 |
Basbakan, partisinin 3. olagan kongresinde 2 saat 7 dakika konustu. Muhalif medya bile konusmayi olumlu degerlendirdi. |
|
Konusmasinda içinden çikamadigi, basta "Kürt Açilimi", sonra pisman olup degistirdigi "Demokratik Açilim" konusunda partililerinin destegini almaya çalisti. Bunu yaparken her çevrenin duygularini sömürmekten de geri kalmadi. IMF-Dünya Bankasi Istanbul toplantisinda "protestolara kulak verelim" derken yaptigi gibi. Bu sözündeki kasti, ekonomik konularda bizim gibi ülke halklarinin son kriz dolaysiyla as ve is konusunda tam bir çikmazda olduklarini belgelemekti. 2 saat 7 dakikalik konusmasini özenle okudum. Ayni Basbakan, parti genel kongresinde halkin asil derdi olan ekonomik konulara, bir dakika olsun ayirmamis. Bu, Tayyip Erdogan'in son üç yildir bilinçli olarak sürdürdügü, halkin gözünü as ve is sorunlardan uzaklastirma çabasinin bir devamidir. Arkadasim dedigi Karamanlis'in, Yunanistan'da seçimi bir tek nedenle yitirdigini Tayyip Erdogan da gün gibi görüyor olmali: "Ekonomik sorunlar." Obama'nin da Bush'a karsi seçim basarisinin arkasinda büyük oranda ekonomik kriz oldugu, dünyanin ortak kanisiydi. Animsanirsa, Baskanlik konusmasinda Obama, önündeki en acil ve önemli sorunun ABD'nin, dolaysiyla küresel ekonominin içine düstügü bunalim oldugunu söylemisti. Eger, 2000 krizi olmasaydi, bugün ne AKP ne de Tayyip Erdogan vardi. Halk içine düstügü ekonomik bunalimin faturasini Basbakan Ecevit'in DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümetine çikardi. Seçmen as-is umudunu yipranmis gördügü Baykal'in yerine, yeni olan Erdogan'da aradi. Aslinda, özellikle bankalar basta finans sektöründe alinan önlemler 2001'in sonundan itibaren meyvesini vermeye baslamis ve ekonomide göreceli bir istikrarin kapisi açilmisti. Bu olumlu gelisme henüz halka yansimamisken, Bahçeli'nin dislanma korkusu ile koalisyonu 2 yil önce erken seçime zorlamasi AKP'nin bu günlere gelmesine neden oldu. 2002'de yüzde 35 oyla tek basina iktidar olan AKP'nin 2007'ye kadar ekonomide basarili gözükmesinin baslica nedeni de, Ecevit'in ekonomik programini bozmamasiydi. 2007 seçimine giderken kamu kaynaklarindan oy hesabiyla yapilan harcamalar, yeniden ekonomide kirilmayi baslatti. Türkiye'de durgunluk, toplu isten çikarmalar, küçük ve orta ölçekli sanayiler ve esnaftaki çöküntü, küresel krizden bir yil önce baslamisti. Küresel krizle birlikte bu düsüs bütün sektörlere yayildi. 2009'da Türkiye, son 30 yilda ilk kez gayrisafi milli gelirin bu denli büyük düsüs gösterdigi bir yili yasiyor. Yüz binlercesi okumus ve kalifiye olan issizlerin orani OECD ülkelerin hiçbirinde görülmedik bir düzeye, yüzde 15'lere çikti. Bu ortamda bir basbakan, partilerinden önce halka hesap vermesi gelenek haline gelmis olan genel kongresinde 2 saat 7 dakika konusuyor ve bu gerçeklerden iki cümle söz etmiyor. Basbakan "Halkin önüne bir 'açilimdir' attim. Onunla seçime kadar gündemi oyalarim" saniyor. Ona degil de, varsa anlayan adamlarina, "Özal'in düsüse geçtigi 1991 seçimlerinden bu yana yapilan genel seçim sonuçlarina dönüp bir baksinlar" derim. |
|