de bir gün geldigi gibi gidecektir.

Deniz Baykal, genel baskan olmaya adimini attigi ilk gün, birincil görevinin CHP'yi sonsuza dek yasatmak oldugunun bilinci içindeydi. Ben Baykal'in kendisini, parti ilkelerinden ödün vererek de olsa basbakan olmaya degil, CHP'nin ilke ve hedeflerini iktidara tasimaya adadigina inananlardanim. Biliyorum ki, Deniz Baykal bu inancini ve azmini yitirdiginde, bayragi bir baska arkadasina verip, arkasindan kosacak kadar yürekli ve onurlu bir Cumhuriyet Halk Partilidir.

Tarih: 30.12.2008 18:03:58

Okunma : 681

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır