Cevikce / Haber ayrıntısı

Bu bunalim çok kötü neticeler verebilir

"Diyarbakir nüfusunun yüzde 49'u 1 yas ile 19 yas arasinda. Yani yarisi 19 yasindan küçük gençler ve çocuklar.
 

1 yas ve 25 yas arasi kesim ise yüzde 66'si yani üçte ikisinden fazlasi. Imrali-Kandil ekseninin toplumsal zemini tam da burasi. Bu su demek, PKK'nin gücü de, Türkiye'nin toprak bütünlügüne 'tehdidi' de sinir ötesindeki Kandil dagindaki 3000-3500 ve Güneydogu'nun daglarindaki o rakama yakin daginik silahli unsurlarindan gelmiyor. 72 milyonluk ve giderek uluslararasi sahnede bir 'bölgesel güç' olarak yükselen Türkiye'nin bölünme tehlikesi bu rakamlarin toplamindan olusan silahli unsurlarin temsil ettigi 'tehdit'ten kaynaklanmiyor. Diyarbakir sehir merkezinde yogunlasan yeni Kürt kusaklarindaki 'ruhi kopus'tan kaynaklaniyor. Söz konusu 'ruhi kopus'un bir 'cografi bölünme riski'ne dönüsmesinden kaynaklaniyor."

Cengiz Çandar'in bu saptamalari önemlidir. Daha da önemlisi Çandar'in su savidir; "Bunu CHP'nin ve MHP'nin anlayabilmesi mümkün degil. Çünkü bu insanlarin ne fiziki, ne de ruhî cografyasinda yoklar." Yani Çandar diyor ki, "CHP ve MHP son iki seçimde de bölgede varlik gösteremedikleri için artik sorunun gerçek nedenlerini anlayamaz durumdalar."

Ben, MHP adina bir degerlendirme yapmam. CHP'nin durumuna gelince, önce Çandar'in bu savini, Genel Baskan Baykal'in TBMM'deki konusmasina dayandirdiginin altini çizmek gerekir. O konusmasinda Baykal, "Kürt açilimi", sonra gerileyip "demokratik açilim" giderek artan toplumsal tepki yüzünden de "milli birlik projesi" diyerek Basbakan'in sorunu, tam bir bunalima dönüstürdügünün üstünde durdu. Aslinda Çandar, CHP'nin, daha dogrusu Genel Baskan Baykal'in, Diyarbakir'in da, bölgenin de demografik ve siyasal yapisini AKP'den hele hele Basbakan'dan çok çok daha iyi anladigini herkesten iyi bilir de!..

Burada asil anlasilmasi ve anlatilmasi gereken gerçek, iki seçim öncesine degin 1950'den bu yana bölgenin her sandiginda en çok oyu alan CHP'nin bugün neden yok olma asamasina geldigidir. 1990 öncesi "Güneydogu sorunu", 2000 sonrasi "Kürt Sorunu" denilen ve aslinda halkin, "ayrilikçi terör" olarak gördügü bu sorun, "açilim" adi altinda çözüm yerine bunalima dönüsmüs durumda. Daha da ötesinde, taraflarin kendi kisir hesaplari için firsat bildikleri sözde "açilim" böyle karsilikli suçlamalarla giderse bölgede gelecek seçimde AKP'nin de erimesine neden olacaktir. Içi bos oldugunu kendisi de bildigi halde Basbakan "süreç" oyalamasiyla bu düsüsü önleyecegini saniyor. Oysa açilim diye sözü edilen her sey 1999'dan bu yana Avrupa Birligi (AB) baskisiyla yapilanlarin devamindan baska bir sey degil. Zaten Basbakan genel görüsmenin arkasindan çiktigi gezilerdeki konusmalarinda sunlari söylüyor; "Resmi dilde degisiklik olmayacak, asla. Federasyon ya da özerklik olmayacak, kesinlikle. Üniter yapiya halel getirecek hiç bir adim atilmayacak, Kürtçe egitimle karistirilmasin, bu degil. Seçmeli Kürtçe egitimi olabilir. Egitim dili Türkçedir."

Çandar da biliyor ki, kim(!) temsil ediyor dense de, ortada taraf sayilan parti DTP'nin Genel Baskani Ahmet Türk, "Açilimdan beklentilerimizin basliklari Anayasa'da etnik vatandasliga açilan degisiklik, ana dilde resmi egitim, sonuçta federal yapiya dönüsecek yerel yönetim özerkligidir" demeyi sürdürüyor.

Partiler, devletin üst düzeyi ve aydinlarimiz ortadan bölünmüs durumda. Böyle giderse, "açilim" diyerek yaratilan bunalim karsisinda iktidarin ya da muhalefetin arkasinda saf tutmakla kimse gelecek kusaklar indinde sorumluluktan kurtulamaz. Bakin Halil Inalcik Hoca, "Tarihe bakip, bu bunalimin nereye varacagini söyleyebilir misiniz?" sorusuna ne diyor: "Ben tarihçiyim, kâhin degilim. Türkiye Cumhuriyeti temelinden sarsiliyor. Üçüncü nesil büyük problemlerle karsi karsiya ama bu tabii bir gelismedir. Bunu nasil halledecegiz bilmiyoruz. Biz Osmanli degiliz. Osmanli azinliklarin üzerindeydi. Ayni seyi biz yapalim olamaz. Milli bir devletiz. O bir imparatorluktu. Sultanin hâkimiyetini kim tanirsa, tebaasi oluyordu. Bu bunalim çok kötü neticeler verebilir."

Tarih: 23.11.2009 11:19:30

Okunma : 649

Kategori : Vatan Gazetesi

yorum oku/yaz - Yazdır