Cevikce / Haber ayrıntısı
Ahmet Türk'ten arta kalan |
Ahmet Türk'ü 1973'te çiçegi burnunda sosyal demokrat bir politikaci olarak tanidim. |
|
O, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Mardin Milletvekili, ben de Adana Milletvekili seçilmistik. O tarihlerde partinin yapisi tam anlamiyla demokratikti. Genel Baskan Ecevit ancak yasal hakki olan sayida (15) kontenjan adayi gösterebiliyordu. Ikimiz de ön seçimde liste basi oldugumuz 1977 seçiminde artik daha deneyimli politikaci olmustuk. 12 Eylül darbesi, demokratik yasami altüst etti. Yurttasin ana dilini kullanmasini bile suç gören baskici ve yasakçi bir anlayis, her alanda ülkeye hâkim oldu. Bu günlere gelisin nedenleri üzerine çok sey söylenebilir. Ancak, 30 yil sonra demokratiklesmenin önünde hâlâ en büyük engelin 12 Eylül Anayasasi ve partiler yasasi oldugunu hiç kimse yadsiyamaz. Partiler arasi gerginligin de, aykiri siyasetlerin ayrilikçiligi kiskirtma gerekçesi de bu Anayasa oldu. Ahmet Türk'ün geçmisine uymadigi halde Imrali'nin güdümündeki sahinler karsisinda direncini yitirmesi de bu nedenledir. Ahmet Türk 12 Eylül'ün agir baskisini yasadi. Yine de, 1987'de CHP'nin devami olan Sosyal Demokrat Halkçi Parti'de (SHP) politikaya devam etti. Açilim için Basbakan R. T. Erdogan'in CHP'ye çagri yaptigi 1989'daki "Güneydogu Raporu"nu Genel Sekreter Deniz Baykal açiklandiginda Ahmet Türk mecliste SHP'nin Mardin Milletvekiliydi. Bugün kapatilan Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) milletvekillerinden bazilari da o tarihte partinin merkez ve tasra örgütlerinde önemli görevlerdeydiler. Ne zaman ki Ahmet Türk ve arkadaslari Isviçre'deki Kürt konferansina katildilar, partiden ayrilmaya zorlandilar. Çünkü bu Anayasa ve partiler yasasi, onlarin o konferansa katilmasini, partinin kapatilmasi suçlamasiyla karsi karsiya getirmisti. Sonuçta Kürt kökenli birçok sosyal demokrat politikaci bölgesel tabana dayanan bir partilesme yoluna girdiler. 1989 yilinda Halkin Emek Partisi (HEP) ile baslayan bu çikis, kapana açila ÖZEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP ve DTP'ye kadar devam etti. Daha öncekilerin kapanma gerekçesinde, DTP'nin bu kez terörle oldugu açiklikta belgesel bir iliski yoktu. Üstelik Yargitay Bassavcisi bu davayi yaklasik iki yil önce açti. Oysa partinin özellikle Imrali'nin etkisinde kalarak PKK ile dogrudan iliski içinde olmasi, daha çok son bir yilda belgeli bir hal aldi. Ahmet Türk'ün, son Esbaskan Emine Ayna'dan çok farkli söylem ve eylem sergiledigi bir gerçek. O nedenle, hukuk yönünden ayrintiyi yani zamanlamayi izleyemeyen çogunluk yurttas, sahinler dururken güvercinlerin önderi bilinen Ahmet Türk'ün yasaklanmasini hâlâ anlayabilmis degil. Özellikle AKP'nin bin pisman oldugu ve kendilerinin bile içerigini bilmedigi "açilim" ortaya atilali ülkede yasananlar, Ahmet Türk ve DTP'deki ona benzerlerini de yurt içinde ve hatta disinda bas sorumlu görünümüne getirdi. Politikada bilinmesi gereken gerçeklerin basinda su vardir; "genel baskan bile olsa, hiç kimse o partiyi kendine benzetemez. Partinin temeline harç nasil döküldüyse sütunlar o yönde yükselir, siz onu degil o sizi altina alir." Dört yil önce bir yazimda Ahmet Türk'e söyle seslenmistim; "Bu sorumsuzlara karsi en büyük görev, bizim kusaktan bir zamanlar Meclis'te beraber oldugumuz Kürt kökenli politikacilara düsüyor. 1980'lerde Erdal Inönü'nün iyi niyeti ile Meclis'e giren ve sonra ayrilikçi siyaseti yegleyen daha genç politikacilar geçmisten ders aldiklarini kendileri söylüyor. Onlarin sorumlulugu eskilerden daha fazladir. Kardeslerinin insanca yasama yolunu yeniden tikamak isteyenlerin karsisinda dik durmalari gerekir. Bu ülkede, hangi kökenden olursa olsun siyasetçilerin temel amaç ve hedefi, bölgelerarasi gelir adaletinin saglanmasi, demokratiklesme yolunda ilerleme ve insan haklarinin korunmasidir." |
Tarih: 21.12.2009 07:25:17 |
Okunma : 744 |
Kategori : Vatan Gazetesi |