Cevikce / Haber ayrıntısı

Halkin gündemi asi ve isidir

Sinop'tan Iskenderun'a bir çizgi çekildiginde, genel olarak ülkenin dogusunda AKP ile DTP, batisinda da AKP ile CHP arasinda bir genel seçim yarisi sürüyor.
 

Yerel seçimi bu duruma Basbakan Erdogan özellikle Davos sonrasi bilerek ve isteyerek soktu. Bütün korkusu, eger seçim belediye baskanlari arasinda bir seçim havasinda gitseydi, elinde olan bazi büyük kentler dahil, çok yerde kaybetmekti.

Ana muhalefet partisi Genel Baskani da ondan önce böyle olmasini yegledi. Geçen yil sonbaharda patlayan kriz dolayisiyla AKP'nin 29 Mart'ta büyük oranda oy kaybedecegini hesaplamisti. MHP zorla da olsa bu gidise ayak uydurmaya çalisiyor. Erbakan Hoca'nin Saadet Partisi'nin Istanbul basta birçok yerde iddiali adaylar çikarmasinin nedeni de, seçimin genel seçime dönüsmüs olmasindandir. Genel seçim niteligi kazaninca, merkez sagda yeni bir olusum ihtiyacini dile getiren eski basbakanlardan Mesut Yilmaz'in da altini çizdigi bir cümlesi vardi, "AKP, bu seçimde yüzde 40'in altina düserse yeni bir parti kurulacaktir."

Kemal Kiliçdaroglu'nun ve Mehmet Bekâroglu'nun Istanbul'da ve MHP sözcülerinin Ankara'da tirmandirmaya çalistiklari belediyelerdeki yolsuzluk iddialarina dayali dosyali muhalefet de, bu rüzgârin etkisi ile artik heyecanini yitirmis gözüküyor. Genel seçim tansiyonunu artirmak istedigi için AKP, Türkiye'nin her yerinde Basbakan'in talimati ile "büyük düsün" sloganini yaftalayip duruyor.

DTP Genel Baskani Ahmet Türk'ün Meclis çatisi altinda Türkçeden baska bir dille kürsüden konusmaya kendisini zorunlu kilan da, Diyarbakir'i kaybetme endisesinin çok daha ötesinde, bu seçimin yalniz Türkiye'de degil özellikle Avrupa Birligi gözünde de bir genel seçim niteligine bürünmesi oldu. Tayyip Erdogan'in daha bir yil öncesinden 29 Mart seçimlerini bölgede DTP'nin oyunu, 2007 seçiminde aldigi oyun altina düsürme firsati olarak planladigi artik belli oldu. Tunceli'deki beyaz esya dagitimi ve yöredeki benzer çabalar bu plani belgeliyor.

2008'in Eylül ayinda yazdigim bir yazida sunu söylemisim: "AKP döneminde ortaya çikan yolsuzluk olaylarinin en önemlisi "Deniz Feneri" dosyasidir. Tayyip Erdogan'i vücut kimyasini bozacak ve özgüvenini yitirecek kadar etkiledigi görülüyor. Çünkü belediye baskanligi seçimlerine giderken bu dosyanin ortaya çikmasi bütün planlarini altüst etmis oldu. Simdi egilim, basta Ankara olmak üzere demokratik duyarliligi gelismis baska kentleri de CHP'nin alabilecegi yöndedir. Yeter ki CHP, bir süre sonra sakiz haline gelecek bu konunun yaninda asil, halkin belediyelerden bekledigi hizmetlerle ilgili inandirici ve çözüm önerilerini de içeren güçlü bir muhalefet yapsin."

Basbakan, yasanan agir ekonomik bunalim dolayisiyla 2002 seçiminde Ecevit'in basina gelen yikimi yasamamak için halkin as ve is gündemini degistirmeyi basardigini saniyor. Öyle olup olmadigi 30 Mart sabahi görülecek. Ancak muhalefet, eylülde tahmin ettigim gibi sakiz haline gelen Deniz Feneri benzeri dosyalari gündemin birinci konusu olarak tutmakla, Tayyip Erdogan'in gündem degistirme çabasina katki yaptigini sanki görmez durumda.

Seçimlerde, en son örnegi Amerika'da görüldügü gibi, halkin sandiga giderken en öncelikli konusu ekonomik sorunlardir. Yine her seçimde son üç haftada anketlerin tersine çok seyin degisebildigi görülmüstür. Seçmen, ne istedigini açikça ve yüksek sesle dile getirmeye devam ediyor. Baykal'in yapmasi gereken, önerdigi yedi maddelik ekonomik bunalima çözüm konusunda sesini yükseltmektir.

Tarih: 9.03.2009 09:32:13

Okunma : 662

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır