Cevikce / Haber ayrıntısı

"Bu güzel ve yalniz ülkeye" ve CHP'ye yazik olacak

Engin Ünsal'la birlikte Milletvekilligi yaptik. 12 Eylül 1980 sonrasi o daha çok kendi konusu sendikacilik ve çalisma hukuku üzerine yazmayi ve ders vermeyi yegledi. Politik yorumlari her zaman ilgi çekti. Son bir yazisini ben yayinlamak istedim. Düsüncesine katiliyorum. *
 

Robert Michels 1876-1936 yillari arasinda yasamis ünlü bir Alman toplumbilimcisi ve Max Weber'in de ögrencisidir. Michels'in olusturdugu ve Oligarsinin Demir Yasasi adini verdigi kural bizim günümüzde, basta siyasi partiler ve sendikalar olmak üzere, tüm örgütlerde yasanan oligarsik egilimleri anlamamizin anahtarini veriyor. Michels, siyasi partilerin demokratik olamayacagini çünkü kuruluslarindan kisa bir süre sonra kendilerini bürokratik oligarsilere dönüstürme zorunda olduklari savini ileri sürmüstür. Artan bürokrasinin bedeli ise gücün tepede toplanmasi ve tabandaki üyelerin etkisinin azalmasidir. Liderler politika üretmeye çalisan üyeleri etkileme ve yönlendirme konusunda tartisilamaz olmustur.

Bu konuda yasanan son örnek CHP'nin yakin geçmiste yapilan Olaganüstü Tüzük Kurultayidir. CHP Genel Baskani partide yasanan basarisizligin örgütsel daginiklik ve örgüt birimleri arasindaki iletisimsizlikten kaynaklandigi düsüncesinden hareketle, partide yeni bir düzenleme geregi duymustur. Artik, genel sekreteri parti meclisi degil genel baskan atayacaktir. Degisiklik sonucu, partinin en yüksek organi olan merkez yönetim kurulunun da yapisi degismis ve üyelerinin tümü (Genel Sekreter disinda 13 kisi) Genel Baskan tarafindan atanacak ve Genel Baskan Yardimciligi sifati ile ayri konularda görevlendirileceklerdir. Böylece Genel Baskan çalisma arkadaslarini kendisi atayacak, onlarla tartismasiz bir iliskide çalisabilecektir. CHP tüzügünde köklü degisikler içeren bu girisim Olaganüstü Kurultay delegelerinin oylari ile kabul edilmistir. Bu sonuçla, CHP de Genel Baskanin gücü son derece pekistirilmis ve mutlak kilinmistir.

Bu degisiklik, CHP'nin tarihsel gelisimi açisindan incelendiginde ilginç bir sonuç ortaya çikmaktadir: CHP'nin hiçbir döneminde bir Genel Baskan, böylesine mutlak bir güç ile taçlandirilmamistir. Ne partinin kurucusu Atatürk, ne Milli Sef, Ebedi Sef olarak adlandirildigi dönemlerde Ismet Inönü bu yetkileri istemis, ne de bu yetkiler kendilerine taninmistir. Içyapisi açisindan CHP için, en antidemokratik bir dönem baslamaktadir. Ancak:

Böylesine mutlak güç elbette beraberinde çok önemli sorumluluklari da getirecektir. Artik CHP Genel Baskaninin, herhangi bir basarisizlik konusunda, kendisinden baska suçlayabilecegi kimse veya bir neden olmayacaktir.

Türkiye tarihsel bir dönemeçten geçmektedir. AKP iktidari ülkeyi hizla bir ortaçag karanligi içine sürüklemek istemektedir. Ülkenin 85 yillik ekonomik kazanimlari çok uluslu sirketlere ve özellikle yesil sermayeye yok pahasina satilmistir. Ülkenin batiya dönük aydinlik yüzü karartilmaktadir. En deneyimli bilim adamlariniz 'mahalle baskisinin' varligini sosyolojik olarak kanitlamaktadir.

AKP, basta sendikalar olmak üzere tüm olasi direnç noktalarina tek tek ele geçirmektedir. Bürokratik yapi öylesine dinci kadrolarla doldurulmustur ki gelecekteki iktidarlarin bu kadrolari temizlemesi çok zor olacaktir. Türkiye bir siyasal degisim yasamak zorundadir. Bunun ancak demokratik yoldan saglanabilecegi ve bunu da yerel seçimlerde gösterecegi basari ile CHP'nin yapabilecegi yadsinamaz. CHP yerel seçimlerde basarili olmak zorundadir. Bin kat daha güçlenmis Genel Baskan Deniz Baykal'in önünde artik ardina siginabilecegi hiçbir engel, hiçbir bahane kalmamistir. Eger CHP oligarsik yapilanmasina ragmen basarili olamaz, oylari düser veya çok az artarsa, bu "güzel ve yalniz ülkeye", CHP'ye ve Sayin Deniz Baykal'a çok yazik olacaktir.

Tarih: 16.02.2009 18:39:50

Okunma : 697

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır