 |
Diyarbakir'da Basbakan konusurken, CHP Genel Baskani da Adana'da idi. |
|
Erdogan, "Baykal Sivas'tan bu tarafa gelemiyor" derken, 70'li yillarda Ecevit'le, 80'li-90'li yillarda Baykal'la ayni meydanda yaptigimiz coskulu mitingleri animsadim. Içim daraldi. O sözleri Basbakan'a söylettigimiz için biz suçluyuz. Tayyip Erdogan'i dinlerken bu konuyla ilgili 6 yil önceki bir yazimi açtim: "Muhafazakâr sagin sözcülerinden olan Taha Akyol sunlari yaziyor: 'Türkiye'nin en önemli meselesi Kürt meselesidir. Belirleyici olan Entegrasyon kavramidir. Bir ülkedeki etnik kesimlerin toplumun bütününe, ne ölçüde entegre oldugudur; hem sosyo-ekonomik hem siyasi bakimdan. Bölgeyi Türkiye bütününe baglayan en kuvvetli siyasi entegrasyon bagi, bugün AKP'dir. Demek ki, muhafazakâr degerler milli bütünlügümüzün harçlarindan biridir. Muhafazakâr Kürtler yani, dinciligi agir basan Kürtler, AKP'ye oy veriyor, o partiden Kürtler de parlamentoya giriyor, böylece AKP entegrasyon açisindan önemli bir siyasal basari sagliyor. Türkiye'de etnik kimliklerin üzerinde birlestirici bir siyasi deger olusturacak, sol bir partimizin yoklugu, sadece demokrasimizin degil, siyasi entegrasyonumuzun da vahim bir eksikligidir. 1930'lara saplanarak, bu milli ihtiyaci görmeyi engelliyor maalesef'. Bu savlari, AKP'nin siyasal basarisi dedikleriyle birlikte yorumlarsak, Sayin Akyol'un yorumuna göre; CHP 1930'dan beri saplandigi laiklik paranoyasindan kendini kurtarsa ve solculuk yaparken Kürt yurttaslarimizin oyunu almak için bir yolunu bulup dinsiz olmadigini da anlatabilseydi, onlarin ayrilikçi siyasetlere kaymasini önlerdi. Özeti, 70 yildan beri CHP laiklik konusunda ödün vermedigi için Kürt yurttaslarimizin oyunun ayrilikçi partilere gitmesine sebep oldu. Ciddi bir sosyo-politik yanlislik, dünyanin her yerinde oldugu gibi bizim aydinlarimizin içinde de her zaman var olmustur. Mustafa Kemal'in daha yüzbasi iken gördügü ve onu bu cografyadaki liderlerden ayiran en büyük üstünlügü; aydinlanma, çagdaslasma, gelisme ancak laik toplum olmakla mümkündür, anlayisidir. Enver Pasa'nin Mustafa Kemal kadar cesur, zeki, vatansever oldugu, hatta ondan daha önce tek basina ülkeyi yönetme gücünü elde ettigi bir gerçektir. Enver Pasa içtenlikle inanmisti ki, hem hilafet kalacak, yani imparatorluk esas olarak dini kurallarla yönetilecek, hem esitlik, adalet, özgürlük olacak; hem de sanayilesme, gelisme (terakki) olacak. Iste, Enver Pasa'nin temel yanilgisi, bu çeliskiyi görememesiydi. Iste, Mustafa Kemal 'in yola çikarken bir tek arkadasina bile açmadigi temel dogrusu buydu. Akyol inaniyor ki, CHP, öyle bir dinî politika sürdürebilirdi ki, tutucu olmayan Kürt yurttaslarimizin oyunu alirdi. Ona göre, CHP'nin kurtulamadigi laiklik saplantisi yüzünden, ayrilikçi politikacilar, Islamci siyasetle sol politikalarini birlikte sunduklari için, Kürt yurttaslarimiz CHP'ye oy vermemisler! Taha Akyol'un bu düsüncesinde gerçek payi olduguna inanan Baykal, zaten 2002 seçimlerinde Anadolu Solu açilimi ile bu politikayi götürdü. Elestirilere ve partiden kopmalara karsin da israrla sürdürdü. Ancak, 2002 seçimlerinde bölgeden, partinin laikligi çok önemsedigi dönemlerde aldigi oyun yirmide birini bile alamadi. Ecevit'in 1995'ten sonra uyguladigi ve 'inançlara saygili laiklik - iyi tarikat, kötü tarikat' diyerek Fethullahçilara çok yakin durmasinin sonucu, oyunu ciddi olarak artirdigina inananlar olmustu. Oysa sonuçlara bakilirsa 1999'da DSP'nin dogu ve güneydogudan hiç oy almadigi görülür. Bilimsel ve gerçekçi olmadikça, dogru sosyolojik yorum yapmanin olanaksiz oldugunu, bir gün herkes ögrenecektir." Bu yorumlarim 6 yil önce. Taha Akyol'un savlarina olan inanci artmis olacak ki, Baykal açilimlarini çarsaf, Kuran kursu gibi adimlariyla hizlandirdi. Ben yine 6 yil önceki düsüncelerimdeyim. Muhafazakâr sagci açilimlarin hiçbir anlami ve yarari yoktur. CHP'nin Ardahan'dan Datça'ya, Enez'den Semdinli'ye kadar yeniden her sandiktan 6 oku çikarmasi için halki, gerçekten halkçi olduguna, asina ve isine umut olacagina inandirmasi gerekir. Yoksa, arayanlar için asli varken sahtesi inandirici olmaz. |
|