Cevikce / Haber ayrıntısı

Dilerim, 2009 için ben yanilirim

2009 yili öyle görünüyor ki, her açidan hem dünya hem de ülkemiz için çok sorunlu ve acili olacak.
 

Süren ekonomik krizin tirmanacagini bekliyorum. Mali kriz derken ekonomi tam bir durgunluga sürüklendi. Simdi de isten çikarmalarin artmasi ile çalisma barisinin bozulmasi ve yillar öncesinde kalan toplumsal gerginligin yeniden kitlesel boyutlara ulasmasi olasiligi var.
2008'in biraktigi tabloyu özetlemek gerekirse; Basta sanayi, bütün sektörlerde üretim hizla düstü, kalkinma hizi yüzde 2'nin altinda, fiyat artisi yeniden çift haneli, issizlik artisi yüzde 10'un üzerinde, varliklarinin degeri yari yariya düsen özel sektörün dis borcu 150 milyar dolara yaklasti, dis açik bes yilda dört kat artarak 50 milyar dolara ulasti. Bu gerçeklerle baslayan 2009'un, daha bir yil öncesinden duran yeni yatirimlar, dünya ticaretindeki çöküse paralel olarak hizla düsen ihracat ve iç ve dis borçlanma kaynaklarinin kurumasi nedeniyle, tam bir durgunluk yili olacagini simdiden görülüyor.

Gelismekte olan ekonomilerin genel gidisini belirleyen üç ana sektör vardir. Otomotiv sanayi, konut yapimi ve dis ticaret. Görüldügü gibi New York borsasinda baslayan ve bütün dünyayi saran finans krizi ekonomik durgunluga dönüsmeden daha bir yil önce Türkiye'de otomotiv ve konut satislarinda sorun yasanmaya baslamisti. Küresel krizle birlikte bu sektörlerde üretimde de hizla duraksamalar kendini gösterdi.

Ilk isten çikarmalar da bu sektörlerde basladi. Aslinda ekonomiler durgunluk egilimine girdiginde görünür isaretler, önce büyük ölçekli üretim dallarinda ve o dallardaki kuruluslarda ortaya çikar. Bir süre sonra yan sanayilere ve ticaret sektörünün yine büyük isimlerine yayilir. Küçük sanayici ve esnafin korkulu beklentisi daha sonra gerçek olmaya baslar. Bizde çalisanlarin en yogun oldugu kesim de iste bu küçük ve orta ölçekli sanayi ve ticaret sektörleridir. Bu nedenle issizlik ve onun yaratacagi sorunlar asil 2009 yilinda ülke boyutunda yasanmaya baslanacaktir.

Iktisat tarihçileri, arkasinda derin acilar ve büyük maddi zararlar birakan depremler gibi ekonomik çöküsleri de belli zaman araliklari ile tekrar eden olaylar olarak tarif ederler. Yani ekonomiler belli sürelerle yükselen sonra düsen bir seyir izler. Eskiden, küresellesme öncesi bu degisim, ülkenin büyük oranda kendi iç nedenleri ile olusurdu. Son yirmi yildir özellikle komünizmin Moskova'da bitisi ile kapitalizm dünyayi arkasindan sürükler hale getirdi. Londra'da batan bir bankanin faturasini Adana'da issiz kalan banka veznedari öder oldu.

Görülen o ki, 2009 yili kapitalizmin önce kendini kurtarmak için kitabindaki her seyi sil bastan yazmaya çirpinacagi bir yil olacak. Bunun anlami, paradan para kazanmak için çikarlarini koruyamaz hale gelen "ezberini" yeniden yazmanin bir yolunu bulmaya çalisacak. Oysa Çin'de "dev" uyanmis gözüküyor. Yoksul ve gelismekte olan bizim gibi ülkelerin halkinin gözü açildi artik.

Bu pencereden bakildiginda Türkiye kendine nasil bir yol çizecek görecegiz. Artik Basbakan'in da halinden, zehirli oklarin teget geçmedigini, ülkeyi tam da orta yerinden vurdugunu gördügü anlasiliyor. Onun için en zor olani da 2009'un ilk üç ayinin seçim dolaysiyla nasil yönetilecegidir. Hemen her çevre ile tam bir savas halinde. Muhalefetiyle, yargisiyla, is dünyasiyla ve sendikalar basta sivil toplum örgütleriyle, yazili, sözlü sürekli çatisma içinde. En muhtaç oldugu bir zamanda IMF ile bile dalasmayi marifet sayar durumda. Bu nedenle Gazze'deki acilardan ve Ergenekondan yararlanarak ekonomik sikintiyi halkin gündeminden çikarmayi yegliyor. Oysa iktisat tarihini iyi okumadigi için bu tutumunun, harcamadan kaçan toplumun daha da içe kapanmasina neden olacagini ve durgunlugu artiracagini bilemiyor.



Tarih: 19.01.2009 08:44:48

Okunma : 698

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır